Etiket arşivi: Başlıyor

Şeker hastalarının gözdesi Superior seedless üzümünün ihracat yolculuğu 20 Temmuz’da başlıyor!

Ege Bölgesi’nin önemli ihraç ürünlerinden, düşük şeker oranı ile şeker hastalarının gözdesi çekirdeksiz Superior seedless üzümünün ihracat yolculuğu 20 Temmuz 2019 Cuma günü başlıyor. Superior üzümü Sultani yaş üzüme göre ortalama 15 gün önce olgunlaşıyor.

Ticaret Bakanlığı Batı Anadolu Bölge Müdürlüğü’nün başkanlık yaptığı, Tarım ve Orman Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü, İzmir Zirai Karantina, Müdürlüğü, Manisa Bağcılık Araştırma İstasyon Müdürlüğü, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, Tarım ve Orman Bakanlığı Alaşehir ve Sarıgöl İlçe Müdürlüklerinden uzmanlardan oluşan bölgemiz önemli ihraç ürünlerinden “Superior Seedless Çeşidi Sofralık Üzüm” için Hasat ve İhraç Tarihlerini Belirleme Komisyonu tarafından Manisa iline bağlı Alaşehir, Salihli, Sarıgöl ilçeleri ve Denizli iline bağlı Buldan ilçesi muhtelif bağlarda yapılan incelemeler ve alınan numunelerin Manisa Bağcılık ve Araştırma İstasyon Müdürlüğü Laboratuvarında yapılan analizler sonucunda Superior Seedless Çeşidi Sofralık Üzümlerin, 19 Temmuz 2019 tarihinden itibaren kesimine, 20 Temmuz 2019 tarihinden itibaren ihracatına izin verildi.

Türkiye’nin yaş üzüm ihracatının 2018 yılında rekoltenin düşüş olması nedeniyle 2017 yılına göre yüzde 38’lik düşüşle 197 milyon dolardan 122 milyon dolara gerilediğine işaret eden Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak, 2019 yılında yaş üzüm ihracatında daha başarılı bir sezon beklediklerini, hedeflerinin 200 milyon dolarlık ihracat olduğunu kaydetti.

2018 yılında yaş üzüm ihracatında 75 milyon dolarlık tutarla Sultani Üzümün aslan payını aldığını dile getiren Uçak, “Superior seedless üzümü ise 6 milyon dolarlık tutarla üzüm çeşitleri içerisinde üçüncü sırada yer aldı. Superior üzümü düşük şeker oranı, mayhoş tadı nedeniyle şekeri düzenlemede faydalı, özellikle şeker hastaları tarafından gönül rahatlığıyla tüketilen ve yoğun ilgi gören bir üzüm çeşidi” şeklinde konuştu.

Superior üzümü ihraç edilen ilk çekirdeksiz yaş üzüm oluyor

Superior seedless üzümünün erkenci bir tür olduğunu, Superior seedless üzümünü, sultani yaş üzüme göre 15-20 gün önce piyasaya sunma şansı yakaladıklarını anlatan Uçak, Superior seedless türü ile ihraç pazarlarına 15-20 gün önce ihracata başlama fırsatı yakaladıklarını, çekirdeksiz yaş üzüm türleri içinde ilk ihraç edilen üzüm olduğunu sözlerine ekledi.

Sultani üzüm ihracatından 75 milyon dolar kazandık

Türkiye, 2016 yılında 105 milyon dolarlık yaş üzüm ihraç ederken, yaş üzüm ihracatından 2017 yılında 197 milyon dolar, 2018 yılında 122 milyon dolar döviz geliri elde etti.

2018 yılında yaş üzüm ihracatında Sultani üzüm ihracatı 75 milyon dolar olurken, Superior üzümünden elde ettiğimiz döviz miktarı 6 milyon dolar oldu.

Superior üzümünün ihracatında, Rusya 3 milyon 193 bin dolarlık tutarla ilk sırada yer alırken, Suudi Arabistan’a 556 bin dolarlık, Ukrayna’ya 496 bin dolarlık Superior türü yaş üzüm ihracatı yapıldı.

HER ŞEY BİR RED İLE BAŞLIYOR GÜLÜM

 

 

süleyman pekin25 yıldır kamuda, 15 yıl sendikalarda görev yaptım. Son 20 yılda en az 10 adet STK’nın kuruluşunda inisiyatif kullandım. 30 yıldır hem tarihçilik hem de ülkücülük yolunda kendimi geliştirmeye çalıştım. 34 yıldır da kesintisiz Müslüm dinlerim.

Son 10 yılda köşe yazarı olarak 500’e yakın yazı yazmışım. Tarih, dış politika ve edebiyat alanında yarım düzine yayınlanmış, onun yarısı kadar da yayınlanmaya hazır kitabım var. Sosyal medya sayfamda “Yazdıklarım yaşadıklarımın bordrosudur” ifadesi bulunmakta. Yazmak bende geleceğin izdüşümüdür. Kıbrıs, Davos, Ergenekon, Çözüm, Habur, Akdamar, Dersim, K.Irak, Mısır, Libya, Suriye vs. konularda yazdıklarımız yerli yerinde duruyor ve neden sonra haklılığı tescilleniyor.

Ergenekon Kumpasında yandaş sendika “Kılavuzu Necip Fazıl Olanın..” ve “Sevgiler Sevgi Hanım” yazımı ikna odalarındaki üye devşirme seanslarında kullanıyordu. Duydum ki Necip Fazıllı olanı gene kullanmaya başlamışlar ama Sevgi Erenerollu yazıyı es geçiyorlarmış.

Zaten Özsar’daki Âkiller Toplantısı’nda “Türkiye’de Türk Yoktur” tezini işleyenler 7 Haziran Seçimleri sonrasında birden profillerine Türk Bayrağı, ağızlarına da “Şehitler Ölmez, Vatan Bölünmez!” sloganlarını doldurmuşlardı. Aslında Referandum’un yersizliği ve yanlışlığı üzerinde fikirlerimi paylaşmıştım. Fakat son düzlükte iş tamamen takım taraftarlığına döndüğü için kimse satır aralarına bakmıyor veyahut okuduğunu anlamıyor.

– Pek yapmadığım – girişteki kısa künye şimdi yazacaklarım içindi. Hem tarihe not düşmek hem de bu zamana kadarki yazdıklarımın sağlaması bâbında diyorum ki TEK Millet derken adına Türk Milleti diyemeyenler Anayasa’nın 66. maddesinin dışına düşmüş olmaktadırlar: “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.” Ve bu bağ ırkî değil hukukîdir.

Kurucu önder Atatürk’ün çok daha veciz ifadesiyle “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir.” Türkiye halkı; Türkmen, Zaza, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Boşnak, Pomak, Abaza, Çeçen, Arnavut, Roman, Yörük, Manav, Muhacir vs. unsurlardan oluşur ve bunun tamamına ortak isim olarak Türk Milleti adı verilir. Ulus Devletin fikrî mimarı Ziya Gökalp’e göre “Türk Milleti ırkî, kavmî, coğrafî, siyasî ve idarî bir zümre değildir. Aynı millî kültürde ortak olan fertlerin bütünüdür.” Gazi Mustafa Kemal’in “Ne Mutlu Türk’üm Diyene!” sözü köken değil hissiyat ve mensubiyet bildirir. Tam tersine Türk’ü ve Kürt’ü ayrı bir etnik unsur gibi görmek ırkçılıktır. Neye göre tasnif ediyorsun kardeşim? Kanına ve soyuna göre.. Bu soy-sopçuluk, kan bağcılığı değil mi?

İkinci olarak tarihi hep dış politikayla birleştirmeye çalışan ve alternatif stratejiler üretmek için uğraşan biri olarak 2 tane 17 Nisan Simülasyonu yapayım. İsteyen alsın 3 sene saklasın: “Hayır” çıkarsa kentsel terör saldırıları devam eder. Nerdeyse her hafta yaşadığımız ve en son 31 Aralık Gecesi Reina’da gördüğümüz terör saldırıları çok şükür 3 aydır yok. Ocak başında 3,94’leri gören doların da ateşi 3 aydır daha stabil. 15 Temmuz’da Tayyip Erdoğan İktidarı’nı devirmek isteyen Üst Akıl terör & borsa kartını kullanırken birden Anayasa Değişikliği gündeme geldi ve o karta gerek kalmadı. Başkanlık çıkmazsa kaldığı yerden devam eder.

Evet” çıkarsa tüm yetkiler ve sorumluluk Cumhurbaşkanı’nın sırtına yıkılıp sonra da yasal pozisyonu uluslararası arenada Saddam – Esad tipi diktatörlerle eş tutulacak. ABD, AB ve Rusya arasındaki pazarlıklarda hep bir kişiye yüklenilecek; İran’la altın, IŞİD’le petrol ticaretinden Avrupa’daki Diyanet, Dışişleri gibi kurum çalışanlarımızın ajanlıkla suçlanmasına hatta Batı’daki terör saldırılarını azmettirici görmeye dek geniş bir yelpaze ihale edilecek. Türkiye’yi yeni Kürdistanlara ve Birleşik Kıbrıs’a ikna edecekler. Belki Ömer el-Beşir durumuna düşürecekler, belki Türkiye’ye de İran gibi ekonomik yaptırıma sıra gelecek. İşte o an Suriyeleştiğimiz andır, küresel planlı bölgesel kaosun üçüncü ayağıdır. Rahmetli Muhsin Başkan’ın “İzin vermeyiz” dediği Suriyeleşmeden de daha vahimi..

Yine Onun ifadesiyle “Vatanını zaaf derecesinde sevenler” tayfasından bir vatandaş olarak eşedd-i şer olarak gördüğüm ‘evet’tense ehven-i şer olarak gördüğüm ‘hayır’a sığınmayı tercih ederim. Her iki halde de eskiyi arayacağımız muhakkak olmakla beraber Nizam-ı Âlem broşürümüzdeki meşhur Süleyman Kalaycı şiiriyle duruşumuz sabitleyelim: “Her şey bir red ile başlıyor gülüm!” LÂ!