Etiket arşivi: Altay

Tarihin ilk Barış Antlaşması KADEŞ, Avrupa başkentlerinde danslarla kutlandı

Yunus Emre Enstitüsü’nün organizasyonları anlamlı ve görkemli oldu

Kadeş Antlaşması, MÖ 1280 yılında Kadeş Savaşı’nı sonlandıran, Mısır Firavunu II. Ramses ile Hitit Kralı III. Hattuşili arasında imzalanan ve bugünkü Suriye topraklarının paylaşılması ile neticelenen barış antlaşması olarak biliniyor. Kadeş’in, tarihteki ilk yazılı barış antlaşması olduğu bilgisi kaynaklarda yer alıyor. Fotoğrafta, Çivi yazılı tablet görülüyor. (M.Ö. 1274)

İşte, tarihin ilk Barış Antlaşması olarak kayıtlara geçen Kadeş Antlaşması, Avrupa’nın çeşitli başkentlerinde Yunus Emre Enstitüsü tarafından danslarla kutlandı.

PARİS’TE
Paris’te tarihi Marie Bell Tiyatro salonunda, Paris Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Dr. Ahmet Bakcan’ın ev sahipliğinde gerçekleşen gösteriye diplomatik temsilciler, vatandaşlar ve çok sayıda yabancı katıldı.

Bakcan, yaptığı açıklamada, Kadeş Antlaşması tarihte milattan önce 1280’li yıllarda Mısır ile Hititliler arasında imzanlanan “ilk” olma özelliğini taşıyan barış anlaşması olduğunu belirtti.

Bu gösteriyle dünyada çatışmaların yoğun olduğu bir dönemde barış anlaşmasını ve insanların arasında kardeşliği tesis etmenin önemini hatırlatmayı amaçladığını ifade eden Bakcan, Paris’teki Türklere ve yabancılara yönelik bu gösteri düzenlenmekten gurur duyduğunu söyledi.

BRÜKSEL’DE

Yunus Emre Enstitüsü, “Anadolu’nun Renkleri” etkinlikleri kapsamında Brüksel’de tarihte ilk yazılı barış antlaşması olarak bilinen “Kadeş” temalı dans gösterisi düzenledi.

Türkiye’nin Brüksel Büyükelçisi Zeki Levent Gümrükçü’nün himayesinde, Yunus Emre Enstitüsü’nün organize ettiği “Kadeş Dans Grubu” gösterisi, Brüksel Flaman Kültür Merkezinde gerçekleşti. Seçkin bir izleyici kitlesinin izlediği gösteride, Anadolu kültür mozaiğine ait figürler modernize edilerek sergilendi. Projenin genel koordinatörlüğünü yapan Sezgin Aydın “Bu proje 2016 yılında Antalya EXPO’da başladı. Kurgusunu dünyadaki ilk yazılı anlaşması olan Kadeş Barış Anlaşması üzerine kurduk. Barışın bu kadar önemli olduğu bu medeniyette, barışı Anadolu’nun zengin kültür figürleri ile anlatmak istiyoruz” dedi.

Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Rahmi Göktaş ise, “Bu akşam Anadolu’nun renklerini Brüksel’de sergileyeceğiz. Kadeş bilindiği gibi dünyada kayıt altına alınmış ilk anlaşma, bizim topraklarımızda gerçekleşmiş, böyle bir anlaşmayı Anadolu’nun renkleri, Anadolu’nun müziği, Anadolu’nun değerleri ile taçlandırmak istedik. Bu akşamki konuklarımızın büyük çoğunluğu Belçikalı”ifadelerini kaydetti.

Türkiye’nin Brüksel Büyükelçisi Zeki Levent Gümrükçü’nün selam konuşması ile başlayan dans gösterisi, Brüksel’deki izleyiciden büyük beğeni topladı. Gümrükçü, “Muhteşem bir gösteri izledik. Hem sanatçılarımıza hem de gelenlere teşekkür ediyorum. Bu proje Yunus Emre Enstitüsü’nün bir projesi. Kadeş Dans Grubu adı altında, giderek uluslararası bir nitelik alan bir projemiz var. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış güzel Anadolu’muzun bütün renklerini bu gösteride bulmak mümkün. Adı da çok anlamlı, Kadeş. Bizim Birleşmiş Milletlere üye olurken replikasını hediye ettiğimiz bir barış anlaşması. Burada sadece müziğe ve dansa doymadık aynı zamanda bir barış mesajını da aldık diye düşünüyorum” dedi.

AMSTERDAM’DA

Amsterdam Yunus Emre Enstitüsünün (YEE) “Anadolu’nun Renkleri” etkinlikleri kapsamında düzenlenen ve Hollandalıların da katıldığı gösteri ilgi gördü. Gösteride, Anadolu’nun birbirinden renkli müzikal birikimi ve halk dansları sergilendi.

Amsterdam YEE Müdürü Abdullah Akın Altay, açılışta yaptığı konuşmada, enstitüyü tanıtarak faaliyetlerine ilişkin bilgi verdi. Altay, müzik gibi evrensel bir değer olan dansın, farklı kültür ve geleneklere sahip insanları bir araya getirdiğini söyledi.

Dans grubunun sanat yönetmeni Sezgin Aydın ise yaptığı açıklamada, Amsterdam’da sahne almaktan çok mutlu olduklarını ifade etti.

Amsterdam’a gelmeden önce Paris ve Brüksel’de gösteri yaptıklarını aktaran Aydın, “O kadar büyük bir medeniyetin üstündeyiz ki figürlerimizle, müziklerimizle ve danslarımızla bütün o medeniyeti kapsayacak derecede zenginliğimiz var. Biz bu zenginliğin bir kısmını bu akşam gösterebildik. Anadolu’muzun zenginliğini her yerde tanıtmak istiyoruz.” dedi.

*****

İlhan KARAÇAY soruyor… Amsterdam Yunus Emre Enstitüsü’nde neler oluyor ?

ilhan karaçayYunus Emre Enstitüsü’nün Amsterdam şubesinde cereyan eden olaylar, Hollanda’da yaşayan Türk toplumu içinde büyük üzüntüye neden oldu.
Türk kültürü, Türk tarihi, Türk sanatı ve Türk dilini yurtdışında tanıtma ve geliştirme amacı ile kurulan Yunus Emre Enstitüsü’nün Amsterdam şubesinde yaşanan olaylar, ‘skandal’olarak nitelendiriliyor.

               clip_image006Remzi Kabadayı

Yunus Emre Enstitüsü’nün Amsterdam şubesinin açılması ile birlikte, Remzi Kabadayı isimli Hollandalı bir Türk Başkanlığa getirilmişti.
Ne var ki, Remzi Kabadayı’nın başkanlığına 2016 eylül ayında son verilmiş ve yerine Fatih Okumuş atanmıştı. Başkanlıktan çıkarılan Remzi Kabadayı, işten çıkarılmamış ve Proje Koordinatörü olarak işine devam etmişti. Remzi Kabadayı ile Fatih Okumuş arasındaki ilişki iyi değildi. Remzi Kabadayı hastalığını öne sürerek işe gelmez oldu. Daha sonra, işe yeniden alışabilmesi için, doktorların tavsiyesi üzerine haftanın belirli günlerinde birkaç saatlığına işine gelip gitmeye başladı. Ama Başkan Fatih Okumuş ile ilişkiler yine iyi gitmiyordu.

              Fatih Okumuş

 

clip_image008Geçtiğimiz 30 eylül günü, Yunus Emre Enstitüsü’nde, Türkler İçin Danışma Kurulu’nun dışa kapalı bir toplantısı yapılmıştı.

O toplantıya gelen Remzi Kabadayı ile Fatih Okumuş arasında hoş olmayan bir olay yaşandı. Polemiği büyütmemek için, bu konuda yazılanlar ve söylenenleri bir kenara bırakıyorum. Ama, Remzi Kabaday’nın şikayeti üzerine olay yerine gelen Amsterdam polisinin müdahalesinden sonra yaşananların bir hayli üzücü olduğunu da belirtmek istiyorum.

‘Skandal’ olarak nitelendirilen bu olayın Ankara’da duyulmasından sonra, Ankara’dan Amsterdam’a gelen Caner Akkurt, bu kez Fatih Okumuş’un işine son verdi. Bir süre Amsterdam şubesini yöneten Akkurt, daha sonra Abdullah Akın Altay’ın Amsterdam Başkanlığı’na getirildiğini açıkladı.
Amsterdam’da muhasebecilik yapan ve Amsterdam Musiad’ın Genel Sekreterliğini yapan Abdullah Akın Altay, Yunus Emre Enstitüsü Amsterdam şubesine, bir yıl içinde dördüncü Başkan oluyor.

Şimdi, gerek Hollanda’daki pek çok Türk adına ve kendi adıma soruyorum:
Yunus Emre Enstitüsü’nün Amsterdam şubesinde neler oluyor?
Böylesi güzide bir kuruluşun, Amsterdam şubesini hakkıyla yönetebilecek kişiyi bulmak çok zor mu?
Buraya ‘Başkan’ olarak atananlar neyi paylaşamıyorlar?

 

clip_image010Yeni atanan Başkan Abdullah Akın Alpay

En son atanan Başkan Abdullah Akın Altay

 

Kendilerine tercüman olmaya çalıştığım Hollanda’daki bazı Türkler’in bu sorularına yanıt beklerken, Yunus Emre Enstitüsü’nün Amsterdam şubesindeki skandalların sona ermesini diliyoruz.

 

Yunus Emre Enstitüsü’nün, Türkiye ve Türkler için ne kadar önemli ve değerli bir kuruluş olduğunu anlatabilmek için, kurumun web sayfasından aldığım bilgileri altta sunuyorum:

 

Yunus Emre Vakfı

Türkiye’yi, Türk dilini, tarihini, kültürünü ve sanatını tanıtmak; bununla ilgili bilgi ve belgeleri dünyanın istifadesine sunmak; Türk dili, kültürü ve sanatı alanlarında eğitim almak isteyenlere yurt dışında hizmet vermek; Türkiye’nin diğer ülkeler ile kültürel alışverişini arttırıp dostluğunu geliştirmek amacıyla 05.05.2007 tarihli ve 5653 sayılı kanunla kurulmuş bir kamu vakfıdır.

 

Yunus Emre Enstitüsü ise Vakfa bağlı bir kuruluş olarak bu Kanunun amaçlarını gerçekleştirmek üzere yurt dışında kurduğu merkezlerde yabancılara Türkçe öğretimi çalışmalarının yanı sıra ülkemizin tanıtımı amacıyla kültür ve sanat faaliyetleri yürütmekte, ayrıca bilimsel çalışmalara destek vermektedir.

 

2009 yılında faaliyetlerine başlayan Yunus Emre Enstitüsünün yurt dışında 40’dan fazla kültür merkezi bulunmaktadır.  Kültür merkezlerimizde verilen Türkçe eğitiminin yanı sıra, farklı ülkelerdeki eğitim kurumlarıyla yapılan işbirlikleri ile Türkoloji bölümleri ve Türkçe öğretimi desteklenmektedir. Kültür merkezleri aracılığıyla kültür ve sanatımızı tanıtmak amacıyla birçok etkinlik düzenlenmekte, ulusal veya uluslararası etkinliklerde ülkemiz temsil edilmektedir.

 

Vizyon

Vizyonumuz; kültür sanat ve yabancılara Türkçe öğretimi ana başlıkları altında dünyanın birçok ülkesinde gerçekleştirilecek faaliyetler ve oluşturulacak iş birlikleri ile dünya toplumlarının Türkiye’yi daha yakından ve doğru kaynaklardan tanımasını sağlamaktır.

 

Misyon

Misyonumuz Türkiye’yi, kültürel mirasını, Türk dilini, kültürünü ve sanatını tanıtmak, Türkiye’nin diğer ülkeler ile dostluğunu geliştirmek, kültürel alışverişini arttırmak, bununla ilgili yurt içi ve yurt dışındaki bilgi ve belgeleri dünyanın istifadesine sunmak, Türk dili, kültürü ve sanatı alanlarında eğitim almak isteyenlere yurt dışında hizmet vermektir.

 

Neden Yunus Emre

Yunus Emre Enstitüsü, adını 13. ve 14. yüzyıllarda yaşamış bir Anadolu mutasavvıfı Yunus Emre’den almıştır. En önemli özelliği, insanî değerleri, insan sevgisini ve toplumsal barışı temsil eden bir sembol isim olmasıdır. Dolayısıyla Enstitümüz, dünyaya Türkiye’nin kültür ve sanatını tanıtarak, uygarlığın en yetkin, incelikli ve kendine özgü dilini kullanarak birbirini daha iyi anlayan, daha barışçıl bir dünya için çalışmayı hedeflemektedir. Bu amaca ulaşabilmek ve bütün dünyaya söyleyecek bir sözümüz olduğunu göstermek için, öncelikle kendimizi ve kültürel değerlerimizi doğru anlatmak zorundayız. İnsan odaklı bir anlayışla hareket eden Enstitümüze Yunus Emre isminin seçilmesi bir tesadüf değildir. Bu büyük şahsiyet, şiirleriyle sadece Türkçenin gelişimine önemli bir katkıda bulunmakla kalmamış, aynı zamanda evrensel insani değerler üzerine inşa edilmiş felsefesiyle, hiçbir din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin insanoğlunun barış ve ortak değerler etrafında birlikte yaşamasını amaçlayan mesajlar vermiştir. Yunus Emre Enstitüsü tüm faaliyetlerinde bu temel felsefeyi gözetmeyi bir hedef olarak belirlemiştir

UNUTULMAZ HAYATLAR

fevzi yurtoğluUçak mühendisi Dr. Ekber Onuk’un hayatı unutulmazlar arasındadır. İstanbul’da bu yıl 17.si yapılan otomobil fuarında, “ilk ve tek” yerli malı Türk Spor Otomobili’ni tanıtan Dr. Ekber, bunun ödülünü de 50 adet “S 56” siparişleriyle aldı. Bizler de gurur duyduk. İnanıyorum ki çoğu okurumuzun bundan haberi yoktur. Benzer şekilde, halen dünya denizlerinde (8 ülkede) görev yapan ve radarda görülemeyen Kaan Tipi Hücum Botları’nın da Dr. Ekber’in ortağı olduğu şirketin Tuzla Tershanesi’nde imal edildiğini ve tamamen millî bir üretim olduğu da bilinmiyordur!
Kahramanlıklar yapmış asker bir aileden gelen ve 4 yaşında mühendis olmaya karar veren başarılı Türk iş adamının, kendisi kadar çalışkan ve kendisi gibi uçak mühendisi bir de oğlu vardır. Ancak, 22 yaşındaki oğul, Boğaz Köprüsü girişinde buzlanma etkisiyle elim bir trafik kazasında hayatını kaybeder. “Ocak 1996”
Lakin oğul, kısa hayatında büyük işlere imza atmıştır, ders dışındaki zamanını oto sanayiinde veya Tuzla’daki tershanede geçirmiştir. Ayrıca, hücumbotu ve spor araba projelerini babasıyla birlikte çizmiş ve imalatı ile ilgili fikirleri paylaşmıştır. Türkiye’de bir ilke imza atmak için de kolları sıvayan baba-oğul ve ortakları, bir hücum botu projesi için çok çalışırlar. Bu projeyi gerçekleştirmek amacıyla “ABD Magnum Marin Şirketi”nden yardım-ortaklık istenir. Fakat çeşitli bahanelerle istenilen katkı bir türlü gelmez ve hep ertelenir. Sürekli ertelemeler aslında iyi de olur. Bu durum, oğlu ve ortağı Yonca-Onuk Şirketi’yle birlikte “İst. Tuzla’da” kendi teknelerini yapma kararı vermelerine neden olur..(1986). Tuzla’da projeler-çalışmalar birbirini izler. Oğul Kaan, baba Dr. Ekber ve ortakları rakiplerinden hep bir adım ilerisini düşünürler ve kısa zamanda dünya liderliğini ellerine geçirirler.
Fakat, Dr. Ekber bey, 7 yaşındayken kaybettiği Kemal dedesi gibi, evladı Kaan’ı da yukarıda yazdığım acı bir trafik kazasında kaybeder. Bu üzüntüyle Baba tüm işlerini bırakır. Halen bir çözümü bulunamayan kazalar ülke yaşantımızı gerçekten zehir etmektedir. Ama, hayatın akışına uymak zorunda olduğuna inandırılan baba Dr. Ekber tekrar işbaşı yapar. İlk çalışma olarak oğlunun son yapılan hücumbotu projesini ortağı ile birlikte daha da geliştirir. Silah donanımını güçlendirir ve radarda görünmez yapar. Ve bu arada Savunma Sanayi Müsteşarlığı bir Acil Müdahale Botu ihalesi açar. Dünya devleri arasında bu ihaleyi Dr. Ekber’in şirketi kazanır. Aslında Müsteşarlık bir risk almıştır. Fakat, Türk şirketi kendilerine olan itimadı boşa çıkarmaz. Teknolojik çalışmalarıyla dünya standartları üzerinde başarılı bir dizayna “imalata” imza atılır ve Dr. Ekber’in şirketi,oğlunun hayalindeki projeyi hayata geçirir. Yapılan bot; yüksek hızı, sığ sularda hareketi, kaçakçılık ve çevre güvenliği alanında etkinliği, silah donanımı ve radarda görülmemesiyle serisinin lideri olur.
Kaan Hücum Botları, halen gelişmiş ülkelerden siparişler almakta ve 126 adet üretimiyle dünya denizlerinin güvenliğini sağlamaktadır. Baba Dr.Ekber, projelerini birlikte yaptığı hücum botlarına oğlu “Kaan” adını vermiştir. Motoru hariç yerli malı olan ve yine oğlunun çizimlerini yaptığı otomobillere de yine O’nun lakabı olan “Sazan” ismini vermiştir. Baba, genç yaşta trafik kazasında toprağa verdiği oğlunun hayallerini, bütün engelleri aşarak gerçekleştirmenin ve milletimizin gönlünde yer almasının haklı gururunu yaşamaktadır. Benzer çalışma ve saygıyı, oğlu vefat eden “Enzo Ferrari”de yapmıştır.
Bizler de, iş adamı Dr. Ekber Onuk ve bilim adamı Nobel ödüllü Aziz Sancar gibi vatandaşlarımızın, çalışmaları ve anılarıyla gurur duyuyoruz. Böyle akil insanlarımızın desteklenmesini ve artmasını temenni ediyoruz. Bunun yanında 3 Temmuz 2017’de denize indirilen Türk alınteri Kınalıada Savaş Gemisi ile de duyuyoruz. Benzer şekilde insansız hava aracı Anka, Milli tank Altay, Atak Helikopteri, Hürkuş, Fırtına Obüs ve 2025’de tam hizmete girecek TF-X milli savaş uçağımıza emeği geçen tüm mühendis ve işçilerimizin alın terleri ile de öğünüyoruz. Şimdi hedef; Uçak ve Uzay Gemisi olmalıdır. Yazımı yukarıda övgüyle bahsettiğimiz ve arkasında hoş sâdâlar ve unutulmayan hayat bırakan Dr.Ekber Onuk’un sözleriyle bitiriyorum: “Türk mühendisine ve insanına güvenmek lazım. Bizim yabancılarla boy ölçüşüp Türkiye sınırları dışına taşmamız lazım. Hedefimiz bu olmalı”.
Sözün özü; “daha çok yerli üretim ve 2030’da tamamen yerli tüketim”. Selâm ve saygılarımla…

U12 Cup’da İzmir Dayanışması

futbol2

Dünyanın en büyük kulüplerinin altyapı sporcularını bir araya getirecek U12 İzmir Cup öncesi turnuvada mücadele edecek İzmir kulüplerinde forma giyen minikler, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu ziyaret etti. İlk kez böyle büyük çaplı bir uluslararası organizasyonda vitrine çıkacak sporculara başarı dileyen Başkan Kocaoğlu, “Önemli olan yarışmak ve ortaya bir iddia koymaktır” dedi. Ziyaretin ardından minik sporcular Konak Meydanı’nda bir gösteri maçı yaptı.

 

Altınordu Futbol Kulübü’nün projelendirdiği, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin desteklediği 21 ülkeden 48 takımın mücadele edeceği U12 İzmir Cup’a katılacak takımlar İzmir’e geldi. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, turnuva öncesi İzmir’i temsil edecek kulüplerin sporcu ve antrenörlerini makamında kabul ederek başarı diledi. Altay, Altınordu, Bucaspor, Göztepe, İzmirspor, Karşıyaka, İzmir Büyükşehir Belediyespor, Balçova Yaşamspor ve Bornovaspor forması giyen oyuncular heyecanlarını Başkan Kocaoğlu ile paylaştı. İzmir takımlarının ve sporcularının vitrine çıkacakları bu uluslararası etkinlikte başarılı olacaklarına inandığını ifade eden Başkan Aziz Kocaoğlu, “Tabi ki önemli olan yarışmak, önemli olan ortaya bir iddia koymak. Çalışa çalışa eksiklerinizi giderecek ve ileri yürüyeceksiniz” diye konuştu.futbol3

Bir kentte birlikteliğin korunabilmesi halinde sinerjinin de yakalanacağını ifade eden Başkan Kocaoğlu, “Bu konuda her zaman önderlik yapmaya çalıştık. İzmir’de spor altyapısının eksiklerini önemli ölçüde tamamladık. Bir tek stat konusunda eksiğimiz kaldı. İlçe belediyelerimizin bu alandaki çalışmalarına da destek veriyoruz” dedi.

Altınordu Futbol Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Barış Orhunbilge ise geçtiğimiz yıllarda 12 takımla başlayan turnuvanın İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla 48 takıma ulaştığını ve kentin yeni bir markası olma yolunda ilerlediğini söyledi. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na destekleri nedeniyle teşekkür eden Orhunbilge, önümüzdeki yıllarda çok daha fazla sayıda kulübün katılımıyla İzmir Cup’ı büyüteceklerini dile getirdi.

futbol İzmir hatırası

Başkan Kocaoğlu, ziyaretin ardından İzmir kulüplerinin minik sporcularıyla birlikte Saat Kulesi önünde hatıra fotoğrafı çektirdi. Daha sonra Konak Meydanı’na minyatür kaleler kurarak gösteri maçı yapan U12 sporcuları, sporun ruhuna uygun bir şekilde İzmir dayanışmasının en güzel örneğini sergiledi.

Heyecan başlıyor

Altınordu’nun Selçuk Efes Tesisleri’nde yapılacak turnuvanın açılış töreni 3 Nisan Cuma günü saat 13.30’da yapılacak. Aralarında dünyaca ünlü kulüplerin de yer aldığı 48 takım, 8 ayrı grupta mücadele edecek.

 

 

 

İzmir “Tarihi Güne” Hazırlanıyor

izmir fuar 

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kente kazandırılan Fuar İzmir, 25 Mart’taki dev buluşma için gün sayıyor. Türkiye’nin en büyük fuarı Marble ile kapılarını açacak tesiste 1298 stant kuruluyor; günde ortalama 90 TIR, her birinin ağırlığı 30 tona varan taş blokları sergilenmek üzere alana getiriyor. MARBLE’da sergilenecek doğal taşların toplam ağırlığının 15 bin tona ulaşması,  fuarın İzmir ekonomisine katkısının ise 150 milyon doları aşması bekleniyor. ESHOT da Fuar İzmir için 3 yeni hat açtı.

25 Mart sabahı MARBLE ile yapılacak resmi açılışın ardından aynı gün akşam düzenlenecek Emre Aydın konseri ve ışık gösterileriyle tüm İzmirliler Fuar İzmir’in açılış coşkusuna ortak olacak.

 

İzmir’le özdeşleşen ve bir dünya markası haline gelen, dünyanın önde gelen üç büyük mermer fuarı arasındaki MARBLE, bu yıl yeni yerinde yüzde 168 oranında büyüyen bir alanda yapılacak.  MARBLE – 21. Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı, 25 Mart’ta İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin özkaynaklarıyla yapımını tamamladığı 337 bin metrekare alanda kurulan Fuar İzmir’le birlikte açılacak.

 fuar3

Sabah protokol, akşam halk açılışı

Fuar İzmir’in resmi açılış töreni 25 Mart saat 10.00’da MARBLE – 21. Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı ile birlikte yapılacak. Aynı gün saat 19.00’da ise tüm İzmirlilerin davetli olduğu bir kutlama düzenlenecek. Emre Aydın’ın sahne alacağı gece için özel ışık gösterileri de hazırlanıyor.

 

Kente 150 milyon dolar katkı

Sektöre kazandırdığı gelirin yanı sıra birçok iş koluna da (konaklama, ulaşım, yeme-içme, yayıncılık, otomasyon, inşaat, bilgi-işlem, güvenlik, temizlik, otopark, lojistik, kargo)  hareket getiren MARBLE’ın, bu yıl rekor düzeye ulaşan katılımcı sayısıyla birlikte, kente 150 milyon doların üzerinde katkı sağlayacağı tahmin ediliyor. MARBLE sayesinde İzmir ve çevresindeki otellerin şimdiden tam kapasiteye ulaştığı, katılımcı ve ziyaretçilerin aylar öncesinden rezervasyon yaptırdığı belirtiliyor.

aziz f

Arı kovanı gibi

1298 standın kurulacağı ve yerli-yabancı toplam 1562 katılımcının yer alacağı fuarda hazırlıklar tüm hızıyla sürüyor. 13 Mart’tan itibaren Fuar İzmir’e toplam 632 TIR’la malzeme taşındı. Fuar alanına günde ortalama 90 TIR giriş yaptı. Özel olarak tasarlanmış birbirinden başarılı stantların kurulacağı fuar süresince, ağırlıkları 10 ile 30 ton arasında değişen, işlenmiş-yarı işlenmiş ve ham olmak üzere 15 bin ton doğal taş, toplam 784 adet blok sergilenecek.

 

Dünyayı buluşturuyor

MARBLE için Fuar İzmir’e Türkiye’nin hemen her bölgesinden doğal taş geliyor. Fuarda taşların menşeine göre şu iller temsil edilecek:

Adana, Adıyaman, Afyonkarahisar, Ankara, Antalya, Amasya, Aydın, Balıkesir, Bilecik, Bolu, Burdur, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, Isparta, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Karabük, Karaman, Kayseri, Kocaeli, Konya, Kastamonu, Kütahya, Malatya, Manisa, Muğla, Nevşehir, Sakarya, Sivas, Tekirdağ, Trabzon, Tokat, Uşak, Van, Yalova.

Fuara katılan ülkeler ise şunlar:

Almanya, ABD, Avustralya, Belçika, Birleşik Arap Emirlikleri, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Endonezya, Fransa, Güney Kore, Hindistan, İngiliz Virgin Adaları, İngiltere, İran, İspanya, İtalya, Mauritus, Mısır, Polonya, Romanya, Rusya, San Marino, Suudi Arabistan, Türkiye, Ukrayna, Yunanistan.

İZFAŞ tarafından Hosted Buyer programı kapsamında özel olarak ikili görüşmeler yapmak üzere ABD, Almanya, Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, İtalya, İsrail, Suudi Arabistan, Rusya, Vietnam, Yunanistan’dan alıcılar getiriliyor.
Yurtdışındaki çeşitli sektörel fuarlarda MARBLE’ı tanıtan İZFAŞ; ayrıca mermer sektörünün en önemli ülkeleri arasında sayılan Fransa, Hindistan, İspanya, İtalya, Polonya,  Portekiz ve yurt içindeki önemli sektörel, havayolu dergilerinde fuara ilişkin duyuru ve reklamlarını yıl boyunca sürdürdü.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde İZFAŞ tarafından organize edilen MARBLE, 25-28 Mart 2015 tarihlerinde, 10.00 – 19.00 saatleri arasında sadece profesyonel ziyaretçiye açık olarak düzenleniyor.

fuar4

ESHOT, Fuar İzmir’e 4 koldan ulaştıracak

ESHOT Genel Müdürlüğü, açılışın yapılacağı 25 Mart’tan itibaren vatandaşların Fuar İzmir’e toplu taşıma araçlarıyla ulaşabilmesi için 3 adet yeni hat açtı; 1 adet de hat düzenlemesi yaptı. Buna göre 610 numaralı Fuar İzmir- Gaziemir Semt Garajı, 630 numaralı Fuar İzmir-Halkapınar ve 650 numaralı Fuar İzmir-F.Altay hatları hizmete giriyor. 92 numaralı Aydın Mahallesi-Üçyol Metro hattı ise Fuar İzmir-Üçyol Metro olarak yeniden düzenlenecek.

 

Kunduracı Kral

top
İzmir Büyükşehir Belediyespor’un Türkiye Ampute Futbol Ligi’ndeki golcü oyuncusu Ferat Dağ, engel ve zorluklara meydan okuyan kişiliğiyle adeta bir yaşam dersi veriyor. Her hafta rakip fileleri havalandırmak için fırsat kollayan engelli futbolcu, aynı zamanda İkiçeşmelik’teki kundura atölyesinde ter döküyor. Halen gol krallığı tahtında oturan usta golcü, takımını Süper Lig’e taşımanın hayalini kuruyor.
Henüz 5 yaşındayken geçirdiği ateşli rahatsızlık sonucu vücudunun sol tarafı felç olan, ardından ailesiyle birlikte doğduğu Mardin’den İzmir’e göç etmek durumunda kalan ve daha 12 yaşında İkiçeşmelik’teki ayakkabı atölyelerinde çalışarak evine ekmek götüren bir yaşam öyküsü onunki.
Yaşama küsüp bir köşeye çekilmek yerine, engelli bedeniyle hayata tutunmayı tercih eden Ferat Dağ, bugün hem ayakkabıcılık mesleğinde, hem de en büyük tutkusu futbolda kendini kabul ettirmeyi başardı.
Bir gün halı saha maçında koltuk değnekleriyle top peşinde koşarken, Altaylı bir yönetici tarafından keşfedilip, siyah-beyazlı ekibin ampute futbol takımına alınan Ferat, talihinin de o an döndüğünü düşünüyor. “2009 yılında benim için hayat yeniden başladı” diyen usta oyuncu, “Halı sahada hobi olarak başladığım futbol, beni önce Altay’a, ardından Çekmeköy’e, şimdi de İzmir Büyükşehir Belediyespor’a kadar taşıdı. Sanırım, 30’undan sonra futbolcu olan nadir insanlardan biriyim” dedi.
Hayata 2-0 yenik başlamıştım
İzmir Büyükşehir formasıyla attığı 7 gol ve 7 asistle takımının en golcü oyuncusu olan “Kunduracı kral”, her zaman engelleri aşmak için çalıştığını söyleyerek, “Ben, engelimi bahane edip hiçbir zaman köşeme çekilmedim. Hayata 1-0, hatta 2-0 yenik başlamama rağmen ellerimle, tırnaklarımla tutundum. İnsan, şartları ne kadar zor olursa olsun, azmiyle üstesinden gelebiliyor. 5 yaşında sakat kalan, 12’sinde İzmir’e göçüp kundura tezgahlarında çalışan, ama buna rağmen hayattan kopmadan evlenip 2 çocuk sahibi olan bir baba olarak söylüyorum ki, çalışmak her şeyin başlangıcıdır” diye konuştu.
İzmir Büyükşehir Belediyespor’daki futbolculuğu sayesinde hayata karşı daha güçlü durabildiğini söyleyen Ferat Dağ, daha uzun süre futbol oynamak ve sağlıklı kalabilmek için sigarayı bıraktığını, farklı bir sosyal çevreye girdiğini de sözlerine ekledi. “Kunduracı Kral” şöyle devam etti:
“Ev ile kundura tezgahı arasındaki rotam, artık evim, işim ve futbol sahası arasına kaydı. Hayatım değişti. Bize bu imkanları sağlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Aziz Kocaoğlu başta olmak üzere kulüp yönetimimiz ve antrenörümüz Murat Bahar’a çok teşekkür ediyorum. Geçen sezon yarım kalan işimizi bu sezon tamamlamak hedefindeyiz. Takım arkadaşlarımızla şampiyonluğa inanarak yola çıktık. İzmir’i Süper Lig’de temsil edeceğimize inanıyorum.”top2