Etiket arşivi: Asiloğlu

Kanser Savaşçılarından Bir Güzel Proje: Miniklere Onkobis Desteği

 

Geçen hafta kıymetli dostum Selim SALTAN’ın elinde kargoya verilmek üzere hazırlanmış bir paket görünce gayri ihtiyari ne olduğunu merak etmiş ve aldığım “Kızımın saçları” cevabıyla da hayrete düşmüştüm.

“Nasıl yani?” diye sorunca kızının kanser hastaları için peruk yapımında kullanılsın diye saçlarını bağışladığını anlattı. Hayretim daha da artmış üstelik buna birde merakım eklenmişti.

Konuyu araştırmak için internete girdiğimde “Saçım Saçın Olsun” adlı projeyle karşılaştım. Tamda araştırmayı derinleştirip öğrendiklerimden bir yazı çıkartmayı düşünmüştüm ki gerek ulusal gerekse yerel düzeyde yayın yapan pek çok haber sitesinin projeyle ilgili defalarca haber yaptığını fark edip bundan vazgeçtim. Fakat yaptığım araştırmalar esnasında aynı derneğin başka bir projesiyle daha karşılaşmıştım. Bu hafta ki yazımda, beni bir hayli etkileyen bu projeden yani “Onkobis” projesinden bahsedeceğim.

Amacım farkındalık oluşturmak adına bir şeyler yapmak. Çünkü seçimdi, sistemdi, işti, geziydi, ekonomiydi, siyasetti derken böylesi konular maalesef ülkemizde pek gündem olamıyor. Üstelik içinde bulunduğumuz yüzyılda bana ne hatta sana ne gibi sözlerin popüler olduğu, umursamazlığın, vurdumduymazlığın zirvelerde durduğu, başkalarının derdiyle dertlenmenin anlamsız bulunduğu tuhaf bir yüzyıl. O yüzden ne ölçüde başarılı olurum bilemiyorum.

Neyse, lafı fazla uzatıp vaktinizi almayayım…

Bilenler bilir.

“Kanser Savaşçıları” adında bir dernek var. Kanser tanısı konulan kişilerin tedavi sürecinde karşılaşacağı bazı sorunlara yönelik çözümler üretmeye çalışıyorlar. İşte “Onkobis” projesi de bu çözümlerden biri.

Bilindiği gibi kanserin yaşı yok. Karşımıza farklı isimlerle çıkıp yediden yetmişe her yaş grubunu tehdit ediyor.  Bunların arasında bizi en çok etkileyenlerse şüphesiz çocuklar yani o küçük bedenleriyle koca hastalığı yenmeye çalışan minikler oluyor. Yaşıtları sokaklarda koşup parklarda oyun oynarken onlar zamanlarının büyük bir kısmını hastane odalarında zorlu tedavi süreciyle geçirmek zorunda kalıyorlar.

Oysa henüz oyun çağındalar. Canları sokaktan gelen çocuk cıvıltılarına eşlik etmeyi arzuluyor, oyun guruplarına dahil olup eğlenceli bir şeyler yapmak istiyor lakin enfeksiyon riski nedeniyle bu saydıklarımız pek mümkün olamıyor.

Kanser Savaşçıları Derneği miniklerin bu halini bir nebze olsun değiştirmek, en azından hastane servislerindeki tedavileri esnasında onların yatağa bağlılığını azaltmak yani hayatlarına ufakta olsa bir hareket kazandırmak için “onkobis” adını verdikleri serum askılığı olan üç tekerlekli bisiklet tasarlamışlar.

2-6 yaş aralığındaki çocukların kullanımına uygun, güvenlikli ve kolay temizlenebilir bu bisikletlerden onlarcasını bünyesinde çocuk onkolojisi/hematolojisi bölümü olan Türkiye genelindeki pek çok hastaneye hediye etmişler. Bu bisikletlere binmek isteyen minik savaşçılar, bir yetişkin gözetiminde yataklarından alınıp hastane içerisinde bir saat boyunca gezdiriliyor ve böylece bir saatliğine de olsa çocukça vakit geçirmeleri sağlanıyor.

Hedefleri ise çocuk onkolojisi/hematolojisi bölümü bulunan tüm hastanelere onkobis dağıtmak, elbette ki halk arasında bulunan gizli kahramanlar sayesinde yani gönüllülerin desteğiyle.

Mutlaka duymuşsunuzdur, kanserle savaşanların en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden biri moraldir. O yüzden bir kanser savaşçısı etrafına baktığında kendini iyi hissedecek şeyler görmeli, azda olsa gezmeli, birkaç insana selam verip tebessüm etmeli dahası bu mücadelede yalnız olmadığını bilmeli. Zira bu hastalığı yenmek için tüm bunlar, yani moral, oldukça önemli.

İhtiyacımız var dostlar. Böylesi iyi niyetli, güzel insanlara ihtiyacımız var. Sadece bu dernek için konuşmuyorum, iyilik adına bir şeyler yapan herkesi kastediyorum. Mücadelede fiili olarak yer alamayanlar zamanını bu işe vakfedenlere destek olmalı diyorum…

Bu arada mevzu kanserden açılmışken size çok ilginç bazı bilgiler vereyim. Kanser ülkemizde yüzde 20.7 ile ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Türkiye kanser istatistiklerine göre ülkemizde her yıl 103 bini erkek 71 bini kadın olmak üzere ortalama 174 bin kişiye kanser tanısı konuluyor. Yani her gün ortalama 475 kişi kansere yakalandığını öğreniyor.

Hep 2023 diyoruz ya, sağlık bakanlığının tahminlerine göre özlemle beklediğimiz o 2023 yılında kanserli hasta sayısı 2 milyonu aşacak. Her yıl kanser tanısı konulan kişi sayısı 300 bin civarlarına çıkacak…

Teşekkürler İrem

Yazımı bitirmeden önce iyilik gönüllüsü, güzel insan İrem SALTAN’a da teşekkür etmek istiyorum, zira onun yaptığı bağış vesilesiyle bu güzel projeyi öğrenmiş ve sizlere de haber vermiş oldum. Teşekkürler İrem, bu dünyanın senin gibi insanlara her zaman ihtiyacı olacak…

Not: İnsan, fıtratı gereği iyilik yapmaya, yardım sever olmaya meyillidir. Fakat iyilik yapmaya her niyetlendiğinde, şeytan hemen harekete geçip onu, yapmayı düşündüğü şeyden vazgeçirmeye çalışır. Bu vazgeçirmeyi de genellikle o iyiliği basitleştirerek, itibarsızlaştırarak hatta gereksizmiş gibi göstererek yapar. Onun bu gayretlerine prim vermemeli ve bir iyilik yapmaya niyetlendiğimizde hemen harekete geçmeliyiz.

Bir şeyler yapmalı dostlar, bir şeyler yapmalı. Hiç olmazsa farkındalık oluşturmak için insanlara anlatmalı. Bu ve benzeri yazıları, haberleri eş, dost, akraba, arkadaşlar arasında yaymalı. Sosyal medya aracılığı ile daha büyük kitlelere duyurmalı…

Gayret insandan şifa ise Allah’tandır. Rabbim tüm hastalara şifa, dertlilere deva versin İnşaAllah…

Kalın sağlıcakla…

Aras ASİLOĞLU

Seçim Sürecinin Kazananı Kim Olacak? Açıklıyorum

 

Şaka değil. Bu sürecin gerçek kazananını açıklayacağım. Kesin bilgi.

Ama öncesinde ufak tefek notlar aktarmak, tatlı sert eleştiriler yapmak istiyorum. Elbette ifade özgürlüğü şemsiyesini elime alarak.

Umarım aktaracağım gözlem ve yorumlar nedeniyle kimse üzülmez, kırılmaz, darılmaz.

Yazımızda halkın bir kısmından, muhtelif sebeplerden ötürü kararsızlığa düşmüş yığınlardan bahsedeceğiz. İçerik; sokakta konuşulan, yorumlanan, içinde bulunduğumuz ya da kulak misafiri olduğumuz sohbetlerden arda kalandır.

Mevzunun önemi tarihimizdeki ilk başkanlık seçimi olmasından kaynaklanmaktadır ve görülen o ki bu seçim üç partinin yarıştığı, diğerlerinin ise yarışanlara destek olduğu bir seçim olacaktır.

Lafı fazla uzatmadan üç parti hakkındaki değerlendirmelere başlamak istiyorum…

Ak Parti hakkında söylenebilecekler…

Ortada, Ak Partili olduğu halde Ak Partiye kızgın bir kitle var, bu bilinmeli. Üstelik azımsanmayacak kadar da kalabalık bir kitle. Bu kitle Neden üzgün? Neden kızgın? Gibi konulara girmeyeceğim. Zira bunlar partililerce araştırılıp bulunmalı, temas kurulup gönülleri kazanılmalıdır. Sonuçta derdi, en iyi taşıyanı bilir ve dertlilere derdinin sorulması onları sevindirir.

Bu arada bahsettiğimiz bu kitlenin dilinden düşürmediği bir cümle de var. Bunlar farklı farklı kelimelerle ifade edilse bile aynı kapıya çıkan ortak duygulardır. “Reisin başımızın üstünde yeri var. Allah’ın izniyle onu başımıza başkan da yapacağız. Lakin milletvekili seçimine karışmayacağım, bu sefer kararlıyım.”

Evet durum bu. Böyle bir kitlenin varlığı göz ardı edilmemelidir.

Ve yorum da şu ki: Ama ilk ama ikinci turda, Sayın Erdoğan çok büyük bir ihtimalle başkan seçilecektir. Lakin Ak Parti’nin oy oranında ve vekil sayısında ciddi bir düşüş olabilir.

İyi Parti hakkında söylenebilecekler:

Sloganları “Türkiye iyi olacak”. Hakikaten güzel bir slogan, lakin iyi demekle de iyi olunmaz bu da bilinmelidir. Kelimenin hakkı verilmeli ve Türkiye nasıl iyi olacaksa bu halka güzelce izah edilmelidir.

Evet, Ak Parti karşıtlığı birkaç puan oy kazandırabilir. Ama Sayın Akşener eğer başkan olmak istiyorsa o karşıtlıktan çok daha fazlasını yapmalı ve hem ülkemiz hem de ümmetimiz için planladığı şeyleri halka anlatmalıdır. Yani seçim süreci salt Erdoğan karşıtlığı ile geçerse sonucundan pek bir şey beklenmemelidir.

Şunu da eklemeliyim ki Türk milleti olarak bizim için yurt içi meseleler kadar yurt dışı meseleler de önemlidir. Zira İslam milletleri arasında en büyük devlet Türk milletinindir.  Şu koca dünyada, zulüm altında inim inim inleyen Müslümanlara Türkiye’den başka sahip çıkacak kimsenin olmadığı herkesçe bilinir. Sırtımızı dönemeyiz. Ne haliniz varsa görün diyemeyiz.

Söylemek istediğim şudur. Seçimler gelir, sandıklar kurulur, oylar verilir, birileri seçilir. O seçilenler bize hukuken, fiilen, baş olur, başkan olur ama aynı zamanda da İslam ümmetinin doğal lideri olur. Yani bizler kullandığımız oylarla sadece kendimize değil aynı zamanda İslam ümmetine de lider seçiyoruz. O halde kim başkanlığa aday ise mutlaka Suriye, Kudüs, Filistin, Arakan (v.s) gibi konularda nasıl bir siyaset izleyecekse ona değinmeli, hiç olmazsa duygularını ifade etmelidirler.

CHP hakkında söylenebilecekler:

CHP başkanlık seçimi için sanki iddialı bir aday çıkartmayacak ve seçmenini el altından Meral Akşener’i desteklemeye yönlendirecek gibi geliyor bana. Bu desteğin karşılığında ise eski seçim sistemine dönülmesini Meral hanımdan isteyecek, tabi ki başkan seçilmesi durumunda.

Bu arada CHP’nin, Erdoğan gitsin de ne olursa olsun, çizgisinde hareket ediyor olması bazıları tarafından oldukça itici bulunuyor bilinmelidir. Belki hareketlerde ki maksat o değildir lakin halk arasındaki yaygın görüş böyledir.

 

Evet, sıra geldi bu süreçte kesin kazanacak olanları açıklamaya…

25 Haziran’da başkanlık koltuğuna kim oturur onu Allah bilir lakin kesin kazananlar, hatta en çok kazananlar bu süreci kavga etmeden, kem söz söylemeden, kalp kırıp insanları incitmeden geçirenler olacaktır.

“Rabbim bize ve tüm İslam ümmetine en hayırlı olanı nasip etsin” diyelim ve bekleyelim.

Not: Şimdiye dek sosyal medyadan hep uzak durmuştum. Geçen hafta bu prensibimi delip bir twitter hesabı açtım. Aman Allah’ım, ortalıkta ne kadar da çok “İtibar Katili” varmış meğer. Şaştım kaldım.

Saygı, sevgi, hürmet, neredesin iffet. Hiç birinden eser yok. Hele ki memleket seçim atmosferine girdi ya artık pek çoğu “Katmerli itibar katili” olur herhalde. Neyse fazla uzatmayayım, zaten ileride bu konuyla ilgili bir yazı da kaleme alacağım inşAllah.

Sayılarımla…

Aras ASİLOĞLU