Etiket arşivi: Anıtı

Başkan Kocamaz Atatürk ve Adile Hala Anıtı’nın Açılışını Gerçekleştirdi 



Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Tarsus’ta yapımı tamamlanan Atatürk ve Adile Hala Anıtı’nın açılışını gerçekleştirerek, 95 yıl önce Tarsus’ta yaşanan anıyı ölümsüzleştirdi. 

Çukurova’nın Fransız işgalinden kurtulması için 1919 yılında eline silah alarak Kuvayı Milliye saflarına katılan, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın’ sözlerine mazhar olan Tarsuslu Kara Fatma lakaplı Onbaşı Adile Hala Anıt Heykeli’nin açılışı yapıldı.

Açılışa Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Tarsus Belediye Başkanı Şevket Can, Tarsus Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Sabri Kılıç, Tarsus Garnizon Komutanı Yüzbaşı Selim Onaran, Çukurova Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Lütfi Altınsu, Ülkü Ocakları Mersin İl Başkanı Gökhan Demir, MHP Tarsus İlçe Başkanı Ertuğrul Bodur, Tarsus Ülkü Ocakları Başkanı Emre Bircan, Türkiye Kuvayı Milliye Mücahitler Derneği Tarsus Şubesi, meclis üyeleri, muhtarlar ve çok sayıda Tarsuslu vatandaş katıldı. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin mimarı Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 95 yıl önce Tarsus’u ziyareti esnasında yaşanan bir sahne karşısında kullandığı sözleri ile konuşmasına başlayan Başkan Kocamaz, “Tarsus ziyaretinde Atamızın yolunu kesen bir kadın, “Bastığın toprağa kurban olayım Paşam!” diyerek ayaklarına kapanır. Kadını yerden kaldırmak için eğilen Mustafa Kemal’in kulağına bu kadının Kurtuluş Savaşında çeşitli cephelerde çarpışan Adile Çavuş olduğunu fısıldarlar. Gözlerinden iki damla yaş süzülen Gazi Paşa, güneşten yüzü yanmış kadının ellerinden tutup ayağa kaldırarak ve ona şöyle seslenir: ‘Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın ’ şeklinde konuştu.

“Kahramanlar, hatıralarına dikilen anıtlarda yaşar, geleceğe uzanırlar”

Başkan Kocamaz, Anadolu’nun ebedi yurdumuz olarak kalmasını sağlayan Milli Mücadele sırasında binlerce Türk kadınının cephe gerisinde hizmet verirken, çok sayıda kadınımızın da silahlı mücadeleye katılarak dünyaya örnek olacak kahramanlıklar gösterdiklerinin altını çizerek, Halide Onbaşı, Erzurumlu Kara Fatma, İzmirli Ayşe Hanım, Gördesli Makbule, Gaziantepli Yirik Fatma, Adanalı Tayyar Rahmiye gibi kadın kahramanlardan da bahsetti. Karboğazı Zaferi’nin kazanılmasında önemli bir yere sahip olan Tarsuslu Kılavuz Hatice ve silah arkadaşları arasında “Kara Fatma” ve “Adile Onbaşı” olarak anılan Tarsuslu Adile Hala’nın Milli Mücadelenin unutulmaz kadın kahramanları arasında olduğunu ifade eden Başkan Kocamaz, “Büyük Atatürk’ün gözyaşları içinde ellerinden tutarak ayağa kaldırdığı bu kahraman Türk kadınının aziz hatırası bugün açılışını yaptığımız “Atatürk ve Adile Hala Anıtı” ile ölümsüzleşecektir. Kahramanlar destanlar, marşlar, şiirler ve türkülerle birlikte hatıralarına dikilen anıtlarda yaşar, geleceğe uzanırlar” dedi.
Kahramanların milletlerin her devirde yaşayan manevi değerleri ve milletlere hız, tarihe yön veren enerji kaynakları olduğunu sözlerine ekleyerek Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, Adile Hala’ya ve Afrin Harekatı Kahramanı Mehmetçiklere selam gönderen Başkan Kocamaz,“Çocuklar ve gençler çevrelerinde ne kadar çok kahraman örneği görürlerse, yiğit ve vatansever yetişme ihtimalleri o kadar artar. Bir millet aslını inkârla çöker. Aslını inkârın başlangıcı ise maziye sövmek ve milli kahramanları yok saymaktır. Milli kahramanları unutmak nasıl bir felaketse, onları yaşatmak da o kadar büyük bir hizmettir. “Atatürk ve Adile Hala Anıtı” da kutlu Milli Mücadelemizin hatıralarını gelecek kuşaklara taşıyacak önemli ve anlamlı bir eserdir. Cenabı Mevla’m, tarih boyunca nice kahramanlar çıkaran aziz milletimizi kahramansız bırakmasın” ifadelerini kullandı.

Tarsus Belediye Başkanı Şevket Can da Atatürk ile Adile Hala arasında geçen tarihi hikayeyi anlatarak, “Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanımız bizleri ziyaret ettiğinde, Atamızın Adile Hala için söylediği söz ile ilgili bir anıt yapılması ricasında bulunmuştu. Biz de Büyükşehir Belediye Başkanımıza bu ricayı ilettik. Sayın Başkanım da zaten bu anıtı yapmakla ilgili bir düşüncesinin olduğunu belirtti. Şimdi de açılışını gerçekleştiriyoruz. Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.

Adile Hanım Kimdir? 
1870 yılında Tarsus’ta doğan Adile Hala, Çukurova’nın Fransız işgalinden kurtulması için 1919 yılında eline silah alarak Kuvayı Milliye saflarına katılarak, her muharebede en ön safta savaşmıştır. 20 Ekim 1921 tarihinde yapılan Ankara antlaşmasından sonra Fransızlar Çukurova’yı terk edince bu bölgedeki Milli Kuvvetler, Batı Cephesindeki düzenli ordu içinde yer alırken, Adile Hala da arkadaşıyla ile birlikte bu birliklerde görev almıştır. Atatürk, 1923 yılında Tarsus’u ziyaret ettiğinde, istasyondan şehre yürürken Kara Fatma lakaplı Adile Hala ayaklarına kapanarak sevgisini ‘Bastığın toprağa kurban olayım paşam’ sözleriyle dile getirmiş, Aziz Atatürk’te onu yerden kaldırırken, ‘Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın’ demiştir. Türk kadınının kahramanlığını tüm dünyaya ilan edenlerden yalnızca biri olan ve 1948 yılında vefat eden Adile Hala’nın mezarı Tarsus şehir mezarlığında, Kuvayı Milliye kısmında bulunmaktadır.

Ayastefanos Anıtı Yeniden Dikilemez

Ayastefanos Anıtı Yeniden Dikilemez

 

Alptekin CEVHERLİ

 

alptekin cevherliHer milletin kendi millî menfaatlerini ve değerlerini sembolleştirdiği çeşitli kutsalları vardı; bayrak, tarihteki çeşitli devlet adamları, sembol haline gelmiş mekân veya binalardır. Bunlar o milletin varlığının belki de yarı efsanevi, yarı gerçek devamını sağlayan figürlerdir. Milletlerin önüne birer hedef koyarak millî birliğin tesis edilmesini kolaylaştırırlar. Bu hedefe varmak için sonraki nesillere dinamizm katarlar.

Bu figürler, milletlerin ulaştıkları son noktayı veya çıkış noktalarını betimleyerek elde edilmesi gereken veya korunması gereken değerleri ortaya koyarlar. Bu anlamda ata mezarları da büyük önem taşır.

Sultan 1. Murat’ın Kosova Priştine’deki kabri, Macaristan’daki Gül Baba Türbesi, Bakü’deki Türk şehitliği, Enver Paşa’nın Kırgızistan’daki kabri (Ki bu mezar yanlış bir kararla Demirel tarafından Türkiye’ye geri getirilmiştir.) vd…

Aynı şekilde diğer milletlerin de ulaştıkları son nokta ve erek olarak aynen bizim gibi mezarlıkları vardır. Yoksa Anzakların (Avusturalya ve Yeni Zelandalılar) on binlerce kilometre öteden her yıl gelip Çanakkale’de dedelerinin mezarları başında “şafak ayini” yapmasını başka türlü izah edemezsiniz…t__rk __ehitlikleriyıkılmasıRussian_Monument_San_Stefano_Ottoman_Postcard

Bu mezarlar belki siyasi değil ama tarihi ve kültürel sınırları çizerler…

Bugün dünya üzerinde 34 ülkede (Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Filistin, Güney Kore, Hindistan, Irak, İngiltere, İran, İsrail, İtalya Japonya, KKTC, Letonya, Libya, Lübnan, Macaristan, Malta, Mısır, Myanmar, Polonya, Romanya, Rusya, Sırbistan, Suriye, Suudi Arabistan, Ukrayna, Ürdün ve Yunanistan şehitliğimiz olan ülkelerdir.) 78 Türk (Osmanlı+Türkiye) şehitliği mevcuttur. Elbette 10 bin yıllık Türk tarihi ve 16 büyük Türk İmparatorluğunu göz önüne alırsak, gök yüzündeki yıldızlar kadar Türk şehitliğinin dünyanın dört bir yanına savrulmuş olduğunu unutmamamız gerekir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi olarak kabul ettiği Osmanlı’nın önemli bir kısım yeni sayılabilecek tarihlerdeki şehitlikleri ve Cumhuriyet dönemi şehitlikleri bunlardır.

Aynı şey diğer milletler, mesela Ruslar için de geçerlidir…

Sultan 2. Abdülhamit’in tahta geçişinden kısa bir süre sonra 3 Mart 1878 tarihinde Ayastefanos (Yeşilköy)’da imzalanan antlaşmayla Osmanlı Devleti’ne bağlı bir Bulgaristan Prensliği kurulacak, Prensliğin sınırları Tuna’dan Ege’ye, Trakya’dan Arnavutluk’a uzanacaktı. Bosna-Hersek’e iç işlerinde bağımsızlık verilecek, Sırbistan, Karadağ ve Romanya tam bağımsızlık kazanacak ve sınırları genişletilecek, Bulgar ordusu kuruluncaya kadar iki yıl müddetle 50.000’i geçmemek üzere Rus askeri Bulgaristan’da kalacak, Bulgaristan’ın Osmanlı Devleti’ne vereceği yıllık verginin tutarı Osmanlı Devleti ile Avrupa devletleri ve Rusya arasında kararlaştırılacak, Osmanlı Devleti Rusya’ya “Savaş Tazminatı” ödeyecek, Kars, Ardahan, Batum ve Doğu Beyazıt Rusya’ya verilecekti…

Bu antlaşma neticesi Osmanlı Devleti tarihinin en büyük toprak kayıplarından birini yaşamış, milyonlarca vatandaşımız sınırlarımız dışında düşmanın insafına kalmıştır.

Ruslar da Osmanlı Devleti için bir felaket olan bu 93 Harbi’nde (1877-78) İstanbul Yeşilköy’e kadar gelişlerini kutsamak, ulaştıkları son sınırı kalıcı kılmak ve orada ölen askerlerini yaşatmak adına İstanbul Yeşilköy’de (bugünkü Florya Ormanı’nda) kalan yerde Ayastefanos Anıtını dikmişlerdir. Bu anıt aynı zamanda bir kilise olup, İstanbul’u işgale gelirken ölen Rus askerlerinin anıt mezarlarıdır da…

Sultan 2’nci Abdülhamit’in bütün karşı çıkmasına rağmen kabul edilerek inşa edilmiş olan Ayastefanos Anıtı, Rusların Osmanlı ordusunu yenerek İstanbul kapısına dayandığının aynı zamanda resmidir de.

Bu utanç abidesi, Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ve Rusya’ya savaş ilan edilmesi ardından İttihat ve Terakki Hükümeti tarafından dinamitle patlatılarak yıkılmış ve bu yıkım sahnesi aynı zamanda filme çekilerek Türk Sinema tarihinin de doğumu olmuştur. Bugün Türk sinemasının eldeki en eski filmi Ayastefanos Utanç Abidesi’nin Yıkılması Filmidir. Ve ilk Türk filmi olarak kabul edilmiştir…

Peki, bu kadar anıtlardan, mezarlardan durduk yere niye bahsettik?

Şimdi sıkı durun…

Rusya, bu utanç abidesini yeniden inşa etmemizi istiyor!

Ayastefanos Anıtı’nın inşası Rusya Devlet Başkanı Putin’in 2012 yılındaki Türkiye ziyaretinde Ruslarca gündeme getirilmiş, Türkiye’nin de karşılığında Rusya’daki bir şehitliğinin onarılması önerilmişti.

“Söz konusu anlaşma 3 Aralık 2012 tarihinde Başbakanlar düzeyinde gerçekleştirilen Türkiye- Rusya Federasyonu Üst Düzey İşbirliği Konseyi 3. toplantısında dışişleri bakanları tarafından imzalanmıştı. Rusya, anlaşmaya ilişkin iç onay sürecini 11 Aralık 2013 tarihinde tamamlamıştı. Türkiye tarafı ise dönemin dış işleri bakanının imzaladığı anlaşmayı TBMM gündemine almayarak tasarıyı kadük bırakmıştır.

Ancak Rusya, şimdi ise kendi iç hukuk sürecinde belki tamamlanan; ancak TBMM’nin onaylamadığı için kadük kalan tasarıyı Türkiye’ye uygulatmak için baskı yapıyor.

Buna asla izin veremeyiz. Çünkü Yeşilköy, Rusya’nın ne kültürel ve ne de manevi sınırı değildir ve olamaz!

“Eğer İstanbul’da bir Rus anıtı dikilecekse bunun mütekabiliyet esasına göre karşılığı, yaklaşık 150 yıl Osmanlı himayesinde kalan Moskova’daki Kızıl Meydan’a Türk Şehitliği yapılmasıdır!”

Yoksa 93 Harbinde ve devamındaki Balkan Harbi’nde verdiğimiz milyonlarca şehidin kemikleri sızlar, ‘ah’larını hiçbir şekilde ödeyemeyiz.