Türk kızı Zeynep Yurtoğlu, hazırladığı proje ile Avrupa basınında geniş yer buldu. Avrupa Birliği proje hazırlama departmanında görev yaparken, Avrupa Birliği komisyonu, yazıp yürüttüğü bir projesi en iyi uygulanan projesi ödül aldığı için kendisiyle bir röportaj yaptı. Yurtoğlu röportajda kendisiyle başarı hikayesi, kültürel farklılıklar , bu farklılıkların meydana getirdiği sıkıntılar ve bu gibi projelerin karşılıklı anlayışa katkısından bahsetti.Ropörtajında Türk gençliğine önemli mesajlar veren Yurtoğlu, okumanın sadece kitap okumak olmadığına, süreklilik arz eden bir yapıyla sürdürülmesi gereken bir hayat tarzı olduğuna vurgu yaptı. Zeynep; “Uluslararası projeler yürütmenin üzerimdeki ilk etkisi, farklı yaşam ve çalışma kültürlerine sahip farklı ülkelerle çalışırken ilk öğrendiğim şey; karşınızdakini ilk izlenimle yargılamamak.” diyor. Avrupa proje koordinatörü olan Zeynep’e göre uluslararası ortaklıklar yürütmek sürekli devam eden bir macera. “Ben hep yeni şeyler öğreniyorum,” diyor.
Erasmus + (önceki ismiyle Grundtvig) Türkiye, Almanya ve Birleşik Krallık’taki kütüphaneler arasındaki stratejik ortaklık olarak tasarladığı ve en iyi uygulama ödülü alan “Hayalimdeki Kütüphane” projesiyle, Zeynep, proje katılımcılarının kültürel farklılıkların dünyaya ne kadar çok şey kattığını yaşayarak keşfettiklerini belirtiyor.

“Yapılan her projede, her faaliyette, her işte kültürel kodların etkisini görebilirsiniz. Esasında uluslararası projelerde başta birlikte çalışmayı zorlaştıran ancak sonrasında zenginleştiren ve daha keyifli hale getiren de bu kültürel faklılıklar. Kültürel farklılıkların uluslararası projelerdeki katılımcıları nasıl etkilediğine çarpıcı bir örnek bizim hemen her projede yeni katılımcıları şaşırtan bir konudur örneğin. Bizler ortaklık kapsamındaki toplantılara gelecek olan misafirlerimizi havaalanından alır, misafir oldukları süre boyunca bütün toplantı ve ziyaretlere ulaşımlarını kendi imkanlarımızla sağlarız ve bundan çok memnuniyet duyarız. Ancak biz özellikle Batı ülkelerindeki ortaklarımıza proje toplantılarına gideceğimiz vakit bize önceden metro bilgileri ile konaklayacağımız ve toplantıların olacağı yerlere nasıl gideceğimiz tarif edilir ve ulaşımımızı bizim sağlamamız beklenir. Bu durum bizim katılımcılarımıza ilk başta çok yabancı ve olumsuz gelir. Bunun kabalıktan değil tamamen kültürel farklılıklardan kaynaklandığını ancak yaşayarak, proje boyunca karşılıklı etkileşimlerde o ülke katılımcılarının farklı konularda gösterdikleri nezaket yaşandıkça anlaşılır. Bu işin tamamen kültürel boyutuna bir örnek. Daha teknik bir örnek vermek gerekirse; bizim toplumumuzda örneğin kütüphaneler daha resmi görüntü ve niteliktedir, ancak proje kapsamında gidilen bazı ülkelerde incelenen kütüphanelerin bazıları halısı, yere uzanarak kitap okunan çocuk bölümleri hatta film izleme bölümleri ile daha çok ev ortamına benzemektedir. Burada da işlevsel farklılıklarda da kültürel etki görmek mümkün.”

Uluslararası işbirlikleri, sadece teknik çeşitliliği arttıran değil aynı zamanda dünyaya ilişkin bakış açısını genişleten ve karşılıklı anlayış ve hoşgörüyü arttıran bir zemin oluşturuyor. Bu zeminin üzerinde barış ve sürdürülebilir hoşgörüyü inşaa edecek de bizleriz. Önce kendi değerlerimizin farkında olmalı sonrasında karşımızdakinin değerlerindeki farklılığa hoşgörüyle yaklaşmalı ve yargılamadan anlamaya çalışmalıyız, ki bu da bizim kültürel değerlemizden biri esasında. Bilimsel ve teknik işbirlikleri bu karşılıklı anlayış ve hoşgörü inşaa edildikten sonra kendiliğinden geliyor. Diyerek sözlerini tamamladı.