Etiket arşivi: Bağımsız

Milletvekili Sındır, “Adalet, liyakatle, bağımsız ve tarafsız yargı ile olur”

CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Adalet Bakanlığının 2020 yılı bütçesi görüşmelerinde partisi adına konuştu; tarafsızlık, liyakat bitti; yargıya güven erozyona uğradı.

Sındır, “2002 yılından bu tarafa fuhuş yüzde 800, uyuşturucu bağımlılığı yüzde 700, çocuklara yönelik cinsel istismar yüzde 400, cinayetlerde yüzde 300, boşanmalarda yüzde 40’a varan oranlarda artış oldu. İşte 17 yıllık AKP iktidarının faturası budur” dedi.

 

 “YARGI BAĞIMSIZDIR DİYEN YÜZDE 34”

 Toplumdaki adalete olan güvensizlik duygusunun hiç olmadığı kadar yükseldiğini ifade eden Milletvekili Sındır, “Türk toplumunda adalete, yargıya olan güven sarsılmış bir durumda. Sosyal Demokrasi Vakfı 14 Haziran’da 600 katılımcıyla bir anket düzenlemiş. Yargı Bağımsızlığı ve Yargıya Güven Araştırması Anketi’ne göre yargının bağımsız olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 34 çıkmış. Kaldı ki AK Parti seçmenlerinin de yüzde 26,2’si Türkiye’de yargının bağımsız olmadığını düşünüyor. Yargıya, hukuka güven yoksa suçun, suçlunun; caydırılması ve ıslah konusu bir sorun haline dönüşüyor” dedi.

“17 YILLIK AKP İKTİDARININ FATURASI”

 Türkiye’de cezaevi doluluk oranının yüzde 121’e ulaştığını ifade ederek sözlerine devam eden Sındır, “2002 yılında 59 bin tutuklu ve hükümlü vardı, şu anda 258 bin 660 tutuklu ve hükümlü var. Cezaevindeki doluluk oranı da yüzde 121’e ulaşmış durumda. Sadece bu mu; 2002 yılından bu tarafa fuhuş yüzde 800, uyuşturucu bağımlılığı yüzde 700, çocuklara yönelik cinsel istismar yüzde 400, cinayetlerde yüzde 300, boşanmalarda yüzde 40’a varan oranlarda artışlar oldu. İşte 17 yıllık AKP iktidarının faturası. ‘Adalet olmayınca bir yerde, insan düşer o yerde her derde’ şapkanızı önünüze koyup düşünüp taşının ve artık toplumun, muhalefet partilerinin seslerine kulak tıkamayın.  Toplumun yargıya güven duygusunu pekiştirecek olan hukukun üstünlüğüdür, yargının tarafsızlığıdır, bağımsızlığıdır. Bakınız Adalet Bakanlığı 2018 yılına 13 milyar 714 milyon TL ödenekle başlıyor. Fakat bu rakam 2018 sonunda bu ödeneğin yaklaşık yüzde 124 fazlası bir harcamaya ulaşmış. Yeni bütçenin de bu öngörüsüzlük çerçevesinde hızlı, verimli, hukuka uygun ve etkili bir adalet politikasına yetmeyecektir” dedi.

“ADALET YOKSA HUZUR DA OLMAZ, ÖZGÜRLÜKLER DE”

 AKP iktidarının kanunları hiçe saydığını ifade ederek sözlerini sonlandıran Sındır, şöyle konuştu: “Yüksek mahkeme üyelerinin, hakimler, savcılar ve bu meslekten sayılanların, subay ve astsubayların  milletvekili veya belediye başkanlığına aday olduktan sonra seçilememeleri durumunda görevlerine dönemeyeceği ilgili kanunlarda belirtilmiştir.  Bu sınıfta olan kamu çalışanları, adaylık için görevlerinden ayrıldıktan sonra, artık siyasi kimliklerini ifade etmiş oldukları için görevlerine geri dönemezler. Doğrudur, katılıyorum; yargı mensubunun veya ordu mensubunun siyasi kimliği eğer ifşa olduysa, ortaya çıktıysa yeniden yargıda bağımsız kalması ruhuna aykırı olduğu için doğru bir uygulamadır. Fakat Mart 2018’de Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekili adayı olmuş; belediye başkan aday adayı olmuş; ilçe yönetimi, il yönetimi kurucuları olmuş 113 avukatı aldık, hakim ve savcı yaptık. Dilerim bu hakim ve savcılar bağımsız ve tarafsız olsunlar ama mümkün mü? Kanunları hiçe sayan, adalet duygusunda erozyona neden olan, vicdanlarda kapanmaz yaralar açan AKP iktidarını buradan bir kez daha uyarıyoruz; Bir toplumda adalet yoksa huzur da olmaz, adalet yoksa özgürlük de olmaz. Adalet ancak liyakat ile, bağımsız ve tarafsız yargı ile olur.”

Ali Babacan’ın partisinin ilk milletvekili belli oldu

MHP’nin eski Grup Başkanvekili ve Bağımsız Samsun Milletvekili Erhan Usta, AKP’den istifa ederek yeni parti kurmaya hazırlanan Ali Babacan’ın yanında yer alacak.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından MHP’den ihraç edilen Samsun Bağımsız Milletvekili Erhan Usta’nın, AKP’den istifa ederek yeni parti kurmaya hazırlanan Ali Babacan ile temasta olduğu iddia edilmişti. Usta’nın Babacan’a yeşil ışık yaktığı belirtildi.

TBMM gündemine taşınan EYT teklifine destek vermesi ve “Cumhur İttifakı’nın varlığı ve devamını zedeleyici beyan ve açıklamaları” gerekçesiyle MHP’den ihraç edilen Erhan Usta, 31 Mart Yerel Seçimleri’nde Samsun’da bağımsız büyükşehir belediye başkan adayı olmuş ve yüzde 21,05 oy almıştı.

ALİ BABACAN’IN PARTİSİNİN İLK MİLLETVEKİLİ ERHAN USTA OLUYOR

Yeniçağ’da yer alan habere göre, Usta’nın bir süredir temas halinde olduğu eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın kurmaya hazırlandığı yeni partide yer alacağı iddiası, daha önce gündeme gelmişti. Ali Babacan’ın ekibine yakın isimlerin aktardığına göre, MHP’den ihraç edilmesinin ardından Bağımsız Samsun Milletvekili olan Erhan Usta’nın yeni partiye tamamen yeşil ışık yaktığı belirtildi.

Devleti Kurtarmak İçin Partiler Harekete Geçti

Acil Çıkış Platformu adı altında, Milli bir birlik oluşturmak için çalışamalar yürüten  birlik, 17.03.2018 günü bir araya geldi. TBMM dışı 10 siyasi parti ve Millî Merkez’in katılımıyla düzenlenen toplantıda, 2019’da yapılacak yerel, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde izlenecek olan güçbirliği stratejisi belirlemek için biraraya geldiler. Katılımcıların tanışmaları ve genel görüşlerinin ortaya konduğu bu toplantıda, daha geniş katılımlarla güçbirliğinin ilkeleri ve bir yol haritası belirlemek üzere devam etme kararı verildi. 

Toplantıya katılan partiler ve Genel Başkanları şöyle oluştu:

Bağımsız Cumhuriyet P. Hakkı Kargın Genel Başkan
Demokratik Sol P. Erdoğan Sincer Örgüt Bşk. Yrd.
Engelsiz Yaşam P. Hayri İdin Genel Başkan
Halkın Yükselişi Pç R. Önder Günay Genel Başkan
İşsizler ve Emekçiler P. Rıfat Derya Sercan Genel Başkan
Kadın Partisi Benal Yazgan Genel Başkan
Liberal Demokrat Parti Serdar Aktan Genel Başkan
Milli Mücadele Partisi Ahmet Kaya Genel Başkan
Müdafaa-i Hukuk Hareketi P. Kadir Kartal Genel Başkan
Türkiye Birlik Partisi Hüseyin Ekici Genel Başkan
Millî Merkez Haluk Dural Genel Sekreter

Vahşi Kapitalizmin Kurbanları

Vahşi Kapitalizmin Kurbanları

 

savas-yildiz

Uygar dünyanın bir parçası olmak, gelişmiş ülkeler düzeyine erişmek hepimizin hayallerini süslemektedir.

Halkın çocukları üniversite mezunu gençler zorlu bir süreç ve yaklaşık 50 bin lira yatırım ve üç yıllık staj ve sınavlar sonrasında serbest muhasebeci mali müşavirlik ruhsatı yani yeminsiz mali müşavir olarak mesleğe giriş yapmaktadırlar.

 

Anayasa’nın90.maddesi ; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7.5.2004-5170/7 md.)Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.”hükümlerini amirdir.

 

  • Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması” 4067 sayılı Kanun ile 26.01.1995 tarihinde TBMM kabul edildi. 29.01.1995 tarih 22186 sayılı Resmi Gazete de yayımlandı.
  • 4067 sayılı Kanun eki Ek 1B: “Hizmet Ticareti Genel Anlaşması”02.1995 tarih 22213 sayılı Mükerrer Resmi Gazete’de yayımlandı.
  • 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 13.01.2011 tarihinde TBMM’nde kabul edildi.
  • 11.2011 tarih 28103 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 660 sayılı KHK ile “Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu” (bundan sonra kısaca KGK) kuruldu.
  • Bağımsız Denetim Yönetmeliği, 26.12.12 tarih 28509 sayılı Resmi Gazetede yayımlandı.

 

Bu yasal düzenlemeler, 1962 yılında imzalanan Ankara anlaşması ile AB uyum süreci stratejik yol haritasının hayata geçirilmesidir. “Hizmet Ticareti Genel Anlaşması” ülkemizde yüze yakın sektörde meydana gelen değişimin yani küreselleşmenin anahtarıdır.

 

Muhasebe Meslek Yasası :

 

3568 sayılı Muhasebe Meslek Yasa’sında  yeminli mali müşavir yada serbest muhasebeci mali müşavir ruhsatına haiz olan herkes “(…,) denetim yapmak” hak ve yetkilerine sahiptir.

 

Azınlığın çoğunluğa tahakkümü, Muhasebe Meslek Yasası’nda kamuda yürütülen görevler nedeniyle yeminli mali müşavirlik hakkı elde edilebilmektedir. Yeminli mali müşavirler meslek mensuplarının yaklaşık yarısı faal olarak mesleği ifa ederken diğer yarısı halen bürokraside görev yapmaktadır. Bugünün bürokratlarının yarınlarda emeklilik sonrası yeminli mali müşavirlik mesleğinden para kazanacakları şüphesizdir.

Kosgeb,

Eşitlik, Adalet, Hukuk, Anayasa vb.. tüm yasal düzenlemeleri Çöpe Attı :

 

Bimer dilekçeme Kosgeb tarafından gönderilen son yazıda ;  “Sn. SAVAŞ YILDIZ; Daha önce yapılmış olan başvurularınız çerçevesinde de belirtildiği üzere; (…,) Genel Destek Programı kapsamında verilmekte olan Bağımsız Denetim Desteği; Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’nun (KGK) yetkilendirdiği bağımsız denetim kuruluşları ve yine KGK’ nın yetkilendirdiği bağımsız denetim yapan Yeminli Mali Müşavirlerden alınacak hizmetler karşılığı verilmekte iken ilgili destekte bir değişiklik gerekli görülmüş ve bu husus KOSGEB İcra Komitesi tarafından onaylanmıştır.

 

Yapılan değişiklik yayınlanacaktır.”denildi.

 

Bakanlık ve Kosgeb yapılan yasal yolsuzluk uygulamasını biliyor ve kabul ediyor. Hukuk ahlak ve vicdanı olmayan ayrımcılık düzenlemesi yaklaşık yedi ay önce kaldırılmasına rağmen halen yayınlanmadı.

 

Zalim TBMM Zulüm Görenler Halkın Çocukları Yeminsiz Mali Müşavirler :

 

4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa “Esnaf Ahilik Sandığı” adlı “Ek Madde 6” eklendi. TBMM’inde kabul edilen Esnaf Ahilik Yardım Sandıkları Yasası gelir ve giderleri üçer aylık dönemler hâlinde 3568 sayılı Kanuna göre ruhsat almış, denetim yetkisine sahip meslek mensubu yeminli malî müşavirlere denetlettirilerek denetim raporlarının sonuçları ilân edilir.”hükümlerini amirdir.

 

Görüleceği üzere kamu kaynakları 01.01.2018 tarihinden itibaren “Esnaf Ahilik Sandığı”  yasası ile iktidar muhalefet ayırımı olmaksızın meslekleri yeminli mali müşavirlik olan milletvekilleri tam bir uyum içerisinde esnafın ve devletin kasasından  toplanan paraların bir kısmını negatif ayrımcılık yaparak muhasebe meslek yasası ile yaratılan tekelleşmenin kişisel servetlerine aktaracaklardır.

 

Yapılanlara ve yapılmayanlara  bakarak ; “Hata Yok Hainlik Var” diyorum.

Gençlerimizin geleceğinin tehdit altında olduğu aleni ve kesindir. Halkın (işçi, köylü,esnaf vb.) çocukları olan yaklaşık 105 bin serbest muhasebeci mali müşavir fakirliğe mahkum edilmekte dolayısıyla vahşi kapitalizme kurban edilmektedir.

Bağımsız Denetçi&Mali Müşavir

Savaş Yıldız

 

Tekzip : Mali Müşavir İşveren Sen Kocaeli – İzmit şube başkanı sıfatıyla 15.10.2017 tarihinde tarafımdan yazılı olarak basın açıklaması yapıldı. Sendikamız basın açıklaması, bir gazetede “Kocaeli Muhasebeciler Odasında Neler Oluyor” ifadeleri ile manşet haber yapıldı. Görüleceği üzere “Hata Yok Hainlik Var” başlıklı basın açıklamasının Kocaeli SMMM Odası ile hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır.

 

Dünyayı Düzeltmek ( ! )

Dünyayı Düzeltmek ( ! )

 

savas-yildizAnnem, sabahları kahvaltıyı hazırlar, saçımı okşar, yanaklarımdan öper, “oğlum oku” derdi. Mekanı cennet olur, inşallah.

 

Üniversite eğitimimi tamamladıktan bir süre sonra bir bankanın müfettiş yardımcılığı sınavına girmeden önce genel müdürlüğüne gittim. Genel müdür yardımcısı sınav soruları ile ilgili bilgi verdi. Ancak, askerliğimi yapmadığım için sınava dahi giremedim.  Asker alma daire başkanı vasıtasıyla bir dilekçe yazarak birkaç gün içerisinde asker oldum. Babam, güçlü birisiydi.

 

Rahmetli babamın; “Askerlik namus nöbetidir.  Herkes sırayla namus nöbetini tutacak. Benden oğlum dahil askerlik için hiç kimse torpil istemesin”, sözleri halen kulaklarımda çınlar.

 

Askerlik sonrası, ilk başvuru yaptığım Asil Çelik A.Ş. ‘de çalışmaya başladım. Özel sektör işletmelerin mali işler departmanlarında yönetici olarak çalıştım.  2004 yılından itibaren Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ünvanı ile kendi adıma açtığım işyerimde faaliyetimi sürdürdüm.

 

Bizler, bu ülkede doğduk, büyüdük, askerlik yaptık. Devlet babamızı ve Anavatanımızı çok sevdik. Yasalara saygılı olduk. Zaman içerisinde ; 1980 öncesi ve sonrası yıllarda devlet hazinesinin içini boşaltan yolsuzluk ve talan olaylarının  aslında bir devlet politikası olduğunu öğrendik.

 

Örneğin ; Babamın yakın arkadaşı, sigara kaçakçısı olan dönemin Gümrük ve Ticaret Bakanı, Tuncay Mataracı hakkında ki ; “Bir tayinden 1 milyon lira aldı,” sözleri nedeniyle, acaba bende mi bozulurum ? korkusundan dolayı siyaset ve siyasetçiden daima uzak kaldım.

 

Toplumumuzda, geleneksel ahlak anlayışımızın içerisine yerleşmiş olan, bal tutan parmağını yalar, vb. gayri ahlaki ifadeleri bir türlü kabullenemedim.

 

Ömrümüzün son dönemecinde ; bir şelale gibi yukardan aşağıya yayılan yani siyasetçi ve siyaset ile başlayan, bürokrasi ile devam ederek Kamu Kurumu Niteliğinde Meslek Kuruluşları ile oluşturulan sömürü düzeninde kamu kaynaklarının bireylerin servetlerine nasıl aktarıldığını öğrenmiş olduk.

 

Konuyu kıssadan hisse bir alıntı ile bitirelim.

 

Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra, pazar sabahı kalktığında keyifle eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını hayal ediyordu. Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve parka ne zaman gideceklerini sordu. Baba, oğluna söz vermişti; bu hafta sonu parka götürecekti onu ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu. Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna uzattı:
– Eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni parka götüreceğim! dedi. Sonra düşündü:
– Oh be, kurtuldum! En iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez!
Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi:
– Babacığım, haritayı düzelttim. Artık parka gidebiliriz! dedi.
Adam önce inanamadı ve görmek istedi. Gördüğünde de hayretler içindeydi ve oğluna bunu nasıl yaptığını sordu.
Çocuk şu ibretlik açıklamayı yaptı:
-Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan resmi vardı. İnsanı düzelttiğim zaman dünya kendiliğinden düzelmişti !

 

  • TBMM de kast sistemi ile 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe girecek olan Ahilik Yardım Sandıklarının denetimi düzenlemesi ile kamu kaynaklarının belli bi zümrenin kişisel servetlerine aktarılmadığı toplumsal yararın sağlanması maksadıyla yeni bir düzenlemenin TBMM den kabul edilmesi için, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan dan başka seçeneğimiz yoktur.

 

Bağımsız Denetçi

Savaş YILDIZ

VERGİ DENETİMİNDEN ÖNCE “İZAHA DAVET” ( İLİŞKİLİ KİŞİ)

 

 

dt-ipek_03

Bilindiği üzere, İzaha Davet Müessesesi, 25 TEMMUZ 2017  tarihli ve 30134 sayılı Resmi Gazete’de yayımladığı 482 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile; 01 Eylül 2017 Tarihi itibari ile uzatmalı da olsa yürürlüğe girecektir. Mülga idi. 09 Ağustos 2016 ‘da, 6728 Sayılı Kanun ile tekrar hayatımızı en derinden etkilemek üzere, “izah zammı” gibi, yeni ihdas edilen bir türev  vergileme ile yerini almıştır. Ve fakat uygulamaya geçirilemeyerek, öteleme ile günümüze kadar uzamıştır.

Tebliğin konusu oldukça geniş ve kapsamlı olması münasebeti ile, bu yazı sadece
“Örtülü Sermaye Yönünden Mükelleflerin İzaha Davet Edilmesi” konusuna odaklanarak, hem izah etmeye çalışacağız ve hem de kendi görüş ve önerilerimizi arz etmeye çalışacağız.

Bu vesile ile; şunu da belirtmeden geçmek istemiyorum. İzaha davetin kapsamını belirleme yetkisinin Vergi Usul Kanununun 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası ile Maliye Bakanlığı ‘na verildiğinden herhangi bir konunun izaha davet kapsamında olup olmadığı, bir başka deyişle hangi konularla ilgili olarak izaha davet müessesesinin uygulanacağı Bakanlık tarafından belirlenecektir. Kimse Bakanlık dışında, bir norm belirleme yetkisine sahip değildir.

O halde, mezkûr yetkiye istinaden Bakanlık tarafından izaha davet kapsamına alınan konulardan biri olan, yukarda bahsini ettiğim, Örtülü Sermaye Yönünden Mükelleflerin İzaha Davet Edilmesi konusunun  aşağıda belirlenen tarifini okuyarak, yol almaya devam edelim…

“Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci maddesine göre kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılmaktadır.

Ortaklara olan borçların toplamının, öz sermayenin üç katından fazla olduğu yönünde haklarında ön tespit bulunan mükellefler izaha davet edilir.”

21 Haziran 2006 Tarih ve 26205 sayılı Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe giren 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile yapılan değişiklikler ile “ilişkili kişi” ifadesi, vergi sistemimizde yerini almıştır.

Bunda ne var…? Diyenleriniz olabilir… Meslek insanlarının mutlak surette içinde bulundukları düzlemde, istatistik veriler ve realite de feodal bir toplum anlayışından sıyrılamadığımız gerçeğini ortaya koymaktadır. Miras hakları da dolayısı ile, lümpen halka ırsi münasebetleri, hısımlıkları değer gösterdiğinden mütevellit, “ilişkili kişi” kavramı teorik kanun şümulünde doğru ve fakat reel politikte muğlak durmaktadır. Bu uygulama pratikte işletilemez. Keenlemyekün hükmünde. Hem de haddinden fazla olarak… Bir başka bakış açısında ise, Meslek İnsanı, ya uygulamayı bilmediğinden veya risk almamak adına, riski bertaraf ettiğini varsayarak, Kurumlar ekinde genel olarak göstermemektedirler.

Öyle değil mi?

Kavi lan bu durum karşısında, öyle lokal bölgelerimiz var ki, her bir mükellef şirketi düşünün, kendi aralarında veya diğer mükellef grupları ile akraba ilişkisi içinde…

Buradan yol almaya devam edecek olursak… Kanunun yürürlüğe girdiği günden bu yana verilmesi gereken Kurum Beyanı ekinde “ilişkili kişi” durumundan, kim ceza gördü veya istatistiki bilgi Gelir İdaresi Başkanlığı ‘nın elinde var mı?

Çapraz kontroller bu münasebetle yapılarak, beyan üzerine yapılan senaryolardaki  bulgular ışığında, vergi denetimi ve takdir durumu v.s. neler yapıldığına dair, normal meslek insanının elinde bir bilgilenme reçetesi olmadığı gibi, böyle bir bilgilendirmeyi ise, bildiğim kadarı ile Maliye Bakanlığı dolayısı ile de, Gelir İdaresi Başkanlığı Kamu Oyu ‘na duyurmamıştır. Var mıdır, yok mudur? En azından an itibari ile bizlere karanlıktadır.

Nasıl oluyor da, açık ekonomi düzenine yeni alışmaya çalışılan ülkemizde, bu kadar kurum mükellefini kasarak, kıskaca almayı göze alacak sistem?

Hem de “izaha davet” ile zımni olarak, sahte belge kullanımına bir alt limit ile standart getirilerek, bu yoldan haksız kazanç sağlayanlar ihya edilmişken…(!) Bu durum ile, hangi vergi suçu nasıl önlenecek, kısa zamanda belli olursa raporlardan okuma fırsatı buluruz.(!) Ancak tersten okumaya çalışırsak, tebliği düzenleyen Değerli Uzmanlar, belki tam da bu konu üzerinden, hislerime tercüman olarak, tamamen ketum tavır takınmamayı uygun görmüşlerdir.(!)

Kısaca değinmek zorunda kaldığım bu durumu, ayrı bir yoruma bırakarak, deli saçması gibi bir soru ile kendimize geldiğimiz de, ilişkili kişileri nasıl ve hangi yöntemle, Meslek Mensubu ortaya çıkarabilecek…Uyap vari bir sistem dahi buna el vermez…

Nüfus kütüğünden soy ağacı çıkarmak mı?

Aman Allah korusun…

Dilinizi ısırın…

Saygılarımla…
26 Temmuz 2017

Selahattin İPEK
Bağımsız Denetçi
bdselahattinipek@gmail.com

Kaynaklar:

* VUK Genel Tebliği-(Sıra No:482)

* Bumin DOĞRUSÖZ – İzaha Davet
(Dunya.com)

 

 

Türk Dünyası Gençlik Günleri Kurultayı İstanbul’da toplandı

Merkezi Türkiye`de bulunan Türk Halkları Konseyi (THK) ve Merkezi Azerbaycan`da bulunan Dünya Türk Gençleri Birliği (DTGB) teşkilatları, Türk Bağımsız Devletleri ve Türk Bölgelerinden 107 sivil toplum kuruluşu işbirliği ile düzenlenen, ‘Türk Dünyası Gençlik Günleri Kurultayı’nın  17’ncisi, Saadet İmanova’nın koordinasyonu ile İstanbul’da yapıldı.unnamed (1)

Türk Dünyası Gençlik Günleri Kurultayı etkinliğine Hollanda Türkevi Topluluğu adına Lale Yıldırım ve Özlem Hasip katıldılar. Türkevi, kurultaya ‘Hollanda’da Sivil Toplum Kuruluşları ve Türkevi Topluluğu örneği’ sunumuyla katkıda bulundu.

Sunumda Hollanda Türkleri’ne dikkat çekilerek şunlar söylendi: “Elli yıllık bir tarihi geçmişe sahip olan Avrupalı Türkler, içinde yaşadıkları ülkelerde oluşturdukları kurum ve kuruluşlarla, başta anavatan Türkiye olmak üzere, kültürel, tarihi ve dini aidiyetlerinin olduğu ülke ve topluluklara yönelik çeşitli faaliyetlerde bulundukları gözlemlenmektedir. Avrupalı Türkler, aynı zamanda kültürel ve dini kimliklerini sürdürebilmek için, hem Avrupa’da yetişen nesillerine hem de Avrupalılar’a yönelik faaliyetler içindedirler. Avrupalı Türkler’in bu konumu, bizi, son yıllarda dünya gündeminde sık sık yer alan diaspora tanımlamasına yönlendirmektedir”.
Sunumun Türkevi Örneği bölümünde ise, “Türkevi Topluluğu, Hollanda’da yaşayan Türk kökenli bir grup gönüllünün bir araya gelerek, Anadolu’dan getirilen norm ve değerlere yabancılaşmadan, içinde bulunulan toplumun da değerlerine farkındalık yaratarak, göç, kültür, bilim, siyaset, uluslararası ilişkiler alanında çeşitli faaliyetler yapan bir sivil toplum kuruluşudur.  Türkevi Topluluğu; Türkevi Araştırmalar Merkezi, Avrasya Sivil Toplum Forumu, Amsterdam Tartışmaları, Türkevi Yayınları, Biyografi Okumaları ve Mesnevi Okumaları gibi alt birimlerden oluşmaktadır” denildi.

Haber: İlhan Karaçay

Haber Hazırlama ve Yayın: Yusuf Ünel

 

ESNAF AHİLİK SANDIĞI’NIN DENETİM ZAVİYESİ !!! (II)

 

(Birinci bölümden devam)

selehattin ipek.jpg1 “Ek Madde 6” ile “Esnaf Ahilik Sandığı”nı da içinde barındıran kanunun, bu defa denetlenmesi ile alakalı pozisyonunu  ele alarak, tüm “gelir ve giderleri üçer aylık dönemler hâlinde 3568 sayılı Kanuna göre   ruhsat almış, denetim yetkisine sahip meslek mensubu yeminli malî müşavirlere denetlettirilerek denetim raporlarının sonuçları ilân edilir.”

Cümlesine dikkat ederek, tekrar okursanız, ne demek istediğimi anlatmak için, konuyu genişleterek vermek zaruretimi anlamış olursunuz.

Peki, bu kelimenin neresine takıldık da, önemli addederek, medet Ya Rab diyeceğiz…?

O halde bakalım ayrıntısında gizli şeytanlık bunun neresinde…?


Denetim raporları her nasıl olmuşsa olmuş (!) 3568 Sayılı Kanuna göre ruhsat almış, denetim yetkisine sahip meslek mensubu (YMM) Yeminli Mali Müşavirlerce sonuçlandırılması veya mal edilmesi manidar değil midir?

3568 Sayılı, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu 2. maddesin de var olan “Denetim Yapmak” ibaresinin karşılık bulduğu, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ile Yeminli Mali Müşavirlerin Yapacakları Denetimlerle İlgili Çalışma Usul ve Esasları, Denetim Tanıtımı üst başlığı 48. Maddesin de;  “Denetim ise; bu bilgilerin ilgili mevzuat ve Genel kabul görmüş muhasebe prensiplerine uygun olarak ekonomik olayların gerçek mahiyetinin kayıtlarda yer alıp almadığını tarafsız olarak kanıtları ile araştırarak sonuçlandıran ve onaylayan sistematik çalışmadır.”  şeklinde yer almaktadır.

Binaenaleyh, bir denetim raporu yazılacak ise o halde hem yetki almış SMMM’ler ve hem de yetkiye haiz YMM‘ler bu konuya havi olarak, ilgili raporu düzenleyerek, gerekeni yapabilirler.

Bu durum da, Bağımsız Denetim denilince, rapor sahibi “denetçi” değil de, ne zaman YMM olmuştur?

Neden denetleyerek onlar rapor yazıyorlar? SMMM‘ler ne zaman yoktular…
Sorgulamak hak olduğu gibi, bilgilendirmek de paydaşın görevidir. İlk olmayan bu durum daha önceleri kobiler, sigortalar, sendikalarda ve dahi kooperatiflerde olmadı mı?

Serbest Muhasebeci Mali Müşavir (SMMM) Bağımsız Denetçi, yine bildik angaryaları üstlenen,  üst hizmet insanlarına (!) memur olmuş, hayali maalesef sükûta uğramıştır.
Nasıl mı? Esnafın, Esnaf Ahilik Sandığı bir diğer adı İle Esnaf İşsizlik Sigortası, aylık ahilik sandığı ödeme işlemlerinin belgelerini kayıt altına alarak ve takibini de SMMM‘ler yaparak tabi…

Şimdi kanunun detaylandırmasına bile gerek kalmadan şu tespiti yapabiliriz… Burada geçen ibare, Bağımsız Denetim. Vergi denetimi değil. O halde tam tasdik görevi ifa eden bir meslek grubuna direk atıfta bulunarak, işin tevdi edilmesinin sebebi ne ola ki?

Bir denetim işi var ise, denetçi orada görevlendirme almalı değil mi? Bunun SMMM’si YMM’si olmaz. Esnaf Ahilik Sandığı, usulüne uygun yönetilip,  yönetilmediği, SGK tarafından toplanarak, İŞKUR tarafından doğru kişilere yardımın verilip verilmediği, para ve diğer mevcutların yine doğru yönetilip, yönlendirilmesinin denetim raporuna bağlanması… İşlerinin direk olarak, “denetim yetkisine sahip meslek mensubu yeminli malî müşavirlere” verilmesinin kanun koyucunun ne kadar konudan uzak olduğunun da ispatıdır.

Bu adaletten uzak ve mesnetsiz, birden çok haksızlık hali ile yılma ve bıkkınlığa sebebiyet vererek, anlatma ve yazın olarak boşa ve beyhude çaba olarak yanımıza kalmaktadır.     

Aklımıza tufan olan ise, hem bu Esnaf İşsizlik Sigortası ve hem de önceki bilinen kanunu arkadan dolanarak elde edilen haklar da YMM ‘ler işaret edilmiş ise, tüm bu denetim işlerini yapacakları kanun dâhilinde ise,

Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) neden kuruldu?

Neden Bağımsız Denetçilik Sınavı Hala Yapılıyor?

Yapılması belki YMM azınlığında olabilir, doğal ise, SMMM meslek mensubu sınava giremez dersiniz, gereken cıngılla oyun sahneye alınmış olur… Bu şekilde taraf olana, kin ve nefret duyguların da artmaya sebebiyet verilmektedir. Dahi meslek grupları arasındaki uçurum daha bir net ayrışarak, meslek milliyetçiliğin de gettolaşmalar yaşanmasına doğru gidildiği yadsınamaz bir gerçektir.

660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 13/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa dayanılarak çıkartılan Bağımsız Denetim Yönetmeliği kimlerin bağımsız denetim yapacağını çözüme kavuşturmuş bulunmaktadır. Denetim Meslek camiasına rağmen ısrarla denetim yetkisini 3568 sayılı yasaya dayanarak yetki almış bir meslek mensubu grubuna tevdi etmek, Kuruma, Ticaret Kanununa 660 sayılı Kanun hükmünde kararnameye karşı bir muhalefet girişimidir.

 

İlgili bölüm de geçen ” 3568 sayılı Kanuna göre ruhsat almış denetim yetkisine sahip meslek mensubu Yeminli Mali Müşavirlere denetlettirilerek denetim raporu sonuçları ilan edilir. ” Paragrafının değiştirilerek “Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumundan yetki almış, Bağımsız Denetçilere denetlettirilerek denetim raporları sonuçları ilan edilir. şeklinde değiştirilmesi için gereğinin yapılması önem arz etmektedir.

Durumun vahameti göz önüne alındığında, görsel ve işitsel tüm sahalar da kamuoyu oluşturarak, gereken her türlü çalışmaların aynı zamanda SMMM Odaları nezdinde de ele alınarak, açıklamalar yapılması ve meslektaşın ortaya koyduğu tepkiyi ilgili mercilere en saf ve güçlü bir şekilde iletmeleri, elbette ki meslek camiamızın geleceğine ışık tutacaktır.

Şahsen şimdiye kadar merak ettiğim bir konu var ki ( ! ) paylaşarak farkındalık yaratmak isterim.

Bu zamana kadar, yazar – çizer takımı yazılar yazmakta, her türlü kamuoyu oluşturmak adına, hayal üstüne hayatlar kurarak, hep boşa meslek ve meslektaşlarımıza bir şeyler vermeye çalıştık. Gerçekleşeceğine olan kanaatlerimiz devamlı olarak, kabul olunamayan dualar olarak bize sukut-ı hayal olmuştur.

            İsterseniz burada değerli meslektaşlarım bir kıssa anlatalım ve sonra hissemize düşeni suya yazmadan, konumuz konseptinde ciddiyetle ele alınmasına katkı sağlayalım.

O halde soru şu olmalı… “Bizim Duamız Neden Kabul Olunmuyor?”
yağmur duası
Hz. Musa zamanında müthiş bir kuraklık baş göstermişti. Musa peygamber ve ümmeti günlerce yağmur duasına çıktılar. Fakat duaları kabul olmuyor ve gökten yağmur inmiyordu.

Hz. Musa Tur’a çıkıp münacatta bulundu:

— Ya Rabbi! Halimiz, sana malûm. Bizim duamız neden kabul olunmuyor, dediğinde, Allah tarafından şu îlâhî hitap geldi:

— Ya Musa! İçinizde nemmam (Lâf taşıyıcı) var. Duanız o sebepten kabule şayan olmuyor.

Bu sefer Hz. Musa:

— Ya Rabbi bize bildir de, o nemmamı aramızdan çıkaralım ve Sana öyle yalvaralım. Bizim duamızı kabul buyur, diye niyaz ettiğinde, Cenab-ı Allah:

— Ya Musa o kulumu sana haber veremem. Duanızın kabul olunmasını istiyorsanız onu siz bulup aranızdan çıkarın, buyurdu.

Hazreti Musa, gelip kavmine durumu bildirdi ve hep beraber tövbe ettiler. Bunların içinde nemmam da bulunuyordu, o da hulusu kalp ile tövbe etmişti.

Günahlarının affını dileyenlerin tövbesini kabul eden Cenab-ı Allah kısa zamanda yağmur inzal etti.

Kabul olmayan dua yoktur…  Yeter ki hulusu kalp ile tövbe edelim…

Saygılarımla… 
29 Haziran 2017

Selahattin İPEK
Bağımsız Denetçi
bdselahattinipek@gmail.com

Kaynaklar                                                                  :


* 6824 Sayılı Kanun
* 3568 Sayılı Kanun
*  660 Sayılı KHK – Bağımsız Denetim Yönetmeliği
* SMM ve YMM Çalışma Usul ve Esasları

ESNAF AHİLİK SANDIĞI’NIN DENETİM ZAVİYESİ !!! (I)

konuk yazar

Bilindiği üzere; 08 Mart 2017 tarihli ve 30001 sayılı Resmi Gazete ile 6824 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 9. Maddesi ile 25.08.1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa
“Esnaf Ahilik Sandığı” adlı “Ek Madde 6” eklenmiştir.

Eklenen bu madde 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe girecek olup, “Esnaf Ahilik Sandığının gerektirdiği görev ve hizmetler için malî kaynak sağlamak, piyasa şartlarında kaynakları değerlendirmek, bu Kanunun öngördüğü ödemelerde bulunmak üzere Esnaf Ahilik Sandığı kurulmuştur. Esnaf Ahilik Sandığı, Kurum Yönetim Kurulunun kararları çerçevesinde işletilir ve yönetilir. Esnaf Ahilik Sandığı, Fon kaynakları ile aynı usul ve esaslar çerçevesinde değerlendirilir. Esnaf Ahilik Sandığı, Sayıştay tarafından denetlenir.”
Esnaf Ahilik Sandığı; Gelirleri ve Giderlerinden oluşur. Fakat “bütçe kapsamı dışında olup gelirlerinden vergi kesintileri hariç hiçbir şekilde kesinti yapılamaz ve gelirleri genel bütçeye gelir kaydedilemez.”

Ekonomik zorluklar nedeni ile bir şekilde iş yerini kapatmak zorunda kalan esnaf insanının geçimlik ihtiyaçlarını karşılamak maksadı ile kurulan bu çok olumlu uygulamadan, 4/B diye adlandırdığımız hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan, yaklaşık iki milyon sigortalı olarak faydalanma imkânı bulacaktır. Aynı zamanda esnafımız, hem de sağlık hizmetlerinden yararlanabilecektir.

Sandığa katkı sağlayan, ancak ihtiyacı olmadığı için destek almayan esnafımız da belli bir yaş ve ödeme süresinden sonra toplu olarak emekli ikramiyesi gibi para alabilecek vatan hizmetini yapan esnafa ve ailesine yapılan katkılar ile esnaflığının devamına esas olabilecek tüm düzenlemelerin de yapılması temennimiz dâhilindedir. Bir nevi İşsizlik Fonu türevi olarak da kabul edebileceğimiz bu sistemden tabii olarak sadece esnaflar değil, tacirler ve şirket ortakları olan gerçek kişiler ve noterlerin de sistem kapsamında olduğunu kanunun şümulünden anlamaktayız.
Esnaf Ahilik Sandığı sigortası zorunlu olup, sigortanın gerektirdiği ödemeleri, hizmet ve yönetim giderlerini karşılamak üzere, Esnaf Ahilik Sandığı sigortalıları ve Devlet, Esnaf Ahilik Sandığı primi öder. Kapsama giren ve hâlen faaliyette olanlar bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte, faaliyetine daha sonra başlayanlar ise başladıkları tarihten itibaren Esnaf Ahilik Sandığı sigortalısı olurlar. Esnaf Ahilik Sandığı primi sigortalının 5510 sayılı Kanunun 80 inci ve 82’nci maddelerinde belirtilen prime esas günlük kazançlarından, %2 sigortalı ve %1 Devlet payı olarak alınır.
Buna mukabil olarak, isteğe bağlı BAĞ-KUR’lular ile köy ve mahalle muhtarları, tarım-çiftçi BAĞ-KUR’lular, jokey ve antrenörler Esnaf Ahilik Sandığı imkânlarından faydalanamayacaktır.

Bildiğiniz üzere, Ahilik Sandığı, geçmişten bu yana halden hale girerek, bugünün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan, sosyal ekonomik düzendir.

 

Güzel ahlak ve tüm güzel meziyetlerin hayata geçirilmesi ve dahi esnafın, tüccarın, zanaatkârın bu minval de çalışıyor olması demek, uygulamanın yani Ahilik diye adlandırılan yardım sandığının bilinçaltına yerleşmesi elbette önemlidir.

 

Kendi kural ve kurulları vardır.

 

Kurullar da ilgili kanunun şümulünden anladığımız kadarı ile tüm “gelir ve giderleri üçer aylık dönemler hâlinde 3568 sayılı Kanuna göre ruhsat almış, denetim yetkisine sahip meslek mensubu yeminli malî müşavirlere denetlettirilerek denetim raporlarının sonuçları ilân edilir.” …
Diye vurgu yaparak açıkça, ifadenin denetçi insanlarının bir kısmını yok saydığına, tanıklık etmemiz gerçeğinde buluşmamıza vesiledir.

 

Kanunu, anladığımız kadarı ile yorumlayarak anlatmaya gayret ederken, seyrimizde bizleri rahatsız eden bu cümlenin varlığı, elbet dikkatimize mazhar olmuştur. Konunun iyi yanlarını anlatırken, tabii olarak haksız ve hukuksuz duraklarında da, adalet istemek gibi becerilerimizi serlevha etmemiz şart ve geleceğimizdeki “Asım’ın Nesline” boyun borcumuzdur.

  Devam Edecek !!!

 


Saygılarımla… 
29 Haziran 2017

Selahattin İPEK  – Bağımsız Denetçi


bdselahattinipek@gmail.com

16 NİSAN ve TÜRKİYE EKONOMİSİ

 

 

savas-yildizPiyasalar, 16.04.2017  tarihine endekslenmiş durumda. Referandum dan “EVET” çıkacağı beklentisi  ile ekonomik  durumda  düzelme olacağı yönünde iyimser beklentiler var. Bu beklentilerin ne kadar gerçekçi olduğunu sorgulamak gerekir.

 

15 Temmuz’daki başarısız darbe girişiminin olumsuz etkileriyle yurt içinde ekonomik aktivite önemli ölçüde baskı altında kalmıştır. Bu dönemde kamu sektörünün büyümeyi destekleyici yönde attığı adımlar ekonomik faaliyetlerde ki daralmayı sınırlandırmıştır. Yılın son çeyreğinde ise öncü veriler ekonomik aktivitede kısmi bir toparlanmaya işaret etmektedir. Kamu kesiminin bu dönemde de ekonomiye sağladığı desteğini sürdürdüğü izlenmektedir.

 

İşsizlik 7 yılın Zirvesine Çıktı !

 

İşsizlik oranı 2016 yılı Aralık döneminde %12,7 oldu. 2016 yılında işgücü piyasası 2008’den

bu yana en kötü performansını sergilemiştir. Aralık / 2016 dönemine ilişkin işgücü istatistiklerine göre işsizlik oranı yıllık bazda 1,9 puan artarak %12,7 ile yaklaşık 7 yılın en yüksek seviyesine çıkmıştır. Aralık 2016’da bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla 4,8 puan artan genç nüfustaki işsizlik oranının %24 düzeyine ulaşması da öne çıkan bir gelişme olmuştur.

 

Enflasyon 9 yılın Zirvesine Çıktı ! 

 

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Mart ayı verilerine göre, enflasyon Ekim 2008’den beri en yüksek seviye olan yüzde 11.29’a yükseldi. 

 

Türkiye’de enflasyon Mart ayında beklentilerin üzerinde artarak neredeyse 9 yılın zirvesine çıktı. Mart ayı fiyat artışları beklentilerin üzerinde gerçekleşti.

Mart ayında üretici fiyatlarının % 1.04, tüketici fiyatlarının % 1.02 oranında artması, Yılın ilk 3 ayında üretici fiyatlarının % 6.38, tüketici fiyatlarının % 9.34 artması, Yıllık fiyat artışının, üretici fiyatlarında % 16.09, tüketici fiyatlarında % 12.53 oranında artış göstermesi, yüksek bir fiyat artışıdır. Yurt içi üretici fiyatlarında % 16.09 oranındaki yıllık yükseliş, büyük bir yükseliş. Bu yükselişin zamanla tüketici fiyatlarına yansıyacak. Tüketici fiyatlarındaki yıllık artış şimdilik % 11.29 oranında.

Tüketici fiyatları enflasyonu Mart ayında giyim ve gıda fiyatlarındaki artışla beklentilerin  üzerinde yükselerek yaklaşık 9 yılın zirvesine çıktı. Yılın ilk 3 ayında ulaştırma fiyatları % 6.74 oranında yükseldi. Yıllık artış % 17.69 oldu. Enflasyon zamları ile meydana gelen fiyat artışları, dar ve sabit gelir düzeyine sahip halkın gelirindeki artışın üzerine çıkmış durumda. Bu durumun, dar ve sabit gelirli kesimde alım gücünün erimesine, yaşam düzeyinin gerilemesine yol açtığı başka bir deyişle fakir halkın daha da fakirleştiğinin göstergesidir.

 

Ekonomistler TL’nin performansının para politikasına yön vereceği görüşünde.

 

Kasım’daki toplantısında Ocak 2014’ten bu yana ilk kez politika faizini artıran TCMB, Aralık ayı toplantısında faiz oranlarında değişiklik yapmamıştır.

 

TCMB Ocak ayından beri uyguladığı likidite politikalarıyla ortalama fonlama faizini 300 baz puan arttırdı. 2017 yılında en fazla değer kaybına uğrayan gelişmekte olan ülke para birimlerinden biri olan TL, son günlerde dolara karşı değer kazanarak kayıplarının bir kısmını geri almıştı.

 

TL’nin performansı etkili olacak

Ekonomistler TL’nin referandum sonrası performansının TCMB’nin 26 Nisan’da yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısındaki kararına yön vereceğini söyledi.

Londra merkezli Nomura’dan ekonomist İnan Demir “Enflasyonun baz etkisi nedeniyle önümüzdeki dönemde yükselmeye devam etmesini bekliyoruz. Ancak 26 Nisan’daki PPK toplantısında enflasyon görünümü değil, referandum sonrası TL’nin performansı etkili olacak. TL sabit kalırsa, PPK’nın enflasyonun zirve yapacağı beklentisiyle faizleri sabit tutmasını bekliyoruz” dedi. (http://www.dw.com/tr/enflasyon-85-yılın-zirvesinde/a-38265913)

 

Sonuç olarak ; 2017 yılında, yüksek çıkan üretici fiyatları endeksindeki yüksek değerler, enflasyonun yüksek seyredeceğinin yani gelecek zamların göstergesi olmaktadır. Gıda, tekstil, ulaşım da meydana gelen fiyat artışlarının halkın cebindeki parayı erittiği dolayısıyla fakir halkın daha da fakirleştirdiği yüksek enflasyonun sonuçlarındandır. Diğer taraftan, genç nüfustaki işsizlik oranının yüksek olması da önemli bir sorun olmaya devam etmektedir.

 

Siyasi otorite, ekonomiyi canlı tutmak için çeşitli teşvikler ve vergi afları ihdas ederek, bütçe içi ve dışı harcamalarda ve kamu bankaları kredilerinde artışa giderek  ekonomideki sorunları aşmaya çalışmaktadır.

 

Hal böyle iken, 16 Nisan da sandıktan “EVET” çıkarsa, Cumhurbaşkanı Recep

Tayyip Erdoğan’ın elinde 17 Nisan da mevcut ekonomik durumu tersine çevirecek, sihirli bir sopasının olmadığı kuşkusuzdur.

 

Bağımsız Denetçi

Savaş Yıldız