Etiket arşivi: Aşırı

Aşırı internet kullanımı boşanma nedeni!

Çağımızın en önemli sorunlarının başında yer alan internet bağımlılığının çocuklar ve gençleri tehdit ettiğini belirten psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, zaman ve dikkat yönetiminin önemine işaret ediyor. İnternet bağımlılarının çoğunlukla yalnız kişiler arasından çıktığına dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, çocuk ve gençlere sosyal yaşam ve hayat becerisi kazandırılmasını tavsiye ediyor. Tarhan, aşırı internet kullanımının ABD’de boşanma nedenleri arasında gösterdiğini de belirtiyor.

Üsküdar Üniversitesi Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, internet bağımlılığıyla ilgili hem bireysel hem de toplumsal olarak farkındalığın düşük olduğunu, bu nedenle riskli ve hatalı kullanım konusunda pek çok hata yapılabildiğini söyledi.

Farkına varılsa düzeltilir!

Hatalı ve riskli kullanımın ortadan kaldırılması için önce farkındalığın sağlanması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Tehlikeli kullanım nedir? Örneğin araba kullanırken internet kullanıyorsunuz. Zararlı kullanım nedir? Kişi zararlı olduğunu bile bile ders çalışması gerekirken amacı dışında interneti kullanmaya devam ediyor. Bütün bunlar farkına varılırsa düzeltilebilir” dedi.

İnternet kullanımı, bilgisayar kullanımından fazla

Bağımlılığa ilişkin araştırmaların toplumda bilgisayar kullanımı ile internet kullanımı arasındaki farkı ortaya çıkardığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Türkiye’de yapılan bir çalışma var. Kadınlar ve erkekler arasında internet kullanımı 2018’de erkeklerde %80 oranında. Kadınlarda bu oran %70-65 civarında. Bilgisayar kullanımı ise daha az. Bilgisayar kullanımı erkeklerde %60 civarındayken kadınlarda bilgisayar kullanma oranı %50 civarında. Çalışma internet kullanımının bilgisayar kullanımından daha fazla olduğunu gösteriyor” dedi.

Lise öğrencilerinde bağımlılık oranı %12

Lise öğrencileri arasındaki internet bağımlılığının da yapılan araştırmalarda ortaya çıktığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi:

“İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yaptığı güzel bir çalışma var. Bu araştırma internet bağımlılığı kriterlerine uygun şekilde yapılmış. İnternet bağımlılık oranı lise öğrencileri arasında %12 oranında çıkıyor. Oldukça önemli bir rakam. Diyelim ki bu 15-20 gençten birisi internet bağımlısı. İnternet bağımlısı olan kişi ne yapar? Uyku düzeni bozulur, yeme düzeni bozulur, günlük yaşam aktiviteleri bozulur. İnternet bu kişilerin hayatında merkezi konuma geçer. Bir insanın hayatındaki tek ilgi alanı internet ise o insana dikkat edin. Farkındalığın en önemli noktası bu. Kişinin, çocuğunun ve eşinin tek ilgi alanı internet mi? Buna baksınlar.”

Boşanma sebepleri arasında yer alıyor

ABD’de yapılan çalışmaların boşanma nedenleri arasında üç nedenden birinin internetin aşırı kullanımı olduğunu gösterdiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Mahkemelerdeki boşanma dilekçelerinde yazılan bilgi olarak bu geçiyor. Demek ki internet bağımlılığı, internetin yanlış kullanımı göz ardı edilebilecek bir durum değil” uyarısında bulundu.

Sosyal medyanın en büyük rakibi; uyku

Gençlerin internet kullanımında en çok sosyal medyayı tercih ettiklerini belirten Prof. Dr. Tarhan, “İnternet kullanıma baktığımız zaman başta gençler olmak üzere yetişkinler, genellikle internette Youtube, Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal medya ile ilgili alanları aşırı şekilde kullanıyorlar. Sosyal medya portalları, ‘En büyük rakibimiz uykudur’ diyor. Ne demektir bu? Uykudan başka bizi engelleyen bir şey yok” diye konuştu.

Zamanı yönetemeyen bağımlı olmaya aday!

Kişinin eğer zamanını yönetemiyorsa internet konusunda bağımlı olmaya aday olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yapacağımız en önemli şey zaman yönetimini ve dikkat yönetimini yapmak. Bir insan zamanını yönetebiliyorsa, dikkatini yönetebiliyorsa yani tek ilgi alanı bilgisayar değilse, bilgisayar onun hayatında amaç değil bir araçsa böyle durumlarda bu kişi zaman önem ve önceliklerine göre zaman yönetimi yapabilir. Bir kişinin zaman yönetimi yapıp yapmadığını nasıl anlarız? Bir önem hiyerarşisi var mı? Öncelik hiyerarşisi var mı? ‘Bu benim için çok önemli buna daha çok zaman ayıracağım. Bu daha az önemli buna daha az zaman ayıracağım’ diyorsa. ‘Bu konu benim önceliğim değil’ diyerek hayır diyebiliyorsa, hayır diyebilme becerileri varsa zaman ve dikkat yönetimi vardır. İnternet böyle durumlarda o kişinin bir atı gibidir. At, bizi istediğimiz yere götürür” diye konuştu.

Araç olarak kullanılan internet fırsattır

İnternetin bir amaç değil, araç olduğu durumda bireyin işine yaradığını ve hayatını kolaylaştırdığını kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “İnternet bu nedenle bir tehlike değil fırsattır. Doğru şekilde kullanabilmek önemli” dedi.

İnternet ortamında oynanan kimi oyunların ölçülü oynandığı zaman bazı pratikler sağlayabileceğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Stres altında soğukkanlı olabilme becerisi kazandırıyor. Ama onu sınırlı bir şekilde kullanmayı amaca yönelik kullanmayı gençlere öğretebilmek gerekiyor” uyarısında bulundu.

Çocuk ve gençlerle en çok zaman geçiren anne, baba ve öğretmenlere gözlem yapmaları gerektiği uyarısında bulunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuğun ya da gencin internet bağımlısı olup olmadığı nasıl anlaşılır? Burada önemli konu, bu kişinin tek ilgi alanı bilgisayar, internet değilse başka ilgi alanları varsa o kimse bağımlı olmuyor. İnterneti daha bilinçli kullanmayı ve internetle ilgili okur-yazar olmayı öğrenmiş oluyor” dedi.

Bağımlılar, yalnız kişiler arasından çıkıyor!

Özellikle gençler arasında haberleşmenin genelde sosyal medya üzerinden yapıldığını ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Buna kısıtlama, yasaklama getirmek yerine zamanı planlama becerisini kazandırmamız lazım. Gence günü planlamayı öğretebiliyorsak, gelecek planlamayı öğretebiliyorsak kolay kolay internet bağımlısı olmuyor. Bir de yapılan bazı çalışmalar var; İnternet bağımlılarına yalnızlık ölçeği uygulanıyor. İnternet bağımlıları büyük oranda yalnız kişiler arasından çıkıyor. Yalnızlık puanı yüksek kişiler çıkıyorlar. Yalnızlık puanı yüksek çıkan kişilerin internet bağımlısı olma ihtimali yüksek” uyarısında bulundu.

Gençlere yaşam becerisi kazandırılmalı

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ebeveynlere ve öğretmenlere şu tavsiyelerde bulundu:

“O halde buradan şu sonuç çıkıyor; biz gençlere insanlara yalnız olmama konusunda sosyal beceriler, hayat becerileri, yaşam becerileri öğretirsek internetin tuzağına düşmezler. Bu nedenle sosyalleşmeyi teşvik edelim gençlere. Bir genç sosyalleşmemişse birisiyle otururken bile sadece internet ile ilgileniyorsa bu durum onun tek ilgi alanı ve ilgi odağının internet olduğunu gösterir. Bu bir alarmdır. Çocuğun ya da gencin sosyalleşmesi için çaba gösterelim. Çocuğumuzu karşımıza alıp bir saat konferans vermek yerine onun için sağlıklı bir sosyalleşme ve arkadaş ortamı oluşturmaya, onunla birlikte daha çok zaman geçirmeye odaklanmak gerekiyor.”

‘’Bayramdır yenir’’ deyip geçmeyin beslenmenize dikkat edin!

Bayram denilince ilk olarak tüm aile bireylerinin bulunduğu geniş birbirinden lezzetli, enfes yemeklerin bulunduğu sofralar akla geliyor. Ancak her ziyarette tüketilen tatlılar, şekerli gıdalar ne yazık ki vücuda zarar verebiliyor. Sofra/Compass Group Türkiye’nin Ülke Diyetisyeni Emel Terzioğlu Arslan, özellikle bayramlarda ikramlara “Hayır” demeyi bilmek gerek diyor, bayramda dikkat edilmesi gereken beslenme önerilerini sıralıyor.

Kurban bayramı denilince kavurma, ciğer, et sote gibi pek çok et yemeği, ardından da bayramların olmazsa olmazı baklava gibi şerbetli gıdalar akla geliyor. Ancak çok fazla et tüketimi veya açken tükettiğiniz tatlılar ne yazık ki sağlık açısından pek de güvenli olmayabiliyor. Henüz yemek yemeden tükettiğiniz şerbetli tatlılar kan şekerinizin aniden yükselmesine neden oluyor.

Sofra/Compass Group Türkiye’nin Ülke Diyetisyeni Emel Terzioğlu Arslan, “Bayram denilince Türk halkı olarak ilk aklımıza gelen yemekler ve tatlılar oluyor. İkram edilen yiyecekleri geri çevirmek bir hayli zor oluyor ancak, her ikrama evet demek sağlık açısından doğru değil. Yapılan çalışmalar, ağır bir öğün sonrasında kalp krizi geçirme riskinin arttığını gösteriyor. Ancak bazı önemli noktalara dikkat ederek bayramı herhangi bir sağlık sorunu yaşamadan ve keyifli geçirmeniz mümkün” diyor.

Aç karnına şekerli gıda tüketmeyin!

Bayramın gelişiyle birlikte özellikle tatlı tüketiminde artış yaşanıyor. Şeker, çikolata ve şerbetli tatlıların çok tüketilmesi, Kan şekerinizin hızla yükselip ardından hızla düşmesine neden olur. Bu da daha erken ve daha fazla acıkmanızı sağlıyor. Gereğinden fazla tatlı gıdalar tüketmek, asıl besin ihtiyaçlarımızı karşılamaya da engel olabilir. Bayramlarda kan şekerlerini dengeleyebilmek için tatlı tüketimine sınır getirmek şart.

Fazla kırmızı et tüketimine dikkat!

Kurban bayramında tatlı ve şeker tüketimine ek olarak kırmızı et tüketiminin sıklığı ve miktarı da oldukça artıyor. Özellikle sağlıksız pişirme yöntemleri ile pişirilen etleri tüketmek, kolon ve mide kanserine yakalanma riski artırıyor. Bayramlarda kırmızı et tüketiminin sıklığı azaltılıp, etin pişirilmesinde de haşlama, fırın ve ızgara yöntemlerinin kullanılması sağlık açısından daha güvenli olacaktır.

Bayram boyunca sağlıklı beslenmeniz için ipuçları;

Ø  Öğün atlamayın ve 3 ana öğünü mutlaka tüketmeye çalışın. Öğün atlamak kan şekerini düşürerek daha fazla aç hissetmenize yol açar.

Ø  Verilen ikramları kibarca reddedin ya da çok küçük porsiyonlar halinde tüketmeye çalışın.

Ø  Özellikle baklava başta olmak üzere şerbetli tatlılar ve şekerlemelerden mümkün olduğunca uzak durun. Tatlı tükettiğiniz öğünlerden sonraki öğünlerin sebze ağırlıklı, daha az kalorili ve daha hafif olmasına dikkat edin.

Ø  Şerbetli tatlılar yerine ikram olarak taze meyve isteyin ve kan şekerinin daha dengeli yükselmesi için yanında mutlaka ayran, yoğurt, kefir ya da çiğ badem, ceviz, fındık gibi gıdaları tüketmeye çalışın.

Ø  Etleri görünür yağlarından mutlaka ayırın. Et, görünür yağlarından ayrılsa bile yine de %20 oranında yağ içermektedir. Bu nedenle kırmızı et tüketiminin sıklığını ve miktarını azaltın.

Ø  Etleri yavaş ve düşük ısıda pişirin ve yanında mutlaka C vitamininden zengin sebzeler ve salatalar tüketin.

Ø  Kavurma ve kızartma ile hazırlanmış yağlı etlerden uzak durun.

Ø  Günde en az 8 bardak su için.

Ø  Öğünlerde asitli ve gazlı içecekler yerine yoğurt, ayran, cacık tercih edin.

Ø  Çay ve kahve tüketimini sınırlandırın. Bu içeceklerin kafein içeriği yüksek olduğu için uykusuzluk, çarpıntı gibi birçok probleme neden olabilir.

Egzersizi artırın. Gideceğiniz yerlere yürüyerek gidin ve asansör yerine merdivenleri kullanmaya deneyin.

Kötü Beslenme Alışkanlıkları Reflü Sebebi

Mide reflüsü olarak bilinen gastro-özefageal reflü hastalığı, mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması ile oluşur. Mide içeriği, belirgin derecede asittir. Aynı zamanda, mide içeriğinde hemen her zaman safra ve pankreas sıvıları da bulunur. Alkali özellikli olan safra ve pankreas sıvıları da mide asidi gibi yemek borusunun tahrişine neden olabilir. Reflü hastalığı, asitli veya safralı mide içeriğinin yemek borusuna gelmesi ve uzun süre temas etmesiyle yemek borusunun kendini asitten veya safralı mide içeriğinden koruyamaması nedeniyle oluşur.alp gürkan okan ünv

Yemek borusu bu sıvıların tahriş edici etkisinden 2 temel yolla korunmaktadır.

Yemek borusunun kendisinin temizleme mekanizması: Yemek borusunun mideye doğru olan normal hareketleri ve tükürük salgısının alkali olması mideden yemek borusuna gelen sıvıların tahriş edici etkisini azaltmaktadır.

Mide sıvısının yemek borusuna çıkmasını engelleyen kas yapısı: Yemek borusunun alt kısmıyla mide girişindeki kaslar özel bir yapı oluşturarak burada bir kapak mekanizması yaratırlar. Yemek yediğimiz sırada lokma geçerken açılan bu mekanizma normal hallerde mide içeriğinin yukarı çıkmasına izin vermez veya çok kısa süreli ve miktarda izin verir. Bu korunma mekanizmalarının özellikle de mide kapak mekanizmasının bozulmasıyla reflü hastalığı oluşmaktadır.

Okan Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Alp Gürkan, bazı tetikleyici durumları belirtti.

Yemek alışkanlıkları: Midenin aşırı doldurulması ve özellikle dolu mide ile yatma, yağlı-kızartmalı yemekler, acele yemek yeme,  salçalı-soslu besinler, fazla kahve tüketilmesi, gazlı içecekler

Aşırı kilo: Reflünün en sık rastlanılan nedeni olan mide fıtığı, obez insanlarda normal kişilere göre çok daha fazla görülmektedir. Karın içindeki aşırı yağlanma, karın içi boşluktaki basıncı arttırdığından reflü oluşumu kolaylık kazanmaktadır. Obezitenin oluşumunda etkisi olan kötü beslenme alışkanlıkları reflü oluşumunu kolaylaştırmaktadır.

Gebelik ve karnı sıkıca saran korse gibi giyecekler: Karın içi basıncının arttırarak reflüye neden olurlar (aşırı kiloya benzer şekilde).

Bazı ilaçlar, Alkol, Sigara, Stres.

Mide fıtığıyla reflü hastalığı bilinenin aksine aynı şey olmamakla birlikte, mide fıtığı reflünün oluşmasını kolaylaştırmaktadır.