Etiket arşivi: Ateş

 Kocaeli Tüberküloz İl Koordinatörü Dr. Ahmet Kazım Zorlu; Tüberküloz tedavi edilebilir bir hastalıktır

Tüberküloz tedavi edilebilir bir hastalıktır

Tüberküloz (verem) hastalığı, 2-3 haftadan uzun süren öksürük, ateş, gece terlemesi, iştahsızlık, kilo kaybı, halsizlik, aşırı balgam çıkarma, balgamın kanlı gelmesi, göğüs ve sırt ağrısı, nefes darlığı ve çocuklarda kilo alamama gibi belirtilerle ortaya çıkar.2020 yılında verem savaşı dispanserlerine kayıtlı toplam tüberküloz vaka sayısı 8 bin 925’e düşmüştür. %57’i erkek %43ü kadın olan vakaların, %65’i Akciğer TB %35’i Akciğer Dışı TB’dir. Ülkemizde yeni tespit edilen tüberküloz hasta sayısı her yıl yaklaşık yüzde 3-4 oranında azalmaktadır. Tüberküloz vakalarının özellikle de bulaştırıcılığı en fazla olan yayma (pozitif) akciğer tüberkülozu vakalarının (balgamında tüberküloz mikrobu tespit edilmiş vakalar) başarı ile tedavi edilmesi tüberküloz kontrolünde en önemli hususlardan birisidir.

Yukarıda belirttiğimiz gibi bu şikâyetleri olanların en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmesi gerekmektedir. Çocukları tüberkülozdan korumak için doğumdan 2 ay sonra BCG aşısı uygulanmaktadır. BCG aşısı aile sağlığı merkezlerinde ücretsiz olarak yapılmaktadır.Toplumu tüberkülozdan korumanın en etkili yolu ise, bulaştırıcı tüberküloz hastalarının erken tanısının konulması ve en az 6 ay tedavi edilmesi ile gerçekleşir. Ülkemizde tüberküloz hastalığının teşhis ve tedavisi ücretsiz olarak yapılmaktadır. Tüberküloz ve dirençli tüberküloz hastalarının tedavisinde kullanılan tüberküloz ilaçları, Bakanlığımızca temin edilerek ücretsiz olarak hastalara Verem Savaş Dispanserlerimiz tarafından verilmektedir. Ülkemizde tüberküloz hastalarının tedavilerinin düzenli olarak yürütülmesini sağlamak amacıyla hasta odaklı Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT) uygulanmaktadır. Doğrudan Gözetimli Tedavi uygulamasında hasta tüm tedavi süresince ilaçlarının her dozunu bir görevlinin ya da sorumlunun gözetiminde içer ve bu durum kayıt altına alınarak tedavinin başarıyla sonuçlanması sağlanır. Özetle, tüberküloz hava yoluyla bulaşan, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. BULUNDUĞUNUZ ORTAMI SIK SIK HAVALANDIRIN, SIK SIK ELLERİNİZİ ve YÜZÜNÜZÜ YIKAYIN, SİGARA İÇMEYİN ve YANINIZDA İÇİLMESİNE İZİN VERMEYİN, DÜZENLİ, DENGELİ VE SAĞLIKLI BESLENİN, ÖKSÜRÜRKEN VEYA AKSIRIRKEN BİR MENDİLLE AĞZINIZI KAPATIN.

‘’Erken tanı, doğru ve etkin tedavi ile kolayca tedavi edilebilir, bulaşma önlenir ve korunma sağlar.’’

Dr. Ahmet Kazım ZORLU

 Kocaeli Tüberküloz İl Koordinatörü

SİVRİSİNEK İLE ATEŞBÖCEĞİ ARASINDA

SİVRİSİNEK İLE ATEŞBÖCEĞİ ARASINDA

       

İnsan denilen tür dört tip: aktif iyi ve kötü, pasif iyi ve kötü.

Aktif kötüler sivrisinek gibi; insanın canını yakmaktan hoşlanır ve onun kanını emerek beslenirler. Dahası ya bir kaşıntı hali yada kalıcı bir mikrop; illâki bir iz bırakırlar. Ve bunu yaparken de iç gıcıklayıcı bir ses çıkarmayı ihmal etmezler. Sanki sistem onlar içindir. Koca insanlık bu asalakların sermayesi sanki; o kadar pervasızdırlar. Tek tek vurmakla tükenmezler ancak kimyasal ilaçla engellenebilirler, o da geçici olarak. Neticede kapitalizm gibi bir bataklık varsa üreyeceklerdir ve birbirlerinden cesaret göreceklerdir. Mesele seni cebindeki 1 lira 40 kuruşa indirgeyen ve hakkın olanı sivrisinek a.ş.’lere yediren bu çarkı yerle yeksan etmendir güzel kardeşim, onların haberlerine çeşni olman değil.

Bazı insanlarsa sinek gibidir; kötülükleri pasif bir seyir izler. Bilip bilmeden her şeye konarlar, karınlarını doyurmak için her şeyi yaparlar; bazen tekli, bazen toplu. Görünüşte bir amaçları vardır ve onu için her şeyi mahvetmeyi bile göze alırlar. Gününüzü rezil etmeleri ve yediğinizi içtiğinizi pisletmeleri her zaman mümkündür. Her yer ve mekânda üreyebilmeleri gibi bir yetenekleri vardır. Salakspor olarak niteleyeceğimiz bu tipolojinin asıl tehlikesi sayılarındaki mebzuliyettedir. Sürekli indiragandi vaziyetinde olmak veyahut sineksavar teknolojisiyle sıkımlık silahlar yapmak mümkün ama yediğini içtiğini göstermeden ambalajlaman yada dondurulmuş ortamlarda saklaman çözüm üretir; neticede dünya şartlarının donuklaşması bu tiplerin faaliyetlerini de askıya aldırır. Aslında onları şartlar doğurur.

Bir de pasif iyiler vardır, karıncalar gibi. Ömürleri üst bir tempoda çalışarak yiyecek toplamak ve onu yuvada depolamakla geçer. Saltanatçıdırlar, kraliçeden emir almayı severler. Cangıldaki diğer canlılara yukarıdan bir direktif gelmediği sürece zarar vermek istemezler hatta kimi zaman yardım isteklerine bile sürüsel bir değerlendirmeyle ve toplu hareketle destek verdikleri de olur. Özünde iyidirler ama sadece kendilerine, iyilik de yapabilirler ama zora kalınca. Çalışıp bu dünyalarını kazanmak için o kadar yoğun emek sarfettiklerini – yollar otobanlar geliştirip, tüneller ve metrolardan girip çıkıp – elleri ve sırtlarındaki fileleri ve poşetleri her zaman dolu olarak gözlemlerken zaten onları rahatsız etmeye kıyamazsınız. Ancak çoluk çocuğunuza örnek gösterirsiniz; bak, karınca gibi ol!

Halbuki alınması gereken örneklem ateş böceği gibilerdir. Bilgeliğin ışığını hep başkaları adına kullanandır / kullandırandır o. Bir şeye yaramadığını düşünürüz ama gecemizi veya yolumuzu aydınlatır. Kendi ışığından herkesin istifade etmesini sağlar. Hatta on-yirmisini toplayıp kavanoza koyduğunuzda (ki bunu can hakları ihlâli olarak saydığımızdan tavsiye etmiyoruz) bir fener yada ampul kadar ışık saçabilirler. Pek kadri kıymeti bilinmez, dahası bir böcek türünün bunca ışık üretebilmesi dahi pek önemsenmez. Sayıları ne sinek – sivrisineklerle ne de karıncalarla kıyaslanmaya kabil değildir. Ve fakat aktif iyilik onların işidir. Gerekirse yanarak ve aydınlatarak kendilerini tüketirler. Diğerleri onların bilgi meşalesinde yollarını bulur veya yanlışlarını farkederler. İş onların sayısını arttırmaktır.

Kimbilir sen hangisisin?

Kadın cinayetleri, Gaziemir Belediyesi’ni harekete geçirdi

Ülkede giderek artan kadın cinayetlerine “dur” demek isteyen Gaziemir Belediyesi, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi’nin (UN Women) “Ateş Böcekleri Projesi”ni ilçede genişleterek uygulama kararı aldı.

Türkiye’de son bir yılda 430 kadın, erkekler tarafından yaşamdan koparıldı. Gaziemir Evka 7’de bir kadının sokak ortasında öldürülmesinin hemen ardından bu kez Ordu’da bir kadının yaşam hakkı elinden alındı. Kadın cinayetlerinin durdurulamaz yükselişine karşı önlem almak isteyen Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, Birleşmiş Milletler tarafından başlatılan ve 10 Aralık’ta son bulacak Ateş Böcekleri Projesi’ni Gaziemir’de devam ettirme kararı aldı.

Birleşmiş Milletler Kadın Birimi’nin başlattığı “Ateş Böcekleri Projesi” ile kadınlar, https://www.atesbocekleri.info/ adresine girerek kendileri için risk oluşturan bölgeleri işaretliyor ve bu bölgelerde ne gibi sorunlarla karşılaştıklarını sisteme giriyor. 10 Aralık’a kadar açık kalacak uygulamanın sonunda Birleşmiş Milletler, risk haritasını açıklayacak.

Uygulamayı kendi ilçesinde devam ettirme kararı alan Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda; Gaziemirli kadınların, ilçede kendilerini güvende hissetmediği, zorluklarla ve sıkıntılarla karşılaştığı bölgeleri belediyeye ileteceğini; bu şekilde risk haritası oluşturulacağını söyledi. Gaziemir Belediyesi tarafından genişletilerek uygulamaya geçirilecek proje ile riskli olarak belirlenen bölgelerde, ivedilikle güvenlik önlemlerinin alınmasının sağlanacağını anlatan Başkan Arda, “Sokakta yürürken tedirgin edici durumlarla karşılaşan kadınlar; sorun yaşadıkları bölge ile ilgili kadın danışma merkezlerine, semt evlerine ve belediyeye gelerek hazırlanmış formları dolduracak. Forma; sorun yaşanan bölgenin adresi, sözlü ve fiziksel taciz, kaba davranışlar, aydınlatılmayan sokaklar, düşme tehlikesine neden olan çukurlar gibi bilgiler yazılıp risk faktörleri olan bölgeler ‘riskli bölge’ olarak kaydedilecek. Bu tür bölgelerle ilgili bir anlamda ateş böceği yakılarak uyarıda bulunulacak” dedi.

Uygulama ile ilçedeki risk haritasının oluşturulacağını da anlatan Başkan Arda şunları söyledi:

“Uygulamanın teknik altyapısını oluşturmaya başladık. İlk aşamada formlar üzerinden ilerleyecek sistemi daha sonra internet üzerinden aktif hale getireceğiz. İlçemizdeki riskli bölgelerin haritasını oluşturacağız. Bu şekilde başvuru yapan kadınlarımızın işaretlediği yer ve sorunla ilgili harekete geçeceğiz. Örneğin; vardiyalı çalışan bir kadın, gece evine giderken aydınlatmanın yanmadığını ilettiği anda gerekli birimlerle irtibata geçerek sorunu çözeceğiz. Bizimle ilgili olan sorunlar da ivedilikle çözülecek. Emniyet birimlerini ilgilendiren durumlarda hemen onlara haber vereceğiz. İlçedeki ve kentteki tüm birimler ile işbirliği halinde çalışarak kadınların kendilerini güvende hissettiği bir ilçe yaratacağız.”

Amaç sıfır suç oranı
Son dönemde kamusal alanda kadınların şiddete maruz kaldığını ve bunun önüne geçilmesi için mücadele verdiklerini belirten Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, “Kamusal alandaki şiddetten en çok kadınlar ve kız çocukları etkileniyor; sokakta yürürken, alışveriş yaparken ve toplu taşımayı kullanırken güvende hissetmiyorlar. Şiddetten arındırılmış bir hayat, kadınların ve kız çocuklarının güçlenip eşit bireyler olarak toplumsal hayat içerisinde yer almasının ön koşullarındandır. Bu nedenle Ateş Böceği Projesi’ni ilçemizde genişleterek uygulayacağız. Bu sistem ile ilçemizdeki suç oranını ve güvensiz bölgeleri sıfıra indirmeyi amaçlıyoruz. Kadın cinayetlerinin ne yazık ki arttığı şu günlerde ilçemizi kadınlar için güvenli hale getirmek için elimizden gelen tüm çalışmaları yapacağız” diye konuştu.

FEST Travel’dan Yeni Bir Rota: Papua Yeni Gine

GÖZ ALABİLDİĞİNCE DEVAM EDEN YEŞİLİN, CANLI RENKLERİN VE ÇARPICI KÜLTÜRLERİN ÜLKESİ PAPUA YENİ GİNE!

Dünyada, Türkiye’de ve İstanbul’da yeni rotalar yaratmanın öncüsü FEST Travel, Papua Yeni Gine’de benzersiz rotasıyla gezginlerini yeşilin, doğanın ve farklı kültürlerin izinde bir yolculuğa davet ediyor.

Papua Yeni Gine doğasıyla, farklı kültürleri tanıma fırsatı sunmasıyla ve elbette hala keşfedilecek çok şey olmasıyla seyahat meraklılarının gezilecekler listesinde başı çeken ülkelerden biri. Uzaklığı ya da bilinmezliği nedeniyle tereddütteyseniz bu seyahat için en doğru yol arkadaşı tabii ki FEST Travel.

5 – 16 Eylül tarihlerinde 11 gece 12 gün sürecek bir Papua Yeni Gine gezisi ne demek?

El değmemiş yağmur ormanlarında doğal havuzlarda yüzme fırsatı, Tavurvur Yanardağı’nın kenarında yürüyüş, Karawara ıssız adasında bir keşif ve Varirata Ulusal Parkı’nda hiçbir yerde göremeyeceğiniz Raggiana Cennet Kuşu’nu görme imkânı ve birbirinden özel manzaralar ile muhteşem bir doğa gezisi;

İskelet Kabilesi, Peruk Adam ve Çamur Adam kabileleriyle tanışacağınız, Baining Kabilesi Ateş Dansını izleyeceğiniz, II. Dünya Savaşı’nın meşhur Tokyo Ekspresi tünellerini göreceğiniz ve gezinin en çok dikkat çeken bölümlerinden olan Goroka Festivali’nde Papua Yeni Gine’nin en büyük kabile toplaşmalarından biri ile tadına doyamayacağınız bir kültür gezisi bir arada demek.

Peki belki de hayatta bir kez deneyimlenebilecek Papua Yeni Gine gezisini FEST Travel farkıyla gerçekleştirmek ne demek?

FEST Travel’ın detaylara önem veren, titiz operasyonuyla bu uzak ülkeye olabilecek en konforlu şekilde ve gün kaybetmeden ulaşarak vaktinizi keşfetmeye, görmeye ayırmak;

Üstte yazanlara ek olarak Tufi kentinde iki gün konaklamak, bu bölgedeki McLaren Limanı’nda yerel halkla tanışmak, onlardan yurtlarını, kültürlerini dinleme şansı yakalamak, efsaneye göre ruhların ve büyücülerin doğduğu yer olarak bilinen fiyortların iç kısımlarına doğru eşsiz bir tekne gezisi yapmak demek.

Halkın çalıdan yapılan meşhur doğal yaşam ürünlerinin, ilaçlarının, ateş yakma tekniklerinin, doğal uyku tulumlarının ve geleneksel dövmelerinin yapımı hakkında düzenlenecek etkinlikle bambaşka bir bakış açısı kazanmak demek.

FEST Travel’ın “Önemli olan görmek değil, algılamaktır” mottosuyla çıkılan bir yolda, konforunuzdan ödün vermeden, en merkezi, en özel otellerde kalarak, tekne gezileri ve özel uçuşlarla Papua Yeni Gine gibi bir ülkeyi baştan sona tanıyacak, algılayacak ve keşfetme tutkusuyla göreceksiniz.

Papua Yeni Gine’de hayatta bir kere yaşanabilecek bir geziye, FEST Travel uzmanlığı, deneyimi ile hiçbir ekstra ücret olmadan, eksiksiz rehberlik hizmetiyle katılma farkını yaşayın!

Papua Yeni Gine gezisi hakkında bilgi almak için: festtravel.com/papua-yeni-gine-turu

Bursa İnternet Gazetecileri Derneği Hepimizi İlgilendiren Konuya Dikkat Çekti

Reklamcı-yazar Ateş İlyas Başsoy, sosyal medya ve akıllı telefonların adeta bir casus olduğunu ileri sürerek, “Bunlar bizi sürekli gözlüyor, izliyor ve ispiyonluyor. Biz de kendimizi izletmeye, gözletmeye ve ispiyonlatmaya gönüllüyüz. Cebimizde casus taşıyoruz.” dedi.

 

Bursa İnternet Gazetecileri Derneği’nin (BUİGDER) konuğu olan Ateş İlyas Başsoy, internet ve sosyal medya konusunda bilgi ve deneyimlerini paylaştı.

Nilüfer Belediyesi Karaman Dernekler Yerleşkesi’ndeki “İnterBulanık, İnfoBezite” başlıklı söyleşinin açış konuşmasını yapan BUİGDER Başkanı Canan Ekinci Yılmaz, gazeteciliğin değişen dünyada teknolojik olarak evrilen mesleklerinden biri olduğunu belirterek, internet gazeteciliğinin hızla konvansiyonel medyanın önüne geçtiğini ifade etti.

 

Canan Ekinci Yılmaz’ın ardından sözü alan Ateş İlyas Başsoy, günümzde hiçbir şeyin yeterince net olmadığını, şu aralar medyayı şişiren kirli bir veri akışı olduğunu dile getirdi.

Haber ve bilgi arasında önemli fark olduğuna dikkat çeken Başsoy, haberlerin bilgiden ziyade yalan ve çarpıtmaya dayalı olduğunu bunun da toplumda algı yarattığını söyledi.

Sosyal medyayı inşa edilerek bırakılmış boş bir apartmana benzeten Başsoy, “Herkes kendi odasını dekore ediyor, güzel olan odaya geliyorlar” diye konuştu. Sosyal medyanın bir algoritması olduğunu, buradaki paylaşım, beğeni ve yorumların sosyal medya kullanıcılarının profilleri için veri sunduğunu hatırlatan Başsoy, “Bizi bizden daha iyi tanıyorlar. Özel bilgilerimizin açık olarak paylaşılması sosyal medya üzerinden toplumsal algı oluşturanların işine yarıyor. Sosyal medya ve akıllı telefonlar bizi sürekli gözlüyor, izliyor ve ispiyonluyor. Biz de kendimizi izletmeye, gözletmeye ve ispiyonlatmaya gönüllüyüz. Cebimizde casus taşıyoruz. Ona göre…” dedi.

 

Sosyal medya ve akıllı telefonların insani ilişkileri zayıflattığını, herkesin kendi dünyasında yaşadığını, evde yan yana oturan aile bireylerinin kafalarını telefondan kaldırıp birbirine bakmadığını söyleyen Başsoy, bunun bir bağımlılık halini aldığına dikkat çekti. Başsoy, “Sistem; aynı konuyu, bir videoyu herkesin görüşüne, profiline göre farklı farklı şekillerde sunuyor. Sosyal medya bizleri dev bir sahte organik bir tavuk çiftliği olarak görüyor.  Twitter’da darı ambarında gibisiniz. Hepimiz kodlanmış vaziyetteyiz. Bundan nasıl kurtuluruz bilmiyorum. Ben tüm bunlara interbulanık diyorum, infobezite diyorum. Çünkü müthiş bir algı bombardıman var. Hiçbir şey yeterince net değil. Sosyal medyada büyük bir veri kirliliği var.” diye konuştu.

 

Twitter’da müthiş troll orduları olduğunu ve algıların yönetilerek, manipüle edildiğini, belirten Başsoy, “Sahte hesaplar, sosyal medyaya güveni kaybettirdi. Algıların yönetildiği bir ortamda neye güveneceğiz. Her konuda sivriliyoruz, akıl almaz bir kumpas içindeyiz sosyal medyada. Eskiden herkes çalıştıkları ofiste bir köşede laflar, sohbet ederdi. Şimdi herkes sosyal medyada yankı odasından yankı bekliyor. Bu durum nereye kadar gidecek bilmiyorum.” dedi.

 

Sosyal medya bağımlılığından kurtulunması gerektiğini, kendisinin Twitter’da artık olmadığını, Facebook’tan da çıkacağını ifade eden Başsoy, şöyle devam etti:

 

“Ben Twitter’da kötü bir kullanıcıydım. Yazdığım bir şeye Türkiye’nin bir ucundan bir ergenin verdiği seviyesiz bir yanıtla moralim bozuluyor, bir köşeye çekilip ona ne yanıt yazacağımı düşünüyordum. Güzel bir güne uyanıyorum fakat uyandıktan sonra sosyal medyaya bir bakıyorum, sanki dünya yıkılmış, kâbus gibi şeyler altüst ediyordu psikolojimi. O yüzden bu bağımlılıktan kurtulun. Mesela günde bir paket sigara içmek yerine, bir iki keyif sigarası içmek gibi düşünün ve sosyal medyayı da böyle kullanın. Ya da hiç kullanmayın.

 

İnternet sürekli bir değişim içinde. Bir zamanlar ICQ, Messenger gibi mecralar vardı. Onlar zaman içinde yok oldu. Şimdi Facebook, Twitter gibi mecralar var. Zaman içinde bunların yerini de daha farklı platformlar alacaktır. Buradan kaçış yok. Ya dengeli kullanacağız ya da sosyal medya kullanımını bırakacağız.

 

Çocukların odalarında bilgisayar başında neler yaptığı konusunda ailelerin dikkatli olması gerektiğini ifade eden Başsoy, “Çocuklar bilgisayar kullanacağı zaman internetin çevrimdışı olması sağlanmalı. Çocuklar sizin kontrollerinizden bilgisayarlarındaki ‘geçmiş’i silerek kurtulabiliyorlar.” dedi.

 

Ülkeler arasındaki dijital savaşa da değinen Ateş İlyas Başsoy, Rusya’nın bu konuda önemli bir noktada olduğunu söyledi. Başsoy, “Rusya soğuk savaşı devam ettiriyor. Güçlü hackerlar’ı var. ABD’deki muhafazakârları ve liberalleri öfkelendirecek şeyler yapıyorlar.” ifadelerini kullandı.

 

Yaklaşık iki saat süren söyleşinin ardından BUİGDER Yönetim Kurulu adına Canan Ekinci Yılmaz, Ateş İlyas Başsoy’a plaket takdim etti.

 

BUİGDER olarak söyleşilere devam edeceklerini belirten Yılmaz, tüm katılımcılara teşekkür etti.

 

 

Prof. Dr. Okan Bölükbaşı; Kına’nın Güçlü Bir Ağrı Kesici Olduğunu Biliyor Muydunuz?

Okan Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Okan Bölükbaşı, ‘’Kına başta ağrı olmak üzere birçok tıbbi sorunun tedavisinde kullanılıyor’’ dedi.

OKAN BÖLÜKBAŞIEfsanevi Mısır kraliçesi Kleopatra’nın kına yağından elde edilen bir koku kullandığı bilinmektedir. Kleopatra Roma’lı sevgilisi Antonius ile buluşmaya giderken geminin güvertesine bu losyondan bolca dökülürmüş. Eski Mısır mumyalarının el ve ayak tırnaklarında sıklıkla kına bulunmuştur. Kına o zamanlarda da hem makyaj, hem süsleme ve hem de tedavi amacı ile kullanılmaktaydı.

Kına,  litrasea familyasından bir bitkiden elde edilmektedir. Birçok türü olmakla birlikte sıklıkla kullanılan yeşil kına, Güney Batı Asya, Kuzey Afrika, Avustralya, Batı Hint Adaları halkaları tarafından endemik olarak kullanılmaktadır. Tüm bu kültürlerde, kına kullanımının dini bağlantıları da vardır.

Kına, naftokinon gibi onu güçlü bir “boya” yapan bileşiklerin yanı sıra; tanin, kumarin, flavinoidler, fenolik asit, steroller ve ksantonlar gibi birçok biyolojik etkiye yol açan ve tedavide çeşitli tıbbi sorunların çözümünde yararlanılan maddeler de içerir.

Prof. Dr. Okan Bölükbaşı, ‘’Kınanın tıbbi kullanımında; verem ilerlemesini durdurduğu, antiviral, antimikrobik, antifungal (Mantarlara karşı), protein glikasyonu önleyici, yara iyileştirici, antipiretik (Ateş düşürücü), analjezik (Ağrı kesici), antiinflamatuvar (Yangı-iltihap önleyici) özellikleri olduğu uzun zamandır bilinmektedir. Mollusc, tyripanasoma, gibi hastalık etkenlerine karşı da yararlı olduğu bilinmektedir. Kına, ayrıca kanser, parazit, şeker hastalığı önleyici özelliklere sahipti. Karaciğeri korur. Bu nedenle sarılıkta kullanılagelmiştir. Kına, bağışıklık sistemini olumlu yönde düzenleyici etkilere de sahiptir. Günümüzde Ayurvedik tıp ve Unani tıp (Hindistan’da halen kullanılan eski yunan tıbbının bir formu) kına gargaralarını bademcik iltihabı, farenjit, diyare, dizanteri, ülser, barsak kurdu ve ateş tedavisinde uygulamaktadır’’ açıklamasını yaptı.

Yararları yanında dikkat edilmesi gereken durumlar da vardır. Nadir bir kan hastalığı olan favizm (Bakla yenmesi ile şiddetli iç kanama gelişmesi), ülkemizde nisbeten daha yaygın görülebilmektedir. Bu hastalığı olan ama hasta olduğu bilinmeyen bir çocuğun eline kına sürülmesi, az miktarda olsa bile, iç kanamaya neden olabilir!

Okan Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Okan Bölükbaşı, Kınanın ağrı kesici özelliğinin nerelerde kullanılması gerektiği konusunda önemli bilgiler verdi.

Kına, halk hekimliğinde, uyuz, saç kepeği, saç dökülmesi, sarılık, mantar hastalıkları, dalak büyümesi, kanser, amipli dizanteride kullanılmaktadır.

Kına yağı, kınadan elde edilen ve tedavi amaçlı olarak kullanılan bir maddedir. Özellikle eklem iltihabı ve romatizma kaynaklı ağrılarda etkilidir.

Kına, yanık yüzeyler üzerinde serinletici etki yapmakta, bu nedenle yüksek ateş tedavisi ve yanık bakımında kullanılabilmektedir.

Kınanın özellikle nöropatik ağrıda etkili olabileceği, doksanların sonlarına doğru bilimsel araştırmalarla ispatlanmıştır. Normal ağrı kesicilere cevap vermeyen nöropatik ağrı türü ağrılar, geniş bir grup hastalığı içermektedir. Trigeminal nevraljiden diyabetik nöropatiye (Şeker hastalarında görülen ayak yanmaları bu durum ile ilişkilidir); kanser ağrılarından fibromiyaljiye dek birçok ağrılı hastalığı barındırır.

Prof. Dr. Okan Bölükbaşı, ‘’Uzun bir süredir nöropatik ağrıya neden olan sinir sıkışması (En sık görüleni karpal tünel ) ve boyun fıtığı hastalarının kına sürdüklerini gözlemliyorduk. Bazı Ortadoğu ülkelerinde doktorlar karpal tünel sendromunda ellere kına sürülmesini bir hastalık işareti olarak görmektedir (Yani neredeyse kına varlığına bakıp karpal tünel tanısı koymak!). Gerçekten de kına, bu gibi durumlarda gözlenen “yanma”, “elektrik çarpması”, “batma” , “iğnelenme” benzeri nöropatik ağrıları ciddi biçimde azaltmaktadır. Halk arasında bu tür ağrılarda deriye kına sürmek uygulamasının boş bir inanç olmadığı, bilimsel bir temeli olduğu anlaşıldı. Kınanın içerdiği ağrı kesici maddeler ayrıntılı olarak tanımlanmış ve Birleşik Devletler patent dairesi tarafından tescil edilmiştir’’ dedi.

Nilüfer’de Ramazan coşkusu bu sokakta yaşanıyor

 

 

Nilüfer’de, Ramazan, her yıl olduğu gibi bu yıl da birlik beraberlik ve coşkuya sahne oluyor. Nilüfer Belediyesi’nin Halk Evi önünde kurduğu Ramazan Sokağı’nda, düzenlenen çeşitli etkinliklerle Ramazan ayının ruhu yaşatılıyor.

 

On bir ayın sultanı Ramazan’ın gelmesiyle birlikte Nilüfer’e de şenlik geldi. Nilüfer’de Ramazan coşkusu Ramazan Sokağı’nda yaşanıyor.nr

Nilüfer Belediyesi’nin Nilüfer Cumhuriyet Meydanı’nda kurduğu Ramazan Sokağı herkesi Ramazan ayının vazgeçilmezleriyle bir araya getiriyor. Anadolu Arastası’na üye 46 hemşehri derneği ve 8 kadın derneğinin standının yer aldığı Ramazan Sokağı’nda yöresel lezzetlerin yanı sıra kültürel değerlerden de örnekler sunuluyor. İftardan yarım saat sonra açılan Ramazan Sokağı’nda isteyenler standlardan alışveriş yaparken, kaat-ı, cam üfleme ve ebru sanatlarının da yer aldığı atölyeleri de ziyaret ederek yapılan çalışmaları izleyebiliyor.nr1

KARADAĞ VE ÜNLÜATAER MEST ETTİ

Ramazan Sokağı’ndaki ilk gecede önce Hacivat-Karagöz orta oyunu gösterisi düzenlendi. Özellikle çocukların kahkahalarıyla eşlik ettiği gösteri, izleyenleri neşeye boğdu. Geleneksel Hacivat-Karagöz gösterisinin ardından sahneye Burcu Karadağ çıktı. Seslendirdikleri ilahilerle kulakların pasını silen Karadağ ve ekibi izleyenlerden büyük alkış aldı. Tasavvuf ve sanat müziğinin sevilen ismi Bekir Ünlüataer de Ramazan ayının ilk gününde sevenleri ile buluştu. ‘Dönülmez akşamın ufkundayım’, ‘Demedim mi’, ‘Seyreyle güzel’, ‘Sende mi Leyla’,  gibi sanat müziğinin sevilen eserlerinin yanı sıra unutulmaz ilahileri de seslendiren Ünlüataer, izleyenleri kendine hayran bıraktı. Herkesin Ramazan ayını kutlayan sanatçılar, Nilüfer halkıyla bir araya gelmelerine imkân sağlayan Başkan Mustafa Bozbey’e de teşekkür etti.nr2

Halkın keyifli saatler yaşadığı konserin sonunda, Nilüfer Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Güney Özkılınç sanatçılara, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey adına çiçek teşekkür etti.

HER AKŞAM GÖSTERİ

Ramazan Sokağı’nda her akşam bir hemşehri derneği yöresine özgü gösteriler düzenleyecek.  Bir ay boyunca ünlü isimler de konser verecek. 3 Haziran’da Nida Ateş ve Melihat Gülses, 10 Haziran’da İnce Saz ve 17 Haziran’da da Erkan Oğur ile İsmail Hakkı Demircioğlu Halk Evi önündeki Nilüfer Cumhuriyet Meydanı’nda sevenleriyle buluşacak.nr3

 

 

İşçi çocuğundan ‘işadamı’ çıkardığımız gibi, ‘profesör’ de çıkarıyoruz

İşçi çocuğundan ‘işadamı’ çıkardığımız gibi, ‘profesör’ de çıkarıyoruzçocuk prof

‘Uyum, uyum’ diye zırvalayanlara 5 profesörden sonra en iyi cevabı 6’ncı profesörümüz Bedir Tekinerdoğan verdi

İlhan KARAÇAY’ın haberi

Hollanda’da genellikle Türk düşmanı ırkçılar, yıllardır ‘uyum, uyum’ diye zırvalamaya devam ederken, ikinci ve üçüncü nesil Türk çocuklarının başarıları, ‘düşman çatlatırcasına’ devam ediyor.
Şubat bülteninde yer alan, başarılı işadamımız İsmail Korkmaz’ın Maastricht Havalimanı’nın işletmesini aldığı haberinde belirtildiği gibi, ikinci ve üçüncü nesil çocuklarımız, siyaset ve bilim dallarında da büyük gelişmeler kaydediyorlar.

Bedir Tekinerdoğan’ı, profesörlük ünvanı için ilk kutlayan Deventer Başkonsolosumuz Zafer Ateş oldu

Hollanda’ya bugüne kadar en az 15 milletvekili kazandırdık.
15 de İl Genel Meclisi Üyesi.
Hollanda Belediye Meclisleri’ne kazandırdığımız Türkler’in sayısı ise bini geçti. Eğitim görerek büyük holdinglerin ve bankaların önemli koltuklarını dolduran Türkler’in sayısı da bir hayli çok.

Daha önce 5 de profesör kazandırdık Hollanda’ya…
Şimdi ise 6’ncı profesörümüz ile gurur duyuyoruz.
6 çocuklu bir işçi ailesinin bireyi olarak eğitim gören ve sonunda profesör olan Bedir Tekinerdoğan, Hollanda’daki tüm Türkler’in gurur kaynağı oldu.

Daha önceleri, Delft Üniversitesi’nden Sevil Sarıyıldız, Twente Üniversitesi’nden Mehmet Akşit, Tilburg Üniversitesi’nden Kutlay Yağmur, Rotterdam İnholland Üniversitesi’nden Gürkan Çelik ve Amsterdam VU Üniversitesi’nden Mehmet Tan’ı ‘profesör’ olarak tanıyorduk. Bu profesörlere şimdi de, Bilgi İşlem Teknoloji profesörü (Information Technology) Bedir Tekinerdoğan katıldı.

Bedir Tekinerdogan, Bölüm Başkanı olarak Wageningen Üniversitesi’ne Profesör olarak atandı.

Bedir Tekinerdoğan’ın diploma törenine,Türkiye’nin Deventer Başkonsolosu Zafer Ateş’in yanısıra, Hollanda bilim çevrelerinden bir çok isim ve Türk toplumu temsilcilerinden de katılım oldu. Daha önce profesör ünvanına sahip olmuş meslektaşlarının da yalnız bırakmadıkları törende yaptığı teşekkür konuşmasında, anne ve babasının, “Yaşamınız boyunca hiç kimseyi incitmeyeceksiniz, herkesi seveceksiniz” tavsiyesi ile büyüdüklerini söyleyen Tekinerdoğan, yaşamı boyunca insanlığa hizmet edeceğini söyledi.

*****

SELÇUKLU’DA  TÜRK  DÜNYASI  TARTIŞILDI

Kocaeli’nin önemli fikir kuruluşlarından Selçuklu Düşünce Kulübü, Güz dönemi toplantılarının ilkinde Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Doçenti Köksal ŞAHİN’i konuk etti. Açılış konuşmasını Selçuklu Düşünce Kulübü Başkanı Süleyman Pekin’in yaptığı “Küreselleşme, Değişen Jeopolitik ve Türk Dünyası” başlıklı konferans Kocaeli Türk Eğitim Sen Konferans Salonu’nda adeta bir Dünya Turu şeklinde geçti ve ilginç tespitlere sahne oldu.selcuklu1

Kocaeli Millî Kuruluşlar Birliği Dönem Başkanı ve İzmit Türk Ocağı Başkanı Yücel Alpay Demir, Türkiye Kamu Sen İl Temsilcisi ve Türk Eğitim Sen Kocaeli 1 Nolu Şube Başkanı Yaşar Şanlı, Türk Kültür Sanat Sen Marmara Şube Başkanı Ayhan Zeren, Yesevî Ocağı Eğitim-Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Engin Sönmez, Kent Konseyi eski Başkanı Dr. İbrahim Kahraman, Karamürsel Yesevi Düşünce ve Sosyal Araştırmalar Derneği Başkanı Emre Ateş, Türk Emekli Sen Derince Temsilcisi Mahmut Akgün, Kocaeli Aydınlar Ocağı Başkanı Başkan Vekili İdris Türkten, Selçuklu Düşünce Kulübü eski Başkanı Feyzullah Divli, Kocaeli Alperen Ocakları eski Başkanı İrfan Memiş, Türk Eğitim Sen Kocaeli 1 Nolu Şube Yöneticileri, Düşünce Kulübü üyeleri ile akademisyenler ve öğrencilerin katıldığı toplantı önce 40 dakikalık sunum + 40 dakika soru-cevap ve katkı şeklinde gerçekleşti.

Doğu Bloku’nun çökmesi karşısında Türkiye’nin hazırlıksız yakalandığını ifade eden Doç. Şahin, açığa çıkan Türk Dünyası olgusuna yönelik işlerin yapıldığını fakat bunun bir kurumsallık arzetmediğini söyledi. Son dönemde ise Türk Dünyasının ağırlıkta bulunduğu Kuzey Jeopolitiği yerine Arap Dünyası’nın ağırlıkta olduğu Güney Jeopolitiği’nin tercih edilmesinin de temel bir dış politika hatası olduğunun altını çizdi.selcuklu3

Türk Dünyasıyla Türkiye’nin meşruiyet yani parasal olmayan ilişki bağı olduğunu belirten Doç. Şahin, Orta Asya ülkelerinde Rus bürokratik geleneğinin devam ettiğini ve seküler yaşamın hüküm sürdüğü buralara Türkiye’nin dinî teşekküllerle gelmesinin bölgede hoş karşılanmadığını beyan etti. TİKA gibi, TÜRKSOY gibi, Türk Keneşi gibi, Yurtdışı Türkler Başkanlığı ve Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumların önemli işler deruhte ettiklerini ama Türkiye’nin asıl Beyaz Saray’a bigi üreten 10 bin kişilik uzman kadrosuyla Rand Corporation gibi kuruluşlara ihtiyacı olduğunu saptayan Doç. Şahin üniversitelere de bu alanda büyük görevler düştüğünü ifadelendirdi.

Türkiye’den Sakarya, Uludağ ve Gazi Üniversitelerinin ortak bir ağ geliştirdiğini anlatan Do. Şahin; Kazakistan, Kırgızistan ve Tataristan üniversiteleriyle ortak çalışmalar içinde olduklarını da aktardı. Dugin ve Nazarbayev özelinde Rus ve Kazak Avrasyacılığının ayrı ayrı ele alınması gerektiğinin altını çizen Köksal Şahin, Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı ile Makedonya Vizyon Üniversitesi’nin tarihsek çalışmaları hakkında da bilgi verdi.

Son olarak Doç. Şahin, Sakarya Üniversitesi Türk Dünyası Araştırma ve Uygulama Merkezi olarak yakın zamanda 15. Türk Dünyası Sosyal Bilimler Kongresi’nin de yapılacağını müjdesini paylaştı.selcuklu2

Program sonunda Konuk Akademisyen Doç Dr. Köksal Şahin’e KMKB Dönem Başkanı ve Türk Ocağı Başkanı Yücel Alpay Demir ile Kocaeli Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen Başkanı Yaşar Şanlı tarafından çiftbaşlı Selçuklu kartalı amblemiyle içinde “Düşünüyoruz, o halde ümitvarız” yazılı bir tabak şeklindeki plaket takdim edildi. Toplantı sonrası ise sendika terasında ikram ve sohbet vardı.

 

 

 

    

Muhteşem Tugay’ın 7’si Okundu

okuma 1Kandıra’da Bayram sabahı evinde aniden rahatsızlanarak yaşamını yitiren Muhteşem Tugay’ın yedinci gün okumasına Bestakar Mevlidhan Amir Ateş’te katıldı.

Muhteşem Tugay’ın Kandıra Çarşı Camiindeki 7.gün okumasına katılan Çarşı Camii İmam Hatibi Erhan Durmuş, Müezzin Kayyumu Ali Sarıkaya ve Üsküdar Musiki Cemiyeti Başkanı Bestekar- Mevlidhan Amir Ateş Kandıralılara unutulmaz bir gece yaşattı. Kur’an, kaside ve ilahilerin de okunduğu anma gecesi Mevlidhan Amir Ateş’in yaptığı dua ile sona erdi.

Muhteşem Tugay’ın evlatları Andaç, Sertaç ve Su Almira’nın evsahipliğinde gerçekleşen anma toplantısına; Kandıra Belediye Başkanı Ünal Köken, CHP Kandıra İlçe Başkanı Recep Şenol, Kocaeli Kandıralılar Derneği Başkan Yardımcısı Erdal Baykara, eski Kandıra Belediye Başkanı Ecz. İsmail Genç, Kandıralılar Derneği Denetim Kurulu Başkanı Ahsen Okyar, Kandıra Musiki ve Tiyatro Derneği Başkanı Rüştü Uygur, Kandıra Sağlık Grup Başkanlığından emekli Fevzi Genç, İşadamı Volkan Bulgurcu ve çok sayıda Kandıralı katıldı.okuma