Etiket arşivi: Aile

CHP Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko, Kocaeli’nin Sağlık Sorunlarını Yeni Atanan Bakana Anlattı, Çözüm İstedi

CHP Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko, TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nda yaptığı konuşmada, Gebze Fatih Devlet Hastanesi’ndeki genel cerrah uzmanı eksikliği başta olmak üzere, sağlık hizmetlerindeki önemli sorunları yeni atanmış Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’na sordu, çözüm istedi.

Kanko, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Gebze, Kocaeli’nin önemli metropollerinden biridir ve burada genel cerrahi uzmanı eksikliği büyük bir problem oluşturmaktadır. Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir bıçaklanma vakasında, şehir hastanesinden gelen genel cerrah ameliyatı gerçekleştirmiş, ancak ertesi gün kendi görev yerine dönmek zorunda kalmıştır. Bu durum, hastaların mağduriyetine neden olmaktadır.”

Kanser hastalarının tedavisinde yaşanan sıkıntılara da dikkat çeken Kanko, “Kanser hastalarının ilaçlarını temin edememesi ve SGK’nin ödememesi nedeniyle hastaların mahkemeye başvurmak zorunda kalmaları büyük bir sorundur. Bu konuya acilen dikkat çekilmelidir,” dedi.

Devlet hastaneleri ile tıp fakültesi hastaneleri arasındaki malzeme temini ve tedavi imkanlarındaki farklılıklara değinen Kanko, “Minimal invaziv kalp cerrahisi ve robotik cerrahi gibi ileri teknolojilerin üniversite hastanelerinde geride kaldığını gözlemlemekteyiz. Bu konuda da gerekli adımlar atılmalıdır,” diye ekledi.

Performans sistemi ve öğretim üyelerinin çalışma koşullarına ilişkin sorunları gündeme getiren Kanko, “Performans sistemi mutlaka başarıya dayalı olmalıdır ancak büyük branşlarda çalışan asistan ve öğretim üyelerinin ödenekleri oldukça düşüktür. Bu durum hakkaniyete aykırıdır,” ifadelerini kullandı.

Yoğun bakım ünitelerinde yaşanan yer sıkıntısı ve sağlık turizmi konusundaki görüşlerine de değinen Kanko, “Yoğun bakım ünitelerindeki yer sıkıntısı çok ciddi bir problemdir. Sağlık turizmi konusunda da net bir strateji belirlenmelidir,” dedi.

Tıp fakültelerindeki öğretim üyelerinin emeklilik yaşlarının 72’ye çıkarılmasını talep eden Kanko, “Öğretim üyelerinin emeklilik yaşlarının yükseltilmesi, özellikle kalp cerrahisi ve beyin cerrahisi gibi alanlarda uzman eksikliğini gidermeye yardımcı olacaktır,” şeklinde konuştu.

Son olarak, Kocaeli’deki tıp fakültesi servislerinin kaldırılmasının personel için büyük mağduriyet yarattığını belirten Kanko, bu sorunun çözülmesi gerektiğini ifade etti.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Aileyi kurtarmak için Mevlana’dan alacak dersler var”

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın kaleme aldığı “Hz. Mevlana ile Aile Terapisi” isimli yeni kitabı okuyucuları ile buluştu. Kitabın tanıtım toplantısı kapsamında bir söyleşi gerçekleştiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, söyleşi sonunda kitabını da okurlarına imzaladı. Aileyi keşfetmek ve kurtarmak için Mevlana’dan alacağımız dersler olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Anadolu’da aile müessesesi güzelse bunda Mevlana’nın büyük rolü var. Aile müessesemizin sıcak olmasının, bizim kültürümüzün kucaklaşmaya sarılmaya yakın olmasının ve Batı’nın buna hayran olmasında Mevlana’nın büyük hissesi var. Mevlana’yı yeniden keşfetmek gerekiyor” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın kaleme aldığı “Hz. Mevlana ile Aile Terapisi” isimli yeni kitabı okuyucuları ile buluştu. Timaş Yayınlarından okurla buluşan “Hz. Mevlana ile Aile Terapisi” isimli kitap, Mevlana’nın eseri Mesnevi’deki 46 hikâyeyi aile terapisi bağlamında ele alıyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kitabında kadim kültürümüzdeki aile yapı taşlarını güncel psikoloji ekolleriyle bağdaştırıyor.

Üsküdar Üniversitesi Güney Yerleşke Fuat Sezgin Konferans Salonunda gerçekleştirilen Hz. Mevlana ile Aile Terapisi söyleşisinin moderatörlüğünü Tasavvuf Enstitüsü Tasavvuf Kültürü ve Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Emine Yeniterzi yaptı.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Hz. Mevlana’nın yüzyıllar önce yazdığı Mesnevi ile özellikle ailenin sorunlarına yönelik bugünlere ulaşan geniş bir bakış açısı getirdiğini söyledi. Kitaplarını yazarken toplumun en çok ihtiyaç duyduğu konulara eğilmeye özen gösterdiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu kitapta da ailenin sorunlarına ilişkin farklı bir bakış açısı getirmeyi amaçladığını söyledi.

Bu çağın insanı zevk peşinde koşmayı amacı gibi gördü

Amerika’da 2000’lerin başında ortaya çıkan pozitif psikolojinin temellerini Anadolu irfanı ve Mevlana’nın öğretilerinden aldığını, fakat kaynak göstermediğini bilimsel metodoloji ile anlatıldığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Pozitif psikolojide özbilinç, kendini tanıma, kendini yönetme, sosyal bilinç, empati, öfke yönetimi, bağışlayıcılık gibi konular ele alınıyor. Bir hazine üzerinde oturuyoruz fakat farkında değiliz. Günümüzde ailede kriz var. Pozitif psikolojinin bir ayağı da ailedeki değerlerin yeniden inşasına yönelik. İş birliği becerisini kaybetmiş insanlar. Bireyselliği bencillik gibi ele almışız. Bu çağın insanı ego ideallerini değiştirmiş, bu çağın insanı zevk peşinde koşmayı yaşam amacı gibi gördü ve bunun sonucunda da insanlarda bütün zevkleri tatmak mümkün olmadığı için de çatışmalar çıktı, yalnızlaşmalar başladı. Yalnızlık Bakanlığı kuruluyor. Kapitalizm önce hasta ediyor, sonra tedavi ediyor” dedi.

Mevlana, bunu öğretiyor

Klasik psikolojinin eksiyi sıfıra getirdiğini, pozitif psikolojinin ise ruh halini sıfırın üzerine çıkarmayı amaçladığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Pozitif psikoloji Polyannacılık değil. Kişiye olumlu yönlerini görmesini öğretiyor. İnsan nasıl mutlu yaşar? Bunu öğretirsek birçok psikiyatrik hastalık, suç ve şiddet olayı azalacak. Kötülük davranışı azalacak, iyilik davranışı artacak. Bunun için insanın kendini iyi hissetmesi lazım. Bağımlılığın en büyük nedeni insanı kendini kötü hissettiği zaman bağımlılık yapan maddelere yöneliyor, iyi hisseden insan buna ihtiyaç duymuyor. Bu bizim kaynağımız ve değerlerimiz. Bu zamanın kıyafetlerini sunmamız gerekir; bu zamanın kıyafetlerini de Mesnevi Terapi’de sunduk. Bu da bilim metodolojisi. Şu anda bunun tedaviye yönelen şekli mindfulness terapi olarak geçiyor. Günümüzde üçüncü nesil terapiler, metabilişsel terapiler diye geçiyor, aslında Mevlana bunu öğretiyor. Onda uygulanan testleri Mesnevi Terapi’deki bilgilerle birleştirdim” diye konuştu.

Mevlana, zor olana talip olmayı tercih ediyor

Hz. Mevlana’nın Mesnevi’deki hikâyelerinde zora talip olmayı hedeflediğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Zora talip olmayı Mevlana özellikle tercih ediyor. Mevlana’yı Mevlana yapan da o. Aslında psikolojinin şu kuralına uyuyor; zora talip olmak yeni fırsatlar demek. Bir insan zora talip oluyorsa zor vakalarla ilgileniyorsa tedavi tekniğinde de öyle. Hiç kimsenin tedavi etmek istemediği vakayı tedavi ediyorsun o sana kimsenin görmediği ve düşünmediği yeni bakış açıları getiriyor. İnovasyon aslında zora talip olmayla ortaya çıkıyor. Mevlana yaşadığı dönemin rutinlerinin dışına çıkmış. Manevi keşif yolculuğu yapmış ve insanları kazanmayı amaçlamış, insanların güvenlerini de kazanmış” dedi.

Mevlana, sihirli yöntemi kullanıyor

Hz. Mevlana’nın kendisine yöneltilen eleştirileri de ders almak için bir amaç olarak gördüğünü belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Mevlana’nın eleştirmek yerine empati yöntemini kullandığına da dikkat çekerek “Mevlana, Rabia hikayesinde klasik yaklaşımdaki gibi öğüt vermiyor. Empati yapacaksınız, onu yanınıza alacaksınız. Birlikte yürüyeceksiniz. Hangi acıları yaşadın, gel bana anlat gibi bir yaklaşımın ardından kabulleniyor ve yönlendiriyor. Mevlana bu sihirli yöntemi kullanıyor” dedi.

Çiftler arasındaki ego savaşları aileye zarar veriyor

Ailede yaşanan ego savaşlarının aileye zarar verdiğini, bu savaşlarda iki tarafın da kazanmadığını aksine kaybettiğini belirten Tarhan, “Çiftler arasında ben haklıyım, sen haksızsın, benim annem, senin annen, senin paran benim param gibi çekişmelerde kazanan olmuyor. Mevlana hikâyelerinde şunu anlatıyor; ailenin iyiliği için ne yapabilirim sorusuna odaklanmak gerekiyor. Karşı taraf üzerinde ne kadar hâkim olabilirim fikri aileyi yıkıyor. Bulacağım çözüm ailemi nereye götürür yaklaşımına sahip olmak lazım” dedi.

Mevlana’dan alacağımız dersler var

Aileyi keşfetmek için Mevlana’dan alacağımız dersler olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ruhsal gerçeklikle ilgili somut akıl yürütme yöntemlerini kullanmış. Mevlana manevi alemde veri madenciliği yapmış. O nedenle yeni şeyler keşfetmiştir. Bunun ailede de faydası olmuş. Anadolu’da aile müessesesi güzelse bunda Mevlana’nın büyük rolü var. Aile müessesemizin sıcak olmasının, bizim kültürümüzün kucaklaşmaya sarılmaya yakın olması ve Batı’nın buna hayran olmasında Mevlana’nın büyük hissesi var. Mevlana’yı yeniden keşfetmek gerekiyor. Aileyi kurtarmak için Mevlana’dan bizim alacağımız ders ve ilhamlar var. Bizim sağlam olan aile müessesesi bir krize girdi. Bu kriz yine bizim değerlerimizle düzelebilecek. Onun için Mevlana aile problemlerini çözmek için bize seçenek sunuyor” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan söyleşi sonrasında okurlarına yeni kitabını da imzaladı.

Aile Bakanlığı Teşkilatından EKPSS Başvuru Duyurusu!

22 Nisan 2018’de yapılacak olan Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı başvuruları yarın (06.02.2018) başlıyor. Başvuru tarihinin yaklaşmasıyla birlikte konuyla ilgili kurumlardan da bir bir açıklamalar gelmeye başladı. İşte Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı teşkilatından yapılan açıklama…
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Adana ve Edirne İl Müdürlüklerinden EKPSS Başvurularıyla alakalı açıklama duyurusu yapıldı.
Yapılan duyurularda, sınava ilk defa başvuracaklar ya da daha önce EKPSS’ye başvurup da engel durumu değişen adayların ÖSYM’ye gitmeden önce İl veya İlçe görevlisinden (varsa) ön kabul ve taahhüt Beyanı temin edilmesi ve bu belgenin görevli tarafından imzalı olması gerektiğine dikkat çekildi. Adayın engel durumu ve engel grubuna ilişkin detay bilgilerin yer aldığı Ön Kabul ve Taahhüt Beyanı belgesi olmadan ÖSYM Başvuru Merkezlerinde başvuru kabulü yapılmayacağının altı çizildi.
Yapılan açıklamada Ön Kabül ve Taahhüt Beyan belgesini alabilmek için aşağıdaki belgelerin gerekli olduğu vurgulandı.
Ön Kabul için Gerekli Belgeler
1.  Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun, %40 ve üzerinde engelli olduğu belirtilmiş olan Engelli Sağlık Kurulu Raporu aslı ve fotokopisi
2.  Öğrenim durumu, diploma veya mezuniyet durumunu gösterir resmi belge aslı ve fotokopisi
3.  Nüfus Cüzdanı/T.C. Kimlik Kartı veya pasaport aslı ve fotokopisi (Nüfus cüzdanında fotoğraf ve T.C. Kimlik Numarası bulunmalı, pasaportun süresi geçerli olmalıdır.)
4.  Adayın engel grubunu veya durumlarını gösteren diğer belgeler (eğer var ise RAM raporları)
5.  EKPSS Aday Başvuru Formu
Bilindiği üzere, 22 Nisan’da yapılacak EKPSS için başvurular 06-21 Şubat tarihleri arasında alınacak. Bu yıl uygulamaya konulan Geç Başvuru Günü uygulaması için ise, başvurular 13-14 Mart 2018 tarihlerinde yapılacak. 22 Nisan’da yapılacak EKPSS 2018 sonuçları 17 Mayısta açıklanacak. Bu sınavın ilk ataması ise Ekim ayı içerisinde yapılacaktır.
İlkokul, Ortaokul, İlköğretim mezunu adaylar için Engelli Kura Başvuruları ise 02-16 Mayıs tarihlerinde alınacak. Kura için geç başvuru günü ise 29-30 Mayıs 2018 olarak belirlendi.

AÇLIK SINIRI YENİDEN 1.760 LİRAYA ÇIKTI

Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 3,1 oranında artarak bin 760 liraya yükselirken, yoksulluk sınırı da 6 bin 836 lirayı buldu. Temmuz ayında kamu çalışanlarının aylıklarına yapılan zammın önemli bir bölümü, ağustos ayındaki fiyat artışlarıyla eriyip gitti.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Ar-Ge Birimi’nin yaptığı, dört kişilik bir ailenin dengeli ve sağlıklı beslenmesi için tüketmesi gereken gıda miktarlarını esas alarak hesapladığı açlık sınırı ile diğer ihtiyaçlarını yoksunluk hissi duymadan karşılayabilmesi için yapması gereken harcamayı gösteren yoksulluk sınırı araştırmasının bu yıl ağustos ayına ilişkin sonuçları açıklandı.
birleşik kamu iş logo.jpg topluBuna göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı ağustosta bir önceki aya göre 52 lira artarak bin 760,4 liraya çıkarken, gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama ise 37 liralık artışla 5 bin 75,5 lira düzeyine yükseldi. Gıda ve gıda dışı ihtiyaçların yoksunluk hissi çekilmeden insan onuruna yaraşır bir şekilde karşılanabilmesi için gereken toplam aylık harcama tutarını gösteren yoksulluk sınırı ise 89 liralık artışla 6 bin 836 lira oldu.
Yılın ilk sekiz aylık döneminde açlık sınırı yüzde 14,4 oranında artış kaydetti. Yoksulluk sınırı ise aynı dönemde yüzde 8,2 oranında artış gösterdi.
GIDA HARCAMALARI
Dört kişilik bir ailenin gıda yoksulluğu sınırı ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 3,1 oranında artarak bin 708 liradan bin 760 liraya yükseldi. Açlık sınırında yaşanan artış büyük ölçüde, yumurta, süt yoğurt, peynir, taze sebze,  makarna, şehriye ve diğer bazı besin gruplarından kaynaklandı.

Ankara’da en fazla alışveriş yapılan pazar ve marketlerden derlenen fiyatlara göre ağustosta et (kırmızı et, tavuk ve balık) için yapılması gereken harcama tutarı yüzde 1,4 oranında azalarak 558,8 liraya geriledi. Yumurta harcamaları yüzde 29,5 oranında artarak 28,5 liraya çıkarken, kuru bakliyat harcamaları yüzde 4,3 azalarak 56,1 liraya indi, süt-yoğurt harcamaları yüzde 8,2 artarak 289,5 liraya tırmandı.
Ağustosta, peynir harcamaları bir önceki aya göre yüzde 11,9 artarak 72,3 liraya çıktı, patates harcamaları da yüzde 6 azalarak 50,4 lira oldu.
Kuru soğan harcamaları yüzde 14,2 oranında arttı ve 15,3 liraya yükseldi. Taze meyve harcamaları yüzde 1,5 artarak 117 liraya, taze sebze harcamaları yüzde 11,7 artarak 107,1 liraya çıktı.  Ekmek harcamaları yüzde 6,4 artarak 192 liraya, pirinç, bulgur harcamaları yüzde 0,5 oranında artarak 44,5 liraya çıktı. Un harcamaları değişmedi ve 28,8 lirada kaldı.  Makarna-şehriye harcamaları yüzde 7,1 oranında artarak 25,5 liraya, yağ harcamaları yüzde 0,5 artarak 39,3 lira seviyesine yükseldi. Şeker harcamaları yüzde 0,7 oranında azaldı. Bal, reçel ve benzeri maddelere yönelik harcamalar yüzde 1,4 oranında artarken, zeytin harcamaları yine 40,5 lira düzeyinde kaldı.
Hesaplamalar, çalışan yetişkin bir erkek için günlük 3.500,  yetişkin bir kadın için 2.800, çocuk için 2.100 kalori, bir genç için de 3.780 kalori gereksinimi dikkate alınarak yapıldı. Buna göre temmuzda açlık sınırı yetişkin bir erkek için 505,9 lira, yetişkin bir kadın için 404,7 lira, çocuk için 303,5 lira ve genç için de 546 lira oldu.
GIDA DIŞI HARCAMALAR
Diğer açlık ve yoksulluk sınırı araştırmalarından farklı olarak, gıda dışı harcamaların fiyat artışları da esas alınarak yapılan araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin yoksunluk hissi duymadan gıda dışındaki gereksinimlerini karşılayabilmesi için gereken harcama tutar ise bir önceki aya göre yüzde 0,4 oranında arttı ve 5 bin 75,5 liraya yükseldi.
Ağustos ayında, giyim ve ayakkabı harcamaları 438 liraya indi. Barınma harcamaları 957,9 lira,  ev eşyası harcamaları 503 lira,   sağlık harcamaları 177 lira, ulaştırma harcamaları bin 89 lira, haberleşme harcamaları 254 lira,  eğlence ve kültür harcamaları 243 lira, eğitim harcamaları 177 lira, lokanta ve otel harcamaları 534 lira, diğer mal ve hizmetlerle ilgili harcamalar 333 lira,  alkollü içki ve sigara harcamaları ise 367 lira oldu.
Gıda dışı harcamalar yılın ilk sekiz aylık döneminde toplam yüzde 6,2 oranında arttı. Gıda dışı harcamalar 2016 yılı sonunda 4 bin 777 lira olarak gerçekleşmişti.

YOKSULLUK SINIRI
Dört kişilik bir ailenin insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşayabilmesi için yapması gereken zorunlu gıda harcaması ile gıda dışı harcamaların toplam tutarını gösteren yoksulluk sınırı ise ağustos ayında yüzde 0,5 oranında artarak 6 bin 747 liradan 6 bin 836 liraya yükseldi. Ağustosta yoksulluk sınırının yüzde 26’sı gıda, yüzde 74’ü ise gıda dışı harcamalardan oluştu.
Yoksulluk sınırında 2016 yılı sonuna göre yaşanan artış ise yüzde 8,2’yi buldu. Yoksulluk sınırı geçen yılın sonunda 6 bin 316 lira düzeyinde hesaplanmıştı.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Ar-Ge Birimi Açlık Sınırını Açıkladı

 

 

 

Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 0,9 oranında artarak yeniden 1.700 liranın üzerine yükselirken, yoksulluk sınırı da  6 bin 750 liraya yaklaştı.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Ar-Ge Birimi’nin,  dört kişilik bir ailenin dengeli ve sağlıklı beslenmesi için tüketmesi gereken gıda miktarlarını esas alarak hesapladığı açlık sınırı ile diğer ihtiyaçlarını yoksunluk hissi duymadan karşılayabilmesi için yapması gereken harcamayı gösteren yoksulluk sınırı araştırmasının bu yıl temmuz ayına ilişkin sonuçlarını açıkladı.açlık sınırı haberi

Buna göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı temmuzda bir önceki aya göre 15 lira artarak bin 708 liraya yükselirken, gıda dışındaki gereksinimler için yapılması gereken harcama ise sadece 20 liralık bir artışla 5 bin 39 lira düzeyine yükseldi. Gıda ve gıda dışı gereksinimlerin yoksunluk hissi çekilmeden insan onuruna yaraşır bir şekilde karşılanabilmesi için gereken toplam aylık harcama tutarını gösteren yoksulluk sınırı ise 6 bin 747 lira oldu.

Yılın ilk yedi aylık döneminde açlık sınırı yüzde 11 oranında artış kaydetti. Yoksulluk sınırı ise aynı dönemde yüzde 6,8 oranında artış gösterdi.

GIDA HARCAMALARI

Dört kişilik bir ailenin gıda yoksulluğu sınırı temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 0,9 oranında artarak bin 693 liradan bin 708 liraya yükseldi. Açlık sınırında yaşanan artış büyük ölçüde süt yoğurt, yumurta, patates ve diğer bazı besin gruplarından kaynaklandı.

 

Ankara’da en fazla alışveriş yapılan pazar ve marketlerden derlenen fiyatlara göre temmuzda et (kırmızı et, tavuk ve balık) için yapılması gereken harcama tutarı yüzde 0,01 oranında artarak 566,5 lira oldu. Yumurta harcamaları yüzde 3,83 oranında artarak 22 liraya çıkarken, kuru bakliyat harcamaları yüzde 3,8 azalarak 56,1 liraya süt-yoğurt harcamaları yüzde 36,2 artarak 267,5 liraya tırmandı.

Temmuzda, peynir harcamaları bir önceki aya göre yüzde 0,65 azalarak 64,6 liraya indi, patates harcamaları da yüzde 11,3 artarak 53,6 lira oldu.

Kuru soğan harcamaları temmuz ayında yüzde 26 oranında azalarak 13,4 liraya geriledi. Taze meyve harcamaları yüzde 30,2 azalarak 115,3 liraya, taze sebze harcamaları yüzde 7 azalarak 95,9 liraya indi.  Ekmek harcamaları yüzde 0,2 artarak 181 liraya, pirinç, bulgur harcamaları yüzde 0,7 oranında artarak 44,3 liraya çıktı. Un harcamaları değişmedi ve 28,8 lirada kaldı.  Makarna-şehriye harcamaları yüzde 0,9 oranında azalarak 23,8 liraya, yağ harcamaları 0,5 azalarak 39,1 lira seviyesine indi. Şeker harcamaları yüzde 7 oranında arttı. Bal, reçel ve benzeri maddelere yönelik harcamalar yüzde 0,8 oranında azalırken, zeytin harcamaları 40,5 lira düzeyinde kaldı.

Hesaplamalar, çalışan yetişkin bir erkek için günlük 3.500,  yetişkin bir kadın için 2.800, çocuk için 2.100 kalori, bir genç için de 3.780 kalori gereksinimi dikkate alınarak yapıldı. Buna göre temmuzda açlık sınırı yetişkin bir erkek için 490,8 lira, yetişkin bir kadın için 392,6 lira, çocuk için 294,5 lira ve genç için de 530 lira oldu.

 

 

GIDA DIŞI HARCAMALAR

Diğer açlık ve yoksulluk sınırı araştırmalarından farklı olarak, gıda dışı harcamaların fiyat artışları da esas alınarak yapılan araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin yoksunluk hissi duymadan gıda dışındaki gereksinimlerini karşılayabilmesi için gereken harcama tutar ise bir önceki aya göre değişmedi ve 5 bin 39 liraya yükseldi.

Temmuz ayında, giyim ve ayakkabı harcamaları 452 lira, barınma harcamaları 951 lira,  ev eşyası harcamaları 495 lira,   sağlık harcamaları 177 lira, ulaştırma harcamaları bin 67 lira, haberleşme harcamaları 254 lira,  eğlence ve kültür harcamaları 242 lira, eğitim harcamaları 172, lokanta ve otel harcamaları 528 lira, diğer mal ve hizmetlerle ilgili harcamalar 331 lira,  alkollü içki ve sigara harcamaları ise 369 lira oldu.

Gıda dışı harcamalar yılın ilk dört aylık döneminde toplam yüzde 5,5 oranında arttı. Gıda dışı harcamalar 2016 yılı sonunda 4 bin 777 lira olarak gerçekleşmişti.

 

YOKSULLUK SINIRI

Dört kişilik bir ailenin insan onuruna yakışır bir şekilde yaşayabilmesi için yapması gereken zorunlu gıda harcaması ile gıda dışı harcamaların toplam tutarını gösteren yoksulluk sınırı ise temmuz ayında yüzde 0,5 oranında artarak 6 bin 712 liradan 6 bin 747 liraya yükseldi. Temmuzda yoksulluk sınırının yüzde 25,4’ü gıda, yüzde 74,5’i ise gıda dışı harcamalardan oluştu.

Yoksulluk sınırında 2016 yılı sonuna göre yaşanan artış ise yüzde 6,8’i buldu. Yoksulluk sınırı geçen yılın sonunda 6 bin 316 lira düzeyinde hesaplanmıştı.

 

 

Bakın Bugün Sizi Kiminle Tanıştıracağız

Bireysel terapi hizmeti, aile danışmanlığı gibi konularda hizmet veren bir Psikoloğu bugün sizlere tanıtacağız. Aile danışmanlığı, aileyi oluşturan bireylerin bir araya gelmesi ve paylaştıkları sorunları birlikte çözmeye çalışmaları üzerine kurulan ve bu doğrultuda Aile Yasası (Family Law Act) çerçevesinde gerçekleştirilen psikolojik danışmanlık hizmetidir. Bu anlamda sözü daha fazla uzatmıyor ve bu hafta ki konuğumuzu size kısaca tanıtmak istiyoruz:

didem dörtkolDidem ÜNGÖR DÖRTKOL Kimdir?

Doğuş Üniversitesinde üstün başarı bursu ile başladığı psikoloji lisans eğitimini birincilikle tamamlamıştır. Okan Üniversitesi klinik psikoloji yetişkin odaklı yüksek lisans programına başlamış, orada gördüğü öğrenimin ve Dr. Emel Stroup’tan almış olduğu süpervizyon eğitiminin ardından uzmanlığını almıştır. Aynı yıl Kadir Has Üniversitesi Aile Danışmanlığı programını da başarı ile tamamlamış olup Aile Danışmanı ünvanını da almıştır.

     

Lisans eğitimi süresince İstanbul Bahçelievler Bakım, Rehabilitasyon ve Aile Danışma Merkezinde psikolog olarak görev almış; farklı gelişim özellikleri olan çocuklara yönelik çeşitli meslek elemanları rehberliğinde mesleki bilgi ve beceri kazanmış ve bunları uygulama imkanı bulmuştur. Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde ve NPİstanbul Nöropsikiyatri Hastanesinde gönüllü olarak görev almış; psikiyatri servisinde vizitlere ve grup çalışmalarına gözlemci olarak katılmıştır.

John Hopkins University tarafından yürütülen toplum sağlığına yönelik bir araştırmanın “Water Pipe Secondhand Smoke Exposure: Characterization of Environmental Toxicants and Tobacco Biomarkers” Türkiye örnekleminde araştırmacı olarak saha çalışmalarında görev almıştır.

Mesleki yaşamına özel bir merkezde başlamıştır. Merkeze gelen danışanların görüşmelerini yaparak gerekli görülen kişilik (MMPI), zeka (WISC-R), dikkat (COGNIPLUS), bellek (NPT) ve semptom tarama testlerini uygulayarak ilerleyen seanslarda psikoterapilerinde yer almıştır. Ayrıca öğrenciler ve aileleri için eğitim danışmanlığı yapmış; sınav kaygısı, dikkat eksikliği üzerine çalışmalarda bulunmuş ve Viyana Test Sistemini kullanmıştır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ve davranış bozukluğu tanısı alan çocuk danışanlar ve aileleriyle çalışmalar yapmıştır. Aynı zamanda panik atakla birlikte süren kaygı bozuklukları ve fobilerin tedavisinde sistematik duyarsızlaştırma yöntemini kullanmıştır.

Fransız Lape Hastanesinde ve Türkiye Hastanesinde yatan hastalara (özellikle depresyon, bipolar bozukluk ve şizoafektif bozukluk) terapi sürecinde psikolojik destek sağlamıştır.

Eğitim dönemi boyunca pek çok ulusal lisans ve lisansüstü psikoloji kongrelerine katılmış olup çok sayıda değerli uzmandan Kognitif Terapi, Aile ve Çift Terapisi, EMDR, Depresyon ve Travmatik Stres Bozukluğuna dair eğitimler almıştır.

Almış olduğu eğitimler doğrultusunda Türk Psikologlar Derneğinden onaylı Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri (MMPI), WISC-R Zaka Testi, Nöropsikolojik Testler, Çocuk Değerlendirme Testleri, Cogniplus, Viyana Test Sistemi uygulayıcı sertifikasına sahiptir. İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Nöropsikoloji Laboratuvarında test uygulamaları yaparak eğitimini tamamlamıştır.

2016 yılında çalışmaya başladığı Memorial Şişli Hastanesinde halen çalışmakta olup danışan kabul etmektedir.

 Not:Konuyla ilgili yayınlar devam edecektir!

Haber Yayın: Yusuf Ünel

 

MAYISTA AÇLIK SINIRI 1. 712 LİRAYA İNDİ

 

Açlık sınırı Mayısta bin 712 liraya gerilerken, yoksulluk sınırı 6 bin 732 liraya çıktı. Mayısta açlık sınırı yüzde 1,2 oranında azalırken, yoksulluk sınırı yüzde 0,2 oranında artış kaydetti.açlık sınırı

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Ar-Ge Birimi’nin,  dört kişilik bir ailenin dengeli ve sağlıklı beslenmesi için tüketmesi gereken gıda miktarlarını dikkate alarak hesapladığı açlık sınırı ile diğer ihtiyaçlarını yoksunluk hissi duymadan karşılayabilmesini dikkate alarak hesapladığı yoksulluk sınırı araştırmasının bu yıl mayıs ayına ilişkin sonuçlarını açıkladı.

Buna göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı mayısta bir önceki aya göre 20 lira azalarak 712 liraya gerilerken, gıda dışındaki gereksinimler için yapılması gereken harcama da 36,8 lira artarak 5 bin 20 liraya yükseldi. Gıda ve gıda dışı gereksinimlerin yoksunluk hissi çekilmeden insan onuruna yaraşır bir şekilde karşılanabilmesi için gereken toplam aylık harcama tutarını gösteren yoksulluk sınırı ise 16 liralık artışla 6 bin 732 lira oldu.

Mayıs ayındaki düşüşe rağmen, yılın ilk beş aylık döneminde açlık sınırı yüzde 11,3 oranında artış kaydetti. Yoksulluk sınırı ise aynı dönemde yüzde 6,6 oranında artış gösterdi.

Açlık sınırında yılın ilk beş aylık döneminde yaşanan artış, bu yılbaşında memur maaşlarına ve memur emeklilerinin aylıklarına yapılan yüzde 3 oranındaki zamım üç katına ulaştı. Yoksulluk sınırında yaşanan artış ise maaşlardaki artışın iki katını geçti. Kazançlarıyla yılbaşına göre daha az mal ve hizmet satın alabilen ücretle çalışanlar arasındaki yoksulluk giderek derinleşiyor.

GIDA HARCAMALARI

Dört kişilik bir ailenin gıda yoksulluğu sınırı mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 1,2 oranında azalarak bin 733 liradan bin 712 liraya geriledi. Açlık sınırında yaşanan azalış büyük ölçüde taze sebze, yumurta, kuru bakliyat, makarna-şehriye gruplarından kaynaklandı.

Ankara’da en fazla alışveriş yapılan pazar ve marketlerden derlenen fiyatlara göre mayısta et (kırmızı et, tavuk ve balık) için yapılması gereken harcama tutarı yüzde 2,1 oranında artarak 535 liraya yükseldi. Yumurta harcamaları yüzde 10,5 azalarak 21,3 liraya, kuru bakliyat harcamaları yüzde 3,8 azalarak 60,2 liraya gerilerken süt-yoğurt harcamaları yüzde 1,1 artarak 199,6 lira oldu.

Mayısta, peynir harcamaları bir önceki aya göre yüzde 0,2 azalarak 66,1 liraya indi, patates harcamaları da yüzde 29,7 azalarak 52,5 lira oldu.

Kuru soğan fiyatlarındaki artış nisandan sonra mayıs ayında da devam etti ve yüzde 13 oranında artarak 18,2 liraya çıktı. Taze meyve harcamaları yüzde 9,7 artarak 196,9 liraya yükselirken, taze sebze harcamaları yüzde 29,5 azalarak 111,7 liraya geriledi.  Ekmek harcamaları yüzde 1,8 artarak 179 liraya, pirinç, bulgur harcamaları yüzde 0,5 oranında artarak 43,5 liraya, un harcamaları yüzde 2,1 artarak 28,8 liraya yükseldi. Makarna-şehriye harcamaları yüzde 3,1 azalarak 23,1 liraya indi. Yağ harcamaları yüzde 39,3 lira düzeyinde kaldı. Şeker harcamaları yüzde 1,4, bal, reçel ve benzeri maddelere yönelik harcamalar 12 arttı. Zeytin harcamaları yüzde 5,2 artarak 42,6 lira düzeyine yükseldi.

Hesaplamalar, çalışan yetişkin bir erkek için günlük 3.500,  yetişkin bir kadın için 2.800, çocuk için 2.100 kalori, bir genç için de 3.780 kalori gereksinimi dikkate alınarak yapıldı. Buna göre mayısta açlık sınırı yetişkin bir erkek için 492 lira, yetişkin bir kadın için 394 lira, çocuk için 295 lira ve genç için de 531 lira oldu.

GIDA DIŞI HARCAMALAR

Diğer açlık ve yoksulluk sınırı araştırmalarından farklı olarak, gıda dışı harcamaların fiyat artışları da esas alınarak yapılan araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin yoksunluk hissi duymadan gıda dışındaki gereksinimlerini karşılayabilmesi için gereken harcama tutar ise bir önceki aya göre yüzde 0,7 oranında 4 bin 983 liradan 5 bin 20 liraya çıktı.

Gıda dışı harcamalarda yaşanan artış büyük ölçüde giyim ve ayakkabı,  ev eşyası, eğitim, eğlence ve kültür gibi harcama gruplarında yaşanan fiyat artışlarından kaynaklandı.

Mayıs ayında, giyim ve ayakkabı harcamaları 475 lira, barınma harcamaları 944 lira,  ev eşyası harcamaları 490 lira,   sağlık harcamaları 176,2 lira, ulaştırma harcamaları bin 64 lira, haberleşme harcamaları 255 lira,  eğlence ve kültür harcamaları 239 lira,  lokanta ve otel harcamaları 514 lira, diğer mal ve hizmetlerle ilgili harcamalar 328 lira,  alkollü içki ve sigara harcamaları ise 367,1 lira oldu.

Gıda dışı harcamalar yılın ilk dört aylık döneminde toplam yüzde 5,1 oranında arttı. Gıda dışı harcamalar 2016 yılı sonunda 4 bin 777 lira olarak gerçekleşmişti.

YOKSULLUK SINIRI

Dört kişilik bir ailenin insan onuruna yakışır bir şekilde yaşayabilmesi için yapması gereken zorunlu gıda harcaması ile gıda dışı harcamaların toplam tutarını gösteren yoksulluk sınırı ise mayıs ayında yüzde 0,2 oranında artarak 6 bin 717 liradan 6 bin 732 liraya çıktığı hesaplandı. Mayısta yoksulluk sınırının yüzde 25,4’ü gıda, yüzde 74,6’sı ise gıda dışı harcamalardan oluştu.

Yoksulluk sınırında 2016 yılı sonuna göre yaşanan artış ise yüzde 6,6’yı buldu. Yoksulluk sınırı geçen yılın sonunda 6 bin 316 lira düzeyinde hesaplanmıştı.

 

                           ENGİN ÇOĞAL

          BİRLEŞİK KAMU-İŞ KONFEDERASYONU

 GENEL  MERKEZ  ÖZLÜK HUKUK TİS  SEKRETERİ

 

 

 

 

 

 

TAİDER 4. Ulusal Aile İşletmeleri Zirvesi, 21-22 Ekim tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşti

“Aile Şirketlerinde Yenilikçi Olma, Zorlukları Aşma, İlham Verme” temasıyla TAİDER 4. Ulusal Aile İşletmeleri Zirvesi, 21-22 Ekim tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşti4-ulusal

“Vasatlığın ötesine çok çalışmayla geçebiliriz”

Zirvenin açılış konuşmasında TAİDER Yönetim Kurulu Başkanı Sumer Tömek Bayındır şöyle dedi: “Vasatlığın ötesine çok çalışmayla geçebiliriz. Kendimizden fazla şey beklemek yerine, işe koyulmalıyız. Bu düşünce kanımca biz aile işletmeleri için çok önemli. Gelişen dünya ekonomisi aile işletmelerine her zamankinden daha çok ihtiyaç duyar hale gelmiştir. Her şeyin bir yeniden düzenleme olduğunu idrak ettiğimizde, bu daha da anlamlanıyor. Bu sebeplerledir ki aile işletmeleri olarak sürdürülebilir bir gelecek inşa etme yolunda yeniliklere açık olmayı, birbirimizin deneyimlerinden yola çıkarak, birbirimizle paylaşarak ve birbirimize destek olarak zorlukları aşmayı, bizden sonraki kuşaklarında aynı hassasiyet, bilinç ve kültürle yola devam edebilmeleri için onlara ilham vermeyi son derece önemsiyoruz.”

“Aile şirketleri için proje bazlı teşvik sürecine başlıyoruz”

Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanı Başdanışmanı Adnan Yıldırım’ın da olduğu açılışta Sayın Yıldırım “Kuruluşundan beri TAİDER’in yanında yer aldım. Aile işletmeleri ülkemiz ekonomisi için önemli yer teşkil ediyor. Aile şirketleri için proje bazlı teşvik sürecine başlıyoruz. İhracatınızı ve pazar payınızı arttırmak için her türlü aktiviteleri destekliyoruz.” dedi.  Açılış konuşmasından sonra Sayın Yıldırım’a Marmara Pamuklu Mensucat Yönetim Kurulu Üyesi, TAİDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Aydın Öğücü tarafından TAİDER rozeti takdim edildi.

“Doğru liderlik birlikte uçmayı gerektirir”

Adnan Yıldırım’ın ardından zirvenin açılış konuşmasını yapan YGA (Young Guru Academy) kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Yaman doğru liderlik konusunu ele aldı .“Aile kültürü aile işletmeleri için vazgeçilmez ve en önemli faktördür. Aile kültürü iş yapış şekillerine doğrudan etki eder. Bu kültürü yerleştirecek olanlar özgür, özgün ve özgüvenli bireylerdir yani liderlerdir. Çift kanatlı bu liderler birlikte uçmayı da becerebilmiş olanlardır” dedi.

“Aile şirketlerinde ben değil biz olmalıyız”

Açılış sonrası gerçekleşen paralel oturumlarda; konuklar Prof. Dr. Acar Baltaş yönetiminde Ender Alkoçlar ve Neslişah Alkoçlar Düzyatan’dan “Aile Şirketlerinde Başarı” konusunu dinleme fırsatı buldular.

Alkoçlar Turizm Otel Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ender Alkoçlar; “Aile şirketlerinde ben değil biz olmalıyız. Yetkileri devretmek için şirket içinde iyi yetişmiş çalışanları hazırlamak ve aile bireylerinin işi sevdirerek işe başlatmak gerekmektedir”  İfadelerini kullandı. Kendi firmasını kuran Neslişah Alkoçlar Düzyatan “Kendi tecrübelerimi edinmek için şirketimi kurdum. En zorlandığım konulardan bir tanesi ise markalaşma aşamasıydı. Bu süreçte sürekli ailemin tecrübelerinden yararlandım” dedi. Oturum yöneticisi Sayın Baltaş, “Başarısızlık hikayeleri önemlidir. Başarısızlıklara olumsuz bir anlam yüklememeliyiz, onlar önemli tecrübelerdir.” ifadelerini kullandı.

“Güçlü bir aile iletişiminin üç ana unsurunu güven, yetenek ve ortam”

Diğer paralel oturumda Aktaş Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve TAİDER üyesi olan R. Serkan Aktaş ile Aktaş Holding İcra Kurulu Başkanı Sami Erol Aktaş Holding’in kurumsallaşma hikayesini paylaştılar. Sayın Erol kurumsallaşmada kurum kültürünün önemli olduğunu belirtti ve kurum kültürünün gelişmesi için en önemli unsurun tüm paydaşların, hissedarların, müşterilerin bütünsel olarak dengelenmesi gerektiğini aktardı. R. Serkan Aktaş ise “Güçlü bir aile iletişiminin üç ana unsuru güven, yetenek ve ortamdır. Aile anayasası ile aile üyeleri kendilerini güvende hisseder” dedi.

“Farklı sesler farklı nesiller” panelinde aile şirketi sahipleri ve gelecek nesilleri konuştu.  

Nöronüs Nöron Eğitim Merkezi Kurucusu Mustafa Bayındır yönetiminde “Farklı Nesiller Farklı Sesler” başlığı ile gerçekleşen panelde TAİDER üyeleri olan Shoe City, Volkan İtfaiye Araçları, Kilsan ve Helvacızade şirketlerinin kuruluşlarından bugüne dek nesiller boyu çalışmaları paylaşıldı.

Shoe City Yönetim Kurulu Üyesi Candan Çilingiroğlu, “Kurtuluş savaşı sırasında büyüklerimiz milli mücadele için işe başlamıştır. Ailemiz günümüze kadar işimizi geliştirerek getirmiştir. Aileye gelin olarak geldim ancak aldığım eğitim sayesinde eşimin işinin parçası oldum.” dedi.

Volkan İtfaiye Araçları Yönetim Kurulu Üyesi Duygu Tecim “İşe başladığımda ilk önce şirket logosunu değiştirmek istedim. Aile şirketimizin lideri olan babam ‘sen burada ol yeter, istediğini değiştir’ dedi. Bu benim için çok önemli bir deneyimdi” ifadelerini kullandı.

Kilsan Yönetim Kurulu Başkan Vekili M. Fuat Ekmekçioğlu “Dedemin babamlara verdiği değerleri hala koruyoruz. Bu değerler memleket için çalışmak ve topluma güven vermek.” diye konuştu.

Helvacızade Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Kadir Taha Büyükhelvacıgil “Başarılı olmak için sabırlı olmak gerekmektedir. Çünkü şirketleri sonraki nesillere devretmek için bu özellik zamanla kazanılmaktadır ve işe yaramaktadır.” dedi.

“Aile işletmeleri yeniliklere açıktır ve risk alırlar”

Zirvenin öğleden sonraki paralel oturumlarında Kovvan Ortak İnovasyon Platformu Kurucusu Emre Özbek yönetiminde Şölen İcra Kurulu Başkanı Elif Çoban “İnovasyon ve Aile Şirketlerinde Girişimcilik” konusunda deneyimlerini paylaştı. Markalaşma ve girişimcilik konularında hikayelerini paylaşan Çoban “Herkesin üretmediği ürünleri ürettik ve ihracatta başarılıyız. Aile işletmeleri yeniliklere açıktır ve risk alırlar. Bu aile şirketlerinin avantajlarıdır.” ifadelerini kullandı.

“Aile ofisleri aile bireylerinin hayallerini gerçekleştirmek ve sonraki nesillere güçlü kültürel miras bırakmak amacını da taşıyor”

Eş zamanlı olarak gerçekleşen diğer oturumda V22 Uluslararası Danışmanlık Kurucusu Deniz Mısır yönetiminde İnci Aile Ofisi Yönetim Kurulu Başkanı Şelale Zaim, Menka A.Ş. Yönetici Direktörü Ali Çebi “Aile Ofisinin Ailenin Sürdürülebilirliğindeki Rolü” konu başlığında paylaşımlarda bulundular. Şelale Zaim “Aile ofisinde uzun dönemli yatırımlara ağırlık vermekteyiz ve aile servetini nesiller ötesine taşımayı hedefliyoruz.” dedi. Sayın Çebi, “Aile bireylerini aile ofisinin yararına inandırmak uzun ve zor bir süreçti. Aile ofisimiz aile bireylerinin hayallerini gerçekleştirmek ve sonraki nesillere güçlü kültürel miras bırakmak amacını da taşıyor.” diye konuştu.

“Sağlam hayaller, hayallere bağlı planlar ve planlara bağlı eylemlerimiz olmalı” 

Zirvenin ilk gününün kapanış konuşmasını gerçekleştiren Dr. Şaban Kızıldağ “sağlıklı bir ruh hali için insan çalışmayı sevmeli, yaptığı işi severek yapmalı,  ait olduğunu hissetmeli ve sağlam bir inancı olmalı. Sağlam hayaller, hayallere bağlı planlar ve planlara bağlı eylemlerimiz olmalı” ifadelerini kullanan Kızıldağ, aile şirketleri için ‘kesintisiz çalışma, koşullara ayak uydurma, kurumsal kalite, kurumsal kimlik, kişisel kalite “ formülünün nasıl yakalanacağı konusunda ipuçları verdi.

“Gelecek nesil; konusunun uzmanı olmalı, sahada olmalı ve çok çalışmalıdır”

Zirvenin ikinci günü Arkan & Ergin JPA International Kurumsal Finans ortağı Doğan Taşkent “Yenilikçi Bakış Açısı Geliştirme” konu başlığında tüm nesillere açık olarak gerçekleştirdiği oturumda “Yenilikçiliğin tanımı çokça yapılmaktadır. Ancak ilk ve doğru tanımı; ‘pazarda başarı göstermiş buluş’ açıklamasıdır. Başarıya ulaştığımız gün kendimizi sorgulamaya başlamalıyız. Gelecek nesil; konusunun uzmanı olmalı, sahada olmalı ve çok çalışmalıdır” ifadelerini kullandı. Ardından sadece gelecek nesil üyelerine açık gerçekleşen oturumlara geçildi. “Aile Şirketlerimizde Yenilikçilik ile Gelişim” konusunda konuşma yapan Taşken “Piyasada var olmak için ya yenilikçilik ile avantaj sağlanmalı ya da fiyat üzerinden avantaj sağlanmalı” dedi ve girişimcilik becerilerini; bilgi, yetenek, bağlantılar, finansal varlıklar, itibar, güvenilirlik, tutku ve bağlılık olarak açıkladı.

Öğle yemeğinin ardından zirvenin son oturumunda TAİDER üyesi ve Canpa Holding Yönetim Kurulu üyesi Murat Özcan yönetiminde gerçekleşen “Gelecek Nesillerden Girişimcilik Hikayeleri” konulu panelde TAİDER üyeleri Tila Kompozit Yönetim Kurulu Burak Darcan ve Sekizgen Kurucusu ve Genel Müdürü Onur Eren aile şirketi gelecek nesil üyelerine ilham veren girişimcilik hikayelerini paylaştılar.

TAİDER Aile İşletmeleri Derneği, Türkiye’deki aile işletmelerinin nesiller boyu gelişmesi ve ülkemiz ekonomisinin daha sağlıklı ve istikrarlı büyümesine destek olmak amacıyla, 2012 yılında kurulmuştur. TAİDER, ülkemiz aile işletmelerinin yüksek performanslı, rekabetçi ve uluslararası yönetim ilkelerine sahip, ülkemize değer yaratan, kalıcı ve sürdürülebilir kurumlar haline gelmesine destek vererek, aralarında en iyi uygulamalar ve çözüm gerektiren sorunları paylaşabilecekleri, dünyanın lider şirketleri ile iletişim kurabilecekleri, gelecek nesillerini geliştirebilecekleri, önder kurumdur. TAİDER, 27 ülkede örgütlenmiş İsviçre merkezli Uluslararası Aile İşletmeleri Ağı (FBN-I) Türkiye üyesidir.

TAİDER Aile İşletmeleri Derneği:www.taider.org.tr

Tel: (232) 265 00 90 ● (533) 0843587 ●info@taider.org.tr

Ece Demirbüker e.demirbuker@taider.org.tr

/TAIDERAileIsletmeleriDernegi

 

TAİDER Ulusal Aile İşletmeleri Zirvesi:www.taider.org.tr/zirveler/1/ulusal-zirveler.aspx

Facebook:/TAIDERzirve

Haber Yayın: Yusuf Ünel

YÖRSİAD EĞİTİM AKADEMİSİNDE KONU ‘ANNE BABA OLMAK’

 

Anne ve çocuklara yönelik eğitim projeleri üreten AÇEV (Anne Çocuk Eğitim Vakfı) YÖRSİAD ( Yörük Sanayici ve İş Adamları Derneği ) ’ın daveti ile Antalya’ya geldi. İstanbul’dan özel olarak YÖRSİAD (Yörük Sanayici ve İş Adamları Derneği ) için gelen AÇEV (Anne Çocuk Eğitim Vakfı) Aile Eğitimleri Birimi Koordinatörü Hasan Deniz YÖRSİAD üyelerine ‘Anne Baba Olmak’ adı altında bir eğitim verdi. Porto Bello Otel’de düzenlenen eğitime YÖRSİAD üyeleri büyük ilgi gösterdi.

yörAÇEV’e olan desteğimiz her zaman devam edecek!

YÖRSİAD Başkanı Semih Beken verilen eğitim öncesi yaptığı açıklamasında, dernek olarak eğitime büyük önem verdiklerini belirterek,  AÇEV ile birçok konuda ortak çalışmalara imza attıklarını söyledi.  Beken, “ Hepimizin bildiği gibi AÇEV vakfının kuruluş amacı anneler ve çocukları eğitmek. AÇEV günümüzde bu amacının dışında babalara, çocuksuz kadınlara ve ailelere de eğitimler ve destekler vermekte.  AÇEV ile ortak etkinliklerimiz kapsamında öncelikle Runantalya ve sonrasında da İstanbul’da maratona katılarak desteğimizi vermiştik. AÇEV’e olan desteğimiz her zaman devam edecek. Bugün, eğitimlerimiz kapsamında geleceğimiz olan çocuklarımızın gelişiminde Anne Baba olmanın rolünü değerli konuğumuzdan daha iyi öğreniyoruz” dedi.

YÖRSİAD eğitimi çok önemseyen bir kurum!

YÖRSİAD’ın eğitimi çok önemseyen bir kurum olduğunu söyleyen Hasan Deniz, ailelerin çocuklarıyla daha etkili iletişim kurmalarının önemine dikkat çekerek, çocukların gelişim alanlarının desteklenmesi gerekliliği üzerinde durdu.yör1

Deniz seminer sonrası yaptığı açıklamasında “  Bugün burada anne baba ilişkileri üzerinde konuştuk. Özellikle annelerin ve babaların çocukları üzerinde hangi tutumları kullanıyorlar ve bunların olumlu ve olumsuz sonuçları neler oluyor bunları konuştuk. Ve bu olumsuz sonuçların yerine hangi tutumları kullanabilirler, onlar ile karşılıklı iletişim nasıl sağlanabilir, özellikle babalar bu gelişimde nasıl daha çok sorumluluk alabilirler, bunları konuştuk. Gayet verimli ve güzel bir seminer geçti. Annelerin ve babaların ilgileri çok yüksekti ve bu da oldukça önemliydi” dedi.

2. Türkiye Yemek Yarışması´nın Marmara Bölge Finali Bursa´da Yapıldı

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle Merinos Gölpark Sosyal Tesislerinde gerçekleştirilen yarışmada, yaprak sarmayla jüri üyelerini etkileyen Bursa grubu birinci oldu. Birincilik ödülünü Vali Yardımcısı Ahmet Hamdi Usta’nın elinden alan grup üyeleri, 2 Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleştirilecek final yarışmalarında Türkiye birinciliği için ter dökecek.

yemek

Jüri üyeleri sıralamada zorlandı

Engelli bireylerin yeteneklerine ve üretim potansiyellerine dikkat çekerek, toplumda farkındalığı artırmak amacıyla ilk olarak 2013 yılında başlatılan “Türkiye Yemek Yarışması ve Altın Tencere Türkiye Ödülleri”nin 2.si için start verildi. Yarışmanın Marmara bölge finali Bursa’da yapıldı. Büyükşehir Belediyesi’ne ait Gölpark Sosyal Tesisleri’nde gerçekleştirilen organizasyonda, Bursa, İstanbul ve Kocaeli’den 5 ayrı grup ter döktü. Yarışma jürisi; Samet Güney (Euro-Toques Türkiye Temsilcisi), Selahattin Can ve Halil Güldemir (Aşçılık Milli Takımı), Hakan Alsaç (Radisson Blu Otel), Meltem Açıkel (TV Programcısı-Yazar) ve Elif Çakan (Köşkeroğlu Baklava) gibi kamuoyunun yakından tanıdığı isimlerden oluştu. Bursa’dan 3, İstanbul ve Kocaeli’den birer grubun katıldığı yarışmada yapılan yemekleri büyük bir titizlikle tadan jüri üyeleri, zor bir değerlendirmenin ardından birinciyi belirledi. Yarışmada, yaprak sarmayla Bursa grubu birinci, güveç yemeğiyle yine Bursa grubu ikinci, istim kebabıyla Kocaeli grubu üçüncü, tavuk mantar soteyle Bursa grubu dördüncü ve sebzeli biftek sarmayla İstanbul grubu beşinci oldu. Sıralamanın ardından dereceye giren gruplar, ödüllerini Vali Yardımcısı Ahmet Hamdi Usta, Büyükşehir Belediye Başkanvekili Abdülkadir Karlık, Bağcılar Belediye Başkanvekili Fethi Başaranoğlu ve TV Programcısı-Yazar Meltem Açıkel’in elinden aldı. Protokol üyeleri, ödüllerin verilmesinin ardından yarışmacılarla hatıra fotoğrafı çektirdi.

yemek.jpg1

Bursa engellilerin daima yanında

Yarışma başlangıcında söz alan Büyükşehir Belediye Başkanvekili Abdülkadir Karlık, Bursa olarak engelli bireylerin toplum hayatına katılımlarının kolaylaştırılması ve engellilerin haklarını gözetmeye yarayacak hoşgörülü toplum yapısının oluşturulması hedefiyle çalıştıklarını söyledi. Çeşitli zorluklarla dolu bir hayat mücadelesi veren engellilerin farkında olduklarını vurgulayan Başkanvekili Karlık, “Bu kapsamda, onların hayatlarını kolaylaştıracak, yaşadıkları sıkıntılara son verecek, potansiyel güçlerini ortaya çıkartacak sosyal ve kültürel projeleri bir bir hayata geçiriyoruz. Engellilerin meslek edinerek iş sahibi olması için çalışmalar yürütüyoruz. Bu tip yarışmaları destekliyoruz” dedi.

yemek.jpg2

Bursa Vali Yardımcısı Ahmet Hamdi Usta ise, yarışmanın engelli bireylerin toplum hayatına katılmalarında katkı sağlayacağını ifade etti. Salonda bulunanlara engelli bireylerin gözü, kulağı, ayağı olmaları yönünde çağrıda bulunan Usta, “Eğer bunu yapamazsak, o zaman asıl engelli biz oluruz” diye konuştu.

 

Bağcılar Belediye Başkan Yardımcısı Fethi Başaranoğlu da, bu yıl ikincisini gerçekleştirdikleri yarışmaya katkıları nedeniyle Bursa Büyükşehir Belediyesi yetkililerine teşekkür etti. Başaranoğlu, konuşmasında, belediye olarak engellilerle ilgili yaptıkları yatırımlara da değindi.

 

Türkiye finali 2 Mayıs’ta İstanbul’da

Kurumların engellilerle birlikte yaşama kültürünü artırmak hedefiyle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Rize Belediyesi, Bağcılar Belediyesi, Euro-Toques (Avrupa Aşçılar Birliği) ve AŞPAFED gibi kurumların desteğiyle Türkiye genelinde uygulanan proje, Bursa’nın ardından Rize’de ikinci bir bölge finali daha yapacak. Karadeniz finalisti Bursa finalistiyle birlikte, 2 Nisan tarihinde İstanbul’da yapılacak 2. Türkiye Yemek Yarışması ve Altın Tencere Türkiye Ödülleri final yarışmasına katılmaya hak kazanacak. Türkiye genelinde birinci olan ekip, geçen yıl birincisi gerçekleştirilen Uluslararası Yemek Yarışması ve Altın Tencere Dünya Ödülleri’nde Türkiye’yi temsil edecek.yemek.jpg3