Etiket arşivi: bakın

AYNAYA BAKIN

 

AYNAYA BAKIN

Son yıllarda Atatürk’e kin ve nefret besleyen çevreler buldukları her fırsatta kinlerini kusmak için  Ayetlere ve/veya Hadislere atıfta bulunarak sanki onlara verilmiş bir görevi yerine getiriyor izlenimi vermektedirler.

Gerek Akçakoca’nın müptezel müftüsünün Selanik Göçmenleri için söylediği ifadeler ve gerekse  imamlığı kendinden menkul bir zatın Ayasofya Camii’nde düzenlenen bir törende  söylediği sözler, verilen görevin ifası izlenimini vermektedir.

Asıl ilginç olan tarafı;

Bu görevini Atatürk’ün ihdas etmiş olduğu makamda oturan kişinin yani Cumhurbaşkanı’nın huzurunda yapmış/yapabilmiş olmasıdır.

Umarım her ikisi de bir dil sürçmesidir, farkında olmadan maksadın aşılmasıdır.

Gerçi

Atatürk’e ben de kızıyorum !!!

Anafartalar’da düşmanı yenerek Çanakkale’yi geçilmez kılmanın ne anlamı vardı ? Bırak geçsinler !!!

‘’Geldikleri gibi Giderler’’ diyerek Milli Mücadeleyi başlatıyorsun

Niye başlatıyorsun ?

Dönemin en popüler paşalarından birisin git sarayda kendine bir yer bul

Boğazda;

Köşklerin, yalıların, hizmetçilerin ,hanımların olsun sen de yak çubuğunu  keyfine bak !!!

Yapmadı ,yapmadığı gibi;

‘’Vatan Sevgisi Ruhları Kirden Arındıran En Önemli Rüzgardır’’, Vatan düşman çizmelerine ezdirilemez diyerek ;

İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan ne kadar düşman varsa hepsini denize döktü,içerideki hainlerin de hakkından geldi  iyi mi ? Bir de HÜR ve BAĞIMSIZ bir DEVLET kurdu. EE.. gel de kızma !!!

Tamam anladık devleti de kurdun da bu kalkınma faaliyetlerine ne gerek vardı ?

Neymiş efendim ‘’Bu YOKSUL ama FEDAKAR HALKI Muasır Medeniyet Seviyesinin’’ de üstüne çıkarmak gerekliymiş.

Şimdi eminim ki  sizde kızmaya başladınız !!!

Başladı mı top  yekün kalkınma hamlelerine;

Bir taraftan Karayolları diğer taraftan Demiryolları inşa ediliyor, fabrikalar yapılıyor ( uçak fabrikası dahil ),

Bir taraftan da dünyayla bütünleşebileceğimiz, ölçü tartıdan kılık kıyafete, yazıdan devlet nizamına kadar

Bir dizi sosyal ve ekonomik devrimler hayata geçiriliyor

Okullar yaptırıyor özellikle de kız çocuklarının okumasına özel bir önem veriyor ( O yıllarda okuma –yazma oranı erkeklerde yüzde beş , kadınlarda binde dört civarında )

Erkek okursa aydın bir birey olur, kadın okursa aydın bir toplum olur muş.

Ne gerek varsa !

Tamam kadınlar da okusun ama Kadınlara bu ‘’seçme –seçilme hakkı’’ da nereden çıktı , daha dünya da bile yok iken

Kızılmayacak gibi değil yani

Daha başka kızdığım şeyler de var

-Lozan’da neden kaybedilmiş Osmanlı topraklarının tamamını( 25 milyon kilometre kare )  geri almadığına, Viyana’da kahve içmek istediğimi düşünmediğine  kızıyorum !!!

-İnterneti ,cep telefonunu neden icat etmediğine, Google arama motorunu ve sosyal medya platformlarını neden kurmadığına kızıyorum !!! (burada mermi vızıltısından bihaber donunu toplamaktan aciz ‘’kahramanlar’’ türedi bilgin olsun )

-COVİD-19  aşısını da bulmadığına göre kızmakta haksız mıyım ?

Kızılacak o kadar çok şey yaptın ki  bu sayfalara sığdırmak mümkün değil ama bir şeye daha

Çok kızıyorum !!!

Bari bir çöp alıp da toprağı bir kere olsun kendine doğru kendin için eşeleseydin ya!

Ama bunu da yapmadın

Bak biz neler görüyoruz

Sevgili okurlarım

Umarım meramımı anlatabilmişimdir

Allah böyle bir lideri bize nasip etmiş, kıymetini bilmeye devam edeceğiz

Kıymet bilmezlerin  kendilerince bir sebebi var ise Kıymet bilenlerin binlerce sebepleri vardır.

Özel de kimseyi kastetmiyorum ama  bu milletin haininin çok olduğu hep söylenir ama vatanseveri her zaman en az bir fazla olduğu için bu millet hiç devletsiz kalmamıştır.

ATATÜRK yenilmez bir armada gibidir

Sağlığında hiç yenilmedi şimdi de yenilmeyecektir.

Çünkü;

Atatürk kendisini bir daha göremeyeceğini düşünerek ağlayan çocuğa ‘’ beni görmek istediğin zaman aynaya bak ‘’ diyor

Aynaya bakın

Kalın Sağlıcakla

 

 

 

 

 

 

Rumların kompleksine bakın

 

 

ata-atun HocaKıbrıs Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis dün bir açıklama yaptı. Bir çok medya kuruluşunun sürpriz olarak nitelemesine rağmen bana göre sürpriz olmayan bir açıklamaydı bu.

 

Rum bakan diyor ki;

1960 yılında kurulan “Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında yanlışlar yapıldı ve Türklere hak etmedikleri haklar verildi. Azınlık statüsündeki Kıbrıslı Türklere, çoğunluk olan Rumlarla eşit haklar verildi. Artık böyle bir uygulama olamaz. Türklere vatandaşlık hakları vereceğiz, hepsi o kadar. Türkiye’nin garantörlüğü ve Fiili garantisi de kaldırılacak ve bir daha da olmayacak(mış.)

 

Kasulidis’in yediği naneye bakın siz.

Sanki kendisi ve Rumlar, bizler Kıbrıslı Türklere hak vermek yetkisinde, bunu kendi istedikleri kadar verecekler ve akıllarınca da bize lütufta bulunacaklar! Öyle zannediyor Kasulidis. “Aç tavuk kendini arpa ambarında sanırmış” atasözümüze çok da uygun bu kendini bilmezin, kim olduğunun ve karşısındakilerin de kim olduklarının farkında olmadan söyledikleri.

 

Zaten Avrupa Birliğine giriş nedenleri de, asırlardır yaptıkları gibi arkalarına Birliği alıp Türkiye’ye baskı yapmak, aynen Girit’te 120 yıl evvel oynadıkları oyunu sahneye koyarak önce Türk askerinin adadan çekilmesini sağlamak, sonra da Kıbrıslı Türkleri adadan silip atmak.

 

Rum Temsilciler Meclisi eski başkanı Yannakis Omiru’nun dünkü açıklamasını da Kıbrıs konusu ile ilgilenen herkes okumalı. T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Avrupa Birliği üyesi bazı devletlere ve Avrupa Birliği yetkililerine karşı takındığı dik duruşunu kendince  yorumlayan Omiru’nun söyledikleri ibretlik.

 

Omiru diyor ki “Artık Kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunanistan’ın bu zamana kadar Türkiye’nin AB’ye üyeliğine verdikleri destekten vazgeçmeleri ve Türkiye-AB üyelik diyaloğunun sonlandırılması tezini ortaya koyup desteklemelerinin vakti gelmiştir.”

 

Eski Rum meclisi başkanı Omiru da, aynen Rum Dışişleri bakanı gibi bir hayal ve megalomanisi içinde. Sanki bugüne değin Türkiye’nin AB’ye girmesi için elden geleni yapmışlar da, şimdi artık yapmayalım diyor. Sanki AB-Türkiye katılım müzakerelerinde yer alan 35 adet başlığının altı tanesine veto koyan kendileri değil. Her fırsatta KKTC’de bulunan Türk Silahlı Kuvvetlerinin adadan gitmesi, Türkiye’nin garantörlüğü ve fiili garantisinin  kaldırılması için elden geleni yapmış olan da kendileri değil!

 

Aklıma en çarpıcı örnek olarak 1974 Mutlu Barış Harekatı sonrasında Cenevre’de başlayan barış görüşmeleri geldi. Görüşmelerin ikinci günü Rum Cumhurbaşkanı Vekili ve Rum Meclisi Başkanı Glafkos Klerides, Rum Milli Muhafız Ordusunun ağrı bir yenilgi alması ve adanın kuzeyindeki toprakların neredeyse yüzde 37’si Türklerin kontrolü altına girmesinden sonra masaya, 1972 yılında Makarios’un “Türklere hiçbir hak vermem, hatta Babutsa Mahallesinin Muhtarlığını bile vermem” diyerek reddettiği anlaşma planını koymuş, rahmetlik Cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaş’a da “Gel bu plan üzerinde anlaşalım” demişti, bizleri aptal zannederek…

 

Ne vakit Türkiye’ye baş kaldırmaya çalışsalar, ne vakit Kıbrıslı Türklerin haklarını yemeğe yeltenseler ve ne vakit ellerindeki ile yetinmeyip fazlasını isteseler, her seferinde de bir şeyler kaybediyorlar, aynen Annan Planı Referandumunda olduğu gibi. O gün “Evet” deselerdi, bu gün ada Rum hakimiyeti altında ve büyük bir olasılıkla da Türklerin nüfusu 50 binlerin altına düşmüş olacaktı. Şükür ki demediler…

 

Prof. Dr. Ata ATUN