Etiket arşivi: Aliyev

Türk iş insanına, Ukrayna’da dolandırıcılık vurgunu!

Şirketinin müdürü kendisini dolandırdı, sahte avukatı da göz yumdu. Ukrayna’da organize işler..


Şirketinin müdürü kendisini dolandırdı, sahte avukatı da göz yumdu.

Aslen İzmirli olan ve hem İstanbul’da hem de Ukrayna’da çeşitli sektörlerdeyatırımları bulunan iş insanı Cüneyt Zencirci, geçtiğimiz Ocak ayındaUkrayna’da başından geçen büyük bir dolandırıcılık olayı ile sarsıldı. Avukatolarak bildiği ama aslında avukatlık diploması bile bulunmayan Ali Aliyev’ingörevlendirmesiyle kendi şirketinde müdürlük yaptırdığı Aliyev’in yeğeni AfhanIbragimov, araba satışından elde edilen 91 bin doları, şirket evraklarını vebilgisayarı çalarak kayıplara karıştı. Yıllardır birlikte çalıştığı A & AHukuk Bürosu’nun sahibi Azeri kökenli Aliyev’in önerisiyle işe aldığı Ibragimov’un böyle bir olaya karışıp kaybolması ve sonrasında Cüneyt Zencirci’yi tehdit ederek bilgisayar ve evraklar karşılığında 1 milyon dolaristemesi de ikinci bir şok yaşanmasına neden oldu. Yaşanan dolandırıcılık veşantaj skandalı sonrası kendisine yardım etmesi için avukatı ile irtibata geçen Cüneyt Zencirci, bu kez de yıllardır hukuki işlemlerini yaptırdığı Ali Aliyev tarafından kendisine söyleyen “Beni bu işe karıştırma. Sana yardımcı olamam”sözleriyle bir kez daha şoke oldu.

Türkiye’den Ukrayna’ya giden iş insanlarını temsil eden ve onlara yardımcıolmak amacıyla kurulan TUID’in (Türk Ukrayna İş İnsanları Derneği) aktif üyesive eski yönetim kurulu üyesi olan, ATU (Türk Azerbaycan İş İnsanları Derneği)Başkanlığı görevini yürüten ve aynı zamanda herkese kendisini avukat olaraktanıtan ancak avukatlık diploması bile bulunmayan Ali Aliyev’in, kendisineyardımcı olmak yerine kenara çekilip ilgilenmemesi ve tehditvari sözlerleolayın üstünü kapatmaya çalışması, İzmirli iş insanını çileden çıkardı. Olaysonrası bir araştırma yapan ve aynı durumu birçok iş adamının da yaşadığınıöğrenen Cüneyt Zencirci, “Diğer iş insanlarımızın da dikkatli olmasınıistiyorum. Elbette bu konuyu yargıya taşıdım ve dava süreci devam etmekte.Bunun yanı sıra beni dolandıran kişi, İnterpol tarafından da aranmakta.Yıllardır avukatlık işlemlerimi yürüten ve kendisini herkese avukat olaraktanıtan Ali Aliyev’in de gerçek bir avukat olmadığını yeni öğrendim. Sadeceavukatlık bürosunun sahibi olan bu kişi, Ukrayna’da faaliyet gösteren Türk işinsanlarına kendisini avukat olarak tanıtıp güvenlerini kazanmaya çalışıyor”dedi.

19 Ocak’ta başından geçen olayın bir tesadüf olmadığını ve planlanarakyapıldığını belirten Zencirci, “Ukrayna’ya ilk gittiğim 2011 senesinde resmiişlemlerimi başlatan A & A Hukuk Bürosu’nun sahibi sahte avukat Ali Aliyev,şirketimin kurulumu esnasında müdür olarak kendi yeğenini atamamı önerdi. Bunusöylerken de bu konumda güvenilir bir kişi olması gerektiğini, aksi takdirdebüyük sıkıntılar yaşayabileceğimi belirterek uyarılarda bulundu. Çok sonradanöğrendim ki aslında bu kişi, sadece Aliyev’in ‘Truva Atı’ imiş. Amacı iseşirketime, en yakınıma soktuğu kendi adamı aracılığıyla mali durumumu,ilişkilerimi çözerek bana karşı kullanmakmış” şeklinde konuştu.

Dolandırıcılık hadisesinden sonra soluğu avukatlık bürosunda alan İzmirli işadamı, “Ali Aliyev, çok ilginç bir şekilde bana kendisini bu işlerekarıştırmamamı ve bana bu konuda yardımcı olamayacağını söyledi. Durumu poliseve yargıya taşıyacağımı belirterek kendisinde yedekleri bulunan şirketevraklarımın kopyalarını talep ettim. Fakat bana ait olan belgeleri tarafımavermek istemedi. Aynı gün şirket müdürüm Afhan Ibragimov benimle bağlantıyageçerek ofise gittiğimi öğrendiğini söyledi ve bu olayın peşini bırakmamıistedi. Polis ve yargı ile bir yere varamayacağımı belirten Ibragimov,bilgisayar ve dosyalarım karşılığında 1 milyon dolar istedi. Bu şantaj sonrasıyaşadığım şok ile tekrar Ali Aliyevin yolunu tutarak kendisinden yardımtalebinde bulundum. Sonuç olarak böyle bir tezgahı birlikte kurduklarını ve buyüzden de Aliyev’in bana yardımcı olmadığını anladım. Ayrıca hukuki sürecibaşlatmak için tuttuğum lokal bir avukat vasıtası ile Afhan Ibragimov’un benimşirketimin dışında 6 Türk şirketinin daha müdürlüğünü yaptığını ve Demir İnşaat’ın Ukrayna genel müdürünü de dolandırdığını öğrendim” dedi.

Bakan Bülent Tüfenkci, Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan Üçlü Bakanlar Toplantısı için Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’ye gidecek

Üçlü Bakanlar Toplantısı, Tarihi İpek Yolunu canlandıracak olan Bakü – Tiflis – Kars Demiryolu Projesi’nde gümrük işlemleri ve hudut geçişlerine hız verilmesi açısından önemli.  Bakü – Tiflis – Kars Demiryolu Projesi ile Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan Avrupa ile Asya arasındaki köprü rollerini güçlendirirken her üç ülke Gümrük idarelerince yasal ticaret kolaylaşacak,  yasadışı ticaretle ortak mücadele edilecek.Bakü -Tiflis - Ahılkelek - Kars Demiryolu

19 Temmuz Çarşamba günü yapılacak olan Toplantıya; Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci,  Azerbaycan Devlet Gümrük Komitesi Başkanı Aydın Aliyev ve Gürcistan Başbakan 1. Yardımcısı ve Maliye Bakanı Dimitry Kumsishvili katılacak.

 

Bakan Tüfenkci üçlü toplantı öncesinde yaptığı açıklamada “Gerek Kafkasya’da gerekse yakın çevremiz olarak niteleyebileceğimiz Karadeniz havzası ile Ortadoğu’da son dönemde yaşanan istikrarsızlık, iç savaş, işgal ve terörist faaliyetler ne kadar zor bir dönemden geçtiğimizin apaçık göstergeleri olarak her gün karşımıza çıkmaktadır.

Böyle bir dönemde Asya ile Avrupa’yı bağlayan en önemli kavşak noktasında yer alan ülkelerimizin işbirliği önemini daha da artırmaktadır. Ülkelerimizin de muzdarip olduğu her türlü terörist ve ayrılıkçı faaliyete karşı hem söylem hem de eylem olarak birbirimizin yanında durmamız bölgemizin istikrarı için elzemdir.

Bu çerçevede, her üç ülke Gümrük idarelerine de yasal ticareti kolaylaştırmak ve yasadışı ticaretle beraberce mücadele etmek konularında önemli görevler düşmektedir.” dedi.

Projeye çok büyük önem verdiklerinin altını çizen Bakan Tüfenkci, “Bu projenin tamamlanmasıyla beraber Çin ile İngiltere’yi demiryolu ile en kısa ve en hızlı şekilde birleştirebileceğiz. Bu muazzam proje ile üretim ve tüketim merkezleri ülkelerimiz üzerinden birbirlerine bağlanmış olacaklar.” dedi.

Bakan Tüfenkci şöyle devam etti: Deniz yolundan daha hızlı, kara yolundan daha ekonomik bir alternatif güzergah sunacak olan bu demiryolu ile Asya ile Avrupa arasındaki transit ticaretin merkezini yüzyıllar sonra tekrar tarihi İpekyolu rotasına kaydırabileceğiz. Bu şekilde ortaya çıkacak zenginlik ve imkanlar da ülkelerimizin ve vatandaşlarımızın refahına hizmet edecektir.

 

Bakü’deki Üçlü Bakanlar Toplantısının sonunda bir de ortak bildiri yayımlanacak. Bildiri ile Kafkasya transit koridorunu desteklemeye yönelik Dışişleri ve Ulaştırma Bakanları arasında kurulan üçlü mekanizmalara benzer nitelikte gümrük idareleri arasında da üçlü bir mekanizma kurulmuş olacak.  Böylelikle tarihi İpekyolu’nu canlandırmak adına gerçekleştirilen Bakü – Tiflis – Kars Demiryolu Projesi’nde gümrük işlemleri daha kolay ve etkin bir şekilde üç ülkenin işbirliğiyle gerçekleştirilebilecek ve hudut geçişleri hızlanacak.

 

 

 

Bakan Tüfenkci, Üçlü Toplantının öncesinde Azerbaycan’ın merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in Anıt Mezarı’na  çelenk koayacak, Şehitler Hiyabanı’nı ziyaret edecek. Azerbaycan ziyareti kapsamında Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi Erkan Özoral ile de bir araya gelecek.

Başkan Can, “Azerbaycan ile doğuştan gelen bir kardeşliğimiz vardır”

 

 

 

Azerbaycan’ın merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, 94’üncü doğum gününde Tarsus’ta Haydar Aliyev Parkı’nda anıldı.

Haydar Aliyev Parkında gerçekleşen program, Tarsus Halk Eğitim Merkezi Çocuk Halk Oyunları ekibi ve Mersin Büyükşehir Belediyesi Halk Oyunları ekibinin folklor oynamaları ile Kampüs Okullarının minik öğrencilerinin mehteran gösterisi ve Tarsus Belediye Başkanı Şevket Can’ın kızı İrem Can’ın Azerbaycan şiirini okumasıyla başladı.az4

Yapılan gösterilerin ardından Belediye Başkanı Şevket Can, açılış konuşmasını yaptı.

Azerbaycan ile doğuştan gelen bir kardeşliğin olduğunu söyleyen Başkan Can, “2007 yılında Bakü’nün alt belediyelerinden birisi olan Hatai şehri ile imzaladığımız kardeşlik protokolünden sonra 2009 yılında hizmete açtığımız parkımız, 2015 yılında aldığımız meclis kararı ile Azerbaycan’ın merhum Cumhurbaşkanı, büyük devlet adamı Haydar Aliyev ismini verdik. Bugün Haydar Aliyev’in 94. doğum gününü kutlamak için burada bulunmaktayız. Merhum Haydar Aliyev, Azerbaycan’da nasıl sevilip sayılmakta ise, biz de aynı şekilde sevip sayıyoruz. Büyük Önder Haydar Aliyev 2003’te aramızdan ayrılana kadar bu kardeşliğin ve bağın daha da güçlenmesi için elinden geleni yapmış ve “İki Devlet bir Millet” lafıyla da bu bağa derin vurgu yapmıştır.az3

Bizim Azerbaycan halkı ile doğuştan gelen bir kardeşliğimiz vardır. Tarihin derinliklerinden günümüze uzanan bu kardeşlik çerçevesinde ilişkilerimiz bundan sonra daha da güçlenecek tek millet iki devlet anlayışı içerisinde sosyal ve ekonomik yönden yeni ufuklara yelken açacaktır. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Azerbaycan’ın sevinci bizim sevincimizdir, hüznü bizim hüznümüzdür” demiştir. İşte bu anlayışla yola çıkarak Türkiye-Azerbaycan dostluğu ve kardeşliğinin devamı için çalışacağız. Azerbaycan Türkiye kardeşliği en güzel seviyeye çıkacak sonsuza kadar sürecektir. Kardeş ülkemiz Azerbaycan’la ilişkilerimizin daha da güçlenmesine yol açacağına inandığımız bu programımıza katılıp bu onurlu günümüzde aramızda bulunarak bizleri şereflendirdiğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum dedi.az2

Tarsus Kaymakamı Yüksel Ünal, Haydar Aliyev Türk dünyasında önemli hizmetler yaptığını söyledi.

Kaymakam Ünal, “ Biz hep diyoruz ki, “Biz tek milletiz iki devletiz. Özümüz bir sözümüz bir.” 10 Mayıs 1923’te Haydar Aliyev doğmuş ve Atatürk’ün bütün prensiplerinin içerisindekileri aynen uygulamış ve 1993 yılında Azerbaycan bağımsızlığına kavuşmuştur. Bizim için Atatürk nasıl büyük Atatürk ise,  Haydar  Aliyev’de Azerbaycanlı  Kardeşlerimiz  için bir Atatürk’tür” şeklinde konuştu.

Azerbaycan’ın Türkiye için gerçekten bir can olduğunu belirten Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, bir kardeş olduğunu söyledi.az1

Başkan Kocamaz, “Azerbaycan ismi içerisinde gerçekten Türkiye için bir can, bir kardeş mesafesinde. Çocukluğumuzdan bu yana dört gözle beklediğimiz, bir gün mutlaka kavuşacağımız Azerbaycan ve diğer Türk Dünyası ile hülyalarımız Allah’a binlerce şükürler olsun ki, 1990’dan sonra hayat buldu ve birbirimize kavuştuk, aradaki duvarlar yıkıldı. Birbirimizin varlığını kucaklaşarak hissettik. Gerçekten Aziz Atatürk’ün 1930’lu yıllarda belirttiği gibi bu günleri dört gözle bekliyorduk ve rahmetli Başbuğumuzda bu günlerin mutlaka geleceğini ve Türk dünyasının kucaklaşacağını belirtiyordu ve çok şükür rahmetli Başbuğ öbür dünyaya gözü açık gitmedi. Bu duvarların yıkılmasını ömrü boyunca verdiği mücadelenin artık sübuta erdiğini bizzat gördü. Biz bugün geldiğimiz günlerde bu kentte yerel yönetici olarak, görev aldığımız andan itibaren hülyalarımızı gerçeğe dönüştürmek düşüncesiyle günlük belediyecilik hizmetlerinin dışında kentin ufkunu bir yerlere aşmak istedik. Kentin ufkunu Türk Dünyasına açmak istedik. İnsanlarımızın bir araya gelmesini, kaynaşmasını, birbiriyle bütünleşmesini hep düşündük. Bugün geldiğimiz noktada Allah’a binlerce şükürler ediyoruz, Azerbaycanlı kardeşlerimizin, kandaşlarımız, artık hiçbir yerden izin almadan, direk olarak gelip bizimle buluşabiliyor, bizler de aynı şekilde oralara gidip kardeşlerimizle kucaklaşabiliyoruz.az

Dilimiz bir, dinimiz bir, inancımız bir ve soyumuz bir. Bir milletin ayakta durması için mutlaka dil birliği gerekiyor. Bunu merhum Ziya Gökalp Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak eserinde çok veciz bir şekilde ifade ediyor. Azeri kardeşlerimizle dil konusunda çok fazla bir problemimiz yok ama Azerbaycan dışındaki Türk Dünyasıyla anlaşmakta maalesef zorluk çekiyoruz. İnşallah yine dileğimiz o ki bu diğer Türk kardeşlerimizle ortak bir alfabe etrafında birleşip birbirimizi çok daha yakından tanıyabiliriz. Hepimiz belli bir yaşlara gelmiş bu kentlere hizmet eden, bu ülkeye hizmet eden insanlar olarak, sorumluluk taşıyoruz. Önemli olan bu tür etkinliklerin bizden sonra da devam ettirilmesi, özellikle bizden sonraki nesillerin birbirine sahip çıkması, birbiriyle çok daha sıkı ilişkiler içerisine girmesidir.

Ben bu kentte, Tarsusumuzda, Haydar Aliyev’in ruhunun aramızda dolaşmasından, Haydar Aliyev’in bizleri buluşturmasından dolayı gerçekten onur duyuyorum. Bu ruhun yeniden tesis edilmesinde, bu kardeşliğin  yeniden tesis edilmesinde, bu ruhun yeniden canlandırılmasında çorbada zerre kadar tuzumuz varsa bundan onur duyarız. Başlattığımız bu hareketin şimdide pek çok değerli Belediye Başkanımız Şevket Can ve Hatai Belediye Başkanımız ve Valimiz tarafından da sürdürülüyor olması gerçekten de onur verici  bir olay. Bu kardeşliğin, bu birlikteliğin devam etmesini temenni ediyorum. Rahmetli Haydar Aliyev’in ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Dünyasının çok önemli yol başçıları olduğunu, çok önemli fikir ve devlet adamları olduğunu bunların ortaya koyduğu fikirler doğrultusunda hep birlikte yürümemiz gerektiğini belirtiyorum” ifadesini kullandı.

Hatai Milletvekili Hüseyin Bala Miralamov ise yaptığı konuşmada, Türkiye ile Azerbaycan’ın ilelebet kardeş kalacağını belirterek, “Hepinize teşekkür ediyorum ve minnettarım. Türk Dünyasının liderlerinden biri elbetteki Mustafa Kemal Atatürk’tür. İkincisi bizim ülkemizin ulu önderimiz Haydar Aliyev’dir. Hem Mustafa Kemal Atatürk hem de Haydar Aliyev sonsuza kadar olacaktır. Ve inanın ki Türk dünyası ebedi olacaktır. Gelecek nesillerimiz bu amaçları sürdürmeye devam edecektir” dedi.

Hatai Valisi Razim Mamadov, her milletin tarihinde müstesna rol oynamış ve milletin kaderini değiştiren liderleri olduğunu söyledi.

Vali Mamadov, “Bugün burada olmamıza sebep olan herkese teşekkür ediyorum. Her bir milletin tarihinde müstesna rol oynamış ve milletinin kaderini değiştirmiş yön vermiş, devirler ve nesiller değişse de hiçbir zaman unutulmayacak büyük liderler vardır. Böyle insanların büyüklüğü yıllar geçtikçe daha net görülmektedir. Bu insanlardan biri de kuşkusuz Azerbaycan halkının milli lideri Haydar Aliyev’dir. Sovyetler birliği döneminden bağımsız Azerbaycan dönemine kadar geçen tarihi süreçte hem dünyada hem de  Azerbaycan’da çok şeyler değişmiştir. Ama bizim için değişmeyen tek şey Haydar Aliyev’in şahsiyetine duyulan saygı ve sevgidir. Bilindiği gibi 1991 yılında bağımsızlığını yeniden kazanmış Azerbaycan Cumhuriyeti çeşitli zorluklarla karşılaşmış. Ekonomisi tamamen çökmüş genç cumhuriyet iç çatışmalar ve dış baskılar sonucu 1920’de olduğu gibi bağımsızlığını yeniden kaybetme tehlikesine maruz kalmıştır.  Böylesine sancılı bir dönemde yeniden siyasete dönen ve iki dönem cumhurbaşkanı olan Haydar Aliyev halkının ondan beklediği misyonu başarıyla tamamlamış ülkesini parçalanma tehlikesinden kurtarmıştır. Haydar Aliyev dünyasın’da Türkiye ile ilişkilere her zaman özel önem verilmiştir. Zira Türkiye ve Azerbaycan’ı bir milletin iki devleti olarak görmüştür. Meydanlara alanlara bu iki devletin sevgisinin sonucu olarak meydanlara alanlara Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Haydar Aliyev’in isimleri verilmiştir. Hala Azerbaycan’da ve Türkiye’de isimler verilmeye devam edilmektedir. Herkese Türk misafirperverliği için teşekkür ediyorum” ifadesini kullandı.

Türki dünyasında bu tür kardeşliğin ilelebet sürmesini dileyen Azerbaycan Ankara Büyükelçisi Faig Bagirov, “Ulu önderimizin adını taşıyan bu güzel parkta gardaş Azerbaycan’dan size sevgiler saygılar getirdim. Azerbaycan ve Türkiye arasında ki derin dostluk ve gardaşlık eski tarihlere dayanmaktadır. Azerbaycan’ın büyük lideri Haydar Aliyev’in bir millet iki devlet, Büyük Atatürk’ün ise Azerbaycan’ın sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir lafları ülkelerimiz arasındaki gardaşlığın göstergesidir” cümlesini kullandı.

Konuşmaların ardından Haydar Aliyev Anıtı’na çiçekler bırakıldı. Haydar Aliyev parkına fidan dikiminden sonra program törene katılanların Haydar Aliyev Parkı’nı gezmesi ve hatıra fotoğrafı çektirmesiyle son buldu.

Törene Azerbaycan Ankara Büyükelçisi Faig Bagirov, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, kardeş şehir Hatai Valisi Razim Mamadov, Milletvekili Hüseyin Bala Miralamov, Hatai Vali Yardımcısı Penah İmanov, Hatai Belediye Başkan Yardımcısı Aliyar Aliyev, Tarsus Kaymakamı Yüksel Ünal, Tarsus Belediye Başkanı Şevket Can, Çamlıyayla Belediye Başkanı İsmail Tepebağlı, MHP Mersin İl Başkanı Atsız Afşin Yılmaz, İlçe Jandarma Komutanı Mahmut Erin, MHP Tarsus İlçe Başkanı Ertuğrul Bodur, Tarsus Müftüsü Hayri Erenay, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ruhi Koçak, oda ve dernek başkanları, belediye meclis üyeleri, muhtarlar ile çok sayıda davetli katıldı.

Vatana çizdiği tablolarla bakan ressam

pervane memedli Eşref Heybetov ressamdır. Çektiği eserlerin çoğu Azerbaycan’a, Türk dünyasına adanmıştır. Kataloglarda eserlerinin adı Bakü ve Karabağla başlar. Almanya’da yaşıyor. Almanya’dan önce ise Rusya’da yaşayıb.Azerbaycana sık sık gelir, doğduğu İşerişeherdeki eski siteyi, kıyısında büyüdüğü denizi görmek için. Darıhmağa vakti olmuyor. Her yıl dünyanın bir birinden farklı yerlerinde eserleri sergilenir. Çoh zaman da bu mekana ayağı ilk çarpan Azerbaycan türkü oluyor. Ressam olmaya, Vatanı, edebiyatı çok sevdiğine göre kendini iki kişiye borçlu sayıyor. Onda kitaplara, kültüre ilgi yaratan bunun için ise elinden geleni esirgemeyen beyin cerrahı olan babalığı Surhay Ahundova ve Azerbaycan’da adı efsanelerde dolaşan ressam Settar Behlulzadeye. Settar Behlulzade ona renkler, çizgiler bir de onlardan doğan hisler, duygular dünyasının sırrını anlattı. Sürekli gökyüzüne bakıp, yetmediyi sevgilisin gözlerini mavi ummanlarda arıyan, gözyaşlarını bağrında açtığı oyuğa akıtan kocaman ağaca yağmur selinin içinden bakan ressamdan çok şey öğrendi. Sonraları Azerbaycan’a uzaktan bakıp yaşamak düştü kısmetine. Ama kendisinin dediği gibi cismi Almanya’da, ruhu Azerbaycan’da, fikirleri ise Rusya’da olur. Böylece Bakü-Moskova-Berlin üçgeninde, yolayırıcında yaşıyor.Ama bu ne Bermuda üçgeni ne de üç yolayırıcıdır, bu belki de yollar kavşağı..    Eşref Heybetov Cenevre’de BM Sarayı’nda, Romanya Cumhurbaşkanı sarayında, NATO’nun ikametgahında, Ürdün kral sarayında, Lüksemburg hersoqunun ikametgahında, Vatikan Bürosu sarayında gibi Malta’nın, Hindistan’ın önde gelen salonlarında sergileri düzenlenen ilk azerbaycanlı ressamdır.

1951 yılında Azerbaycan’ın Bakü şehrinde doğan Heybetov, A. Azimzade Ressamlık Yüksekokulu’nda, Tiflis Ressamlık Akademisi’nde ve Bakü Güzel Sanatlar Enstitüsü’nde eğitim aldı. Azerbaycan, Almanya, İsviçre, Belçika, Malta, Rusya, Türkiye ve birçok ülkede resimleri sergilendi. Aynı zamanda akademisyen olan sanatçının sanat üzerine yazdığı yüzü aşkın yazı çeşitli dillerdeki (Türkçe, Rusça ve İngilizce) dergi ve gazetelerde yayımlandı. Çeşitli televizyon kanalları için dört uzun metrajlı film çalışması yürüten ressamın resimlerinden bazıları, uluslararası resim kataloglarında yer aldı. Sanatçı ayrıca UNESCO Ressamlar Federasyonu, SSCB ve Rusya Ressamlar Birliği, Rusya Şarkiyatçılar Birliği, Almanya Bakü Derneği, Almanya Uluslararası Cengiz Aytmatov Vakfı üyesidir.
20 yıldır Almanya’da yaşayır.Ondan geri 15 yıl Moskova’da yaşadı. Orada «Bakı» toplumunu kuranlardan olup. Moskova’dan köçenden orada yaşayan arkadaşları ünlü ressam Tahir Salahov ünlü Azerbaycanlı yazar Cengiz Hüseynov ve b. özlüyor.
Bakü’de Sanat Enstitüsünü bitirdikten sonra ünlü Halk ressamı Tahir Salahovun yardımıyla Moskova’ya gitti. 1980 yılında Moskova’da Olimpiyat kutlanıyordu. Bu sırada spor kompleksleri ve belirli binaların üzerine mozaiklerle çalışıyordu. 1981 yılında Moskova Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde ilk sergisi olur.Serginin yapılması o yıllarda üniversitede öğretim üyesi olan bugünkü Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in girişimi ve yardımıyla olur. Cengiz Aytmatovla uzun yıllar dostluk etti. O.Lüksemburqda Büyükelçi çalıştığı zamanlar bu şehirde birkaç kez sergileri olmuştu. Ünlü Kırgız yazarı Cengiz Aytmatov onun yaratıcılığına yüksek fiyat vererek deyib: “Eşref’in eserlerinde Doğu’nun eski gelenek ve Batı’nın modern plastikası organik şekilde birleşir. Bu da seyrçini düşünmeye zorlar ”
Eşref Heybetov yetenekli, iyi tanınmış Azerbaycan ressamıdır, kendi sanatında Azerbaycan levhalarını, doğasını, geleneklerini ve kültürünü yansıtır. Eserlerinin katalog sıralanması ülke hakkında belirli fikir oluşturur: “Abşeron motifi”, “Azerbaycan kendinin bir günü”, “Merhaba, Azerbaycan”, “Azerbaycan dağları”, “Bakü ve bakılılar”, “Eski Bakü”, “Şuşa Camii”, “Hocalı katliamı “,” Karabağ manzarası “,” Gelin “,” Sarvan “.
Eserlerinin çoğu yağlı boya ve grafik üslubdadır. Eskizler bazında Nepal’de Tibet motifleri konusunda halı dokundu. Bu bizim Doğu halılarının nahışlarından farklıdır. 2010 yılında Frankfurt’ta Alman nağıllarına kopyalarını ve iki kitabı olarak yayımlandı.
Son yıllar Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ona ev verdikten sonra Bakü’ye sık sık geliyor. Menzil çektiği eserlerle beraber uzun Yıllar gezdiği ülkelerden getirdiği sergi ve suvenirlerle baş-başa. 600 civarında eser ve sergi içeren bu üçotaqlı konut küçük müzeni hatırladır…Burada İtalaiyadan getirilmiş çoklu porselen gelincik ve maskeler, Hindistan’dan her çeşit hediyelik eşya ve Doğu ülkelerinden çeşitli silah koleksiyonu var.
Eşref Heybetov der ki, “Frankfurt’ta” Dünya kültürü “(Weltkulturen Muzeum) müzesi var. Ben gelecekte Bakü’de da böyle bir müzenin olmasını istiyorum. Ev-muzeyimi devlete hediye etmek niyyetindeyem.Vetenden kenarda yaşayan soydaşlarımız Azerbaycana her geldiğinde bir hediye getirse, Azerbaycanda da bele bir müze ola bilir. ”
Söz yok ki, küçük müzenin en değerli eserleri Eşref Heybetovun manzara, natümort, peyzajları, eserleridir. Onun çalışmalarının baş konusu Azerbaycan ve onun tarihi, gelenekleridir. Yılın büyük kısmını Almanya’da ve Moskova’da geçiren ressamı ümumtürk ölçekli konular da maraqlandırır.Dünyanın “renkler ve barış elçisi” ne dönüşmüş ressam sergilediği eserlerinin dili ile vatanı Azerbaycan’ı kamuya yöneltmektedir
ressam1Ressamın hobilerinden biri de kitap yazmaqdır.Harici ülkelerde basılmış yüze yakın makale yazarı hazırda “Zaman ve tesadüfler” adlı kitap üzerinde çalışıyor. Dokuz bölümden oluşan bu kitap bir anı -hatire türünde olup hayatında buluştuğu ilginç ve tanınmış kişiler hakkında fikirleri ve seyahat ettiği ülkeler hakkında materyaller yer alacak.

 

“TANAP; Barış, Huzur ve Refah ile Birlikte Zikredilecek Bir Projedir”

58Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ve Gürcistan Cumhurbaşkanı Margvelaşvili ile birlikte Kars’ta gerçekleştirilen TANAP temel atma törenine katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu projeyle doğal kaynakların kullanımı konusunda yeni bir yaklaşımı tüm dünyaya gösterebileceklerini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Temelini attığımız TANAP, 1900 kilometre uzunluğu ve 10 milyar dolar maliyetiyle, bu misyonu ziyadesiyle hak eden bir projedir” dedi.                    

CumhurbaşkanıAzerb Recep Tayyip Erdoğan,  Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Gürcistan Cumhurbaşkanı Giorgi Margvelaşvili ile birlikte Kars’ta gerçekleştirilen TANAP temel atma törenine katıldı.

Törende yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güney Gaz Koridoru Projesi’nin ana omurgasını oluşturan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı TANAP’ın temel atma töreninin ülkelerimiz, milletlerimiz, bölgemiz için hayırlara vesile olması temennisini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada petrol ve doğalgaz projelerinin, çoğunlukla çatışmalarla, çekişmelerle, kavgalarla, savaşlarla, sömürüyle anıldığına işaret ederek, “Ben, bu projenin barışla, refahla, huzurla birlikte zikredileceğine inanıyorum.  Biz, hiçbir zaman başka toplumların, başka ülkelerin mağduriyeti üzerine bir refah düzeni kurma peşinde olmadık, böyle bir anlayışı asla kabul etmedik. Siz değerli Cumhurbaşkanlarının da aynı yaklaşıma sahip olduğunu biliyorum. Dünyayı daha adil, daha yaşanabilir, daha huzurlu bir yer haline getirme konusunda, hepimiz de sorumluluklarımızın bilincindeyiz” dedi.

“BU PROJE, DOĞALGAZLA BİRLİKTE BARIŞ VE HUZURUN DA TAŞIYICISI OLACAKTIR”

Bu projeyle, doğal kaynakların kullanımı konusunda yeni bir yaklaşımı tüm dünyaya gösterebileceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin doğu sınırından başlayıp batı sınırında bitecek olan ve Şahdeniz gazını Avrupa’ya taşıyacak olan bu boru hattının, doğalgazla birlikte barış ve huzurun da taşıyıcısı olması dilediğini ifade etti.

Doğalgazın üç “T” üzerinde tanımlandığını, bunların; tedarikçi, transit ve tüketici olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan’ın tedarikçi, Gürcistan ve Türkiye’nin hem transit, hem de tüketici, Avrupa’nın da tüketici konumunda olacağını anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomik kaynaklar, insanlığın hizmetinde değilse, felaketinin sebebi olduğunu, yaşadığımız iki büyük dünya savaşıyla, büyüklü, küçüklü sayısız savaşla, çatışmayla bunun görüldüğüne işaret ederek, “Biz, bu projeyle, aynı zamanda, sahip olduğumuz kaynakları kendi vatandaşlarımızın, onlarla birlikte tüm bölge halklarının, tüm insanlığın hizmetine sunma irademizi de ifade etmiş oluyoruz.  Bu yola birlikte çıktığımız için, bu yolda birlikte ilerlediğimiz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Türkiye’nin, geçtiğimiz 12 yılda gerçekleştirdiği büyük reformlarla, hem demokrasi, hem de ekonomi alanında çok büyük ilerlemeler kaydettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte ülkemizi her alanda 3 kat büyüterek, temel altyapı yatırımlarını gerçekleştirerek, yatırım ortamını iyileştirerek, geçmişin eksiklerini telafi etmenin çabası içinde olduklarını söyledi.

TÜRKİYE’NİN SON DÖNEMDEKİ GELİŞİMİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu dönemde, ülkemizde fert başına millî gelirin 3 bin 500 dolardan 11 bin dolar seviyelerine yükseldiğini belirterek şunları söyledi: “İhracatımızı 36 milyar dolardan 157 milyar dolara çıkardık. Turizm gelirlerimizi 12,5 milyar dolardan 34,5 milyar dolar seviyelerine ulaştırdık. 6 bin 100 kilometreden aldığımız bölünmüş yol uzunluğuna 17 bin 591 kilometre daha ilave ettik. Hızlı tren hatlarıyla, havalimanlarıyla ülkemizin her köşesini süratle ve güvenle ulaşılabilir hale getirdik. İşte buraya da gelirken bu şehrimizin de adeta bir şantiye halinde olduğunu gördünüz. Toplu konut projeleriyle tüm dünyada örnek alınan bir şehirleşme hamlesi başlattık. Barajlarla, sulama tesisleriyle, arıtma tesisleriyle, kırsal kalkınma projeleriyle, her alandaki altyapı yatırımlarıyla, ülkemizin adeta çehresini değiştirdik.”

“TÜRKİYE’Yİ BÖLGESİNİN ENERJİ DAĞITIM MERKEZİ HALİNE GETİRMEYİ PLANLIYORUZ”

Ülkemizin, şimdi de asıl hedefe, 2023 hedeflerine hazırlandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amacımız, 500 milyar dolar ihracatla, 2 trilyon dolar millî gelirle, tek haneli rakamlardaki işsizlikle, enflasyonla, genç ve eğitimli nüfusumuzu en iyi şekilde değerlendirerek, dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olmaktır. Bu çerçevede, Türkiye’yi bölgesinin enerji dağıtım merkezi haline getirmeyi de planlıyoruz. Ceyhan, artık dünyanın en önemli petrol dağıtım merkezlerinden biri haline gelmiş durumda. Irak ve Suriye’de durumun normale dönmesiyle, Ceyhan’ın bu konumu daha da güçlenecek, kapasitesi daha da artacaktır. Aynı şekilde, diğer ülkelerle olan doğalgaz ve petrol boru hattı projelerimiz devam ediyor” dedi.

“AVRUPA İLE HAZAR BÖLGESİ ARASINDA GÜÇLÜ BİR BAĞ OLUŞACAK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TANAP’ın, tüm bu projelerin içinde, güzergâhı ve hedefleriyle, ayrı bir yere sahip bulunduğunu, bu projenin, başka hiçbir projenin alternatifi olmadığı gibi, bu projeye alternatif başka bir projenin de bulunmadığını ifade etti.

Bu bakımdan gerçekten özgün bir proje olan Güney Gazı Koridoru’nun bütün etaplarıyla tamamen hayata geçirdiğinde, Avrupa ile Hazar bölgesi arasında güçlü bir bağ oluşacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu projeye, Azerbaycan’dan, Gürcistan’dan, Türkiye’den ziyade tüm Avrasya coğrafyasının ihtiyacı olduğunu söyledi.

“1900 KİLOMETRE UZUNLUĞUNDAKİ HATTIN SÜRATLE TAMAMLANARAK HİZMETE GİRMESİNİ TEMENNİ EDİYORUZ”

Bu projenin ekonomik işlevinin yanında, barışa ve huzura yapacağı katkının da ilgiyle karşılanacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Temelini attığımız TANAP, 1900 kilometre uzunluğu ve 10 milyar dolar maliyetiyle, bu misyonu ziyadesiyle hak eden bir projedir. 16 milyar metreküpten başlayıp, kademeli olarak 22 milyar metreküpe ve 31 milyar metreküpe kadar çıkacak kapasitesiyle bu projede doğalgaz akışının, hedeflediğimiz tarihte, inşallah 2018’de başlamasını temenni ediyorum. Planımız bu. Bu hattın geçtiği Ardahan, Kars, Erzurum, Erzincan, Bayburt, Gümüşhane, Giresun, Sivas, Yozgat, Kırşehir, Kırıkkale, Ankara, Eskişehir, Bilecik, Kütahya, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ, Edirne illerimize de hayırlı olmasını diliyorum. Ülkemizi en doğudan en batıya kadar kat edecek 20 ilimizden, 67 ilçemizden ve 600 köyümüzden geçecek 1900 kilometre uzunluğundaki hattın süratle tamamlanarak hizmete girmesini temenni ediyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği Genişlemeden Sorumlu Başkan Yardımcısı’nın konuşmasının girişini Türkçe yapmasından duyduğu memnuniyeti de dile getirerek, “Şunu hatırlatayım ki, bu Türkçesi ile bile Adriyatik’ten Çin Seddi’ne hiç acıkmadan gidebilir. Bu konuda rahat olsun” dedi.

Konuşmasının sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışmaları yürütecek firmalara, mühendisleri, teknisyenlere, işçilere başarılar diledi, projenin bugüne gelmesinde emeği geçen, katkısı olan herkese de teşekkür etti.