Etiket arşivi: Afrin

Menbiç Ve Kandil İçin Gidişat Analizi

 

 

            Dış politika iç politikadan öce gelir. Ve asıl itibar saray – şatafat değil ordaki başarıdır.

 

Cumhuriyet’i kuran kadro Osmanlı’nın yükseliş devrinden bu yana en başarılısıdır. Bilhassa 1938’e kadarki Atatürk öncüllüğü, çamura saplandıkça ilkelerinin kıymetini idrâke başladığımız bir özgünlüktedir.

2002’ye kadarki sağ’lısol’lu ve bazen koalisyonlu Hükümetler, kurucu iradenin ilkeselliğinde idare-i maslahatla yılları desteleyip durdular; ne ileri, ne geri.

Yıl olarak M.Kemal Atatürk’ten daha fazla ülkeyi yönetme imkanı bulan Adalet – Kalkınma yada R.Tayyip Erdoğan Hükümetleri “Tezkere” ve “Çuval”la başladığı Küresel Güçlerin idaresine maslahat eden dış politikayı ancak bir düzine yıldan sonra terk edebilmiştir.

7 Haziran Seçimleri’nin siyasî sonuçları, Devlet aygıtını elinde bulunduranları kendi başlattıkları “Çözüm Süreci”ni yine kendilerinin açılmalarına göz yumdukları “Hendek”lere gömerek sonlandırmaya itti.

Son 2-3 yılda evvelki idare-i maslahat parametrelerine dönmeyi başarı mı, tazminat mı, restorasyon mu saymalıyız; bilmem. Zira Suriye Sınırımızda başarıyla tesis edilen ilk Güvenli Bölge, ‘sıfır’dan kurularak bütün Kuzey Suriye hattını kanton kanton yönetimine terk ettiğimiz PYD / Salih Müslim Kürdistanı’na neden sonra takoz teşkil etti.

ABD’nin II.Irak Operasyonu’ndan beri projeden fiiliyata dökülen KDP / Barzanî Kürdistanı’na verdiğimiz siyasî ve ekonomik desteği ise Kak Mesut’a babası Mele Mustafa bile vermemiştir. Fakat Bağımsızlık ilânı sonrası tavrımız da Kuzey Irak’taki denge değişikliklerine ket vurmuştur. Şimdilik..

AfrinZeytin Dalı’ ile Güvenli Bölge’nin 3,5 – 4 bin km2’ye dek geliştirilmesi doğru bir iştir. Aynı süpürme operasyonunun öncelikle Tel Rıfat ve Menbiç’e, arkadan da “Fırat’ın Doğusu”na yapılmasını umma noktasındaydık. Hatta Karakozak civarı terörden temizlenirse büyük bir basiretsizlikle Urfa sınırımıza bitişik Eşme Köyü’ne kaçırdığımız atamız Süleyman Şah’ın Türbesi ve Saygı Karakolu’nun yerine iadesi sözkonusu olur diye umutlanıyorduk.

Bu saatten sonra ABD’yle Menbiç konusunda anlaşma ordaki YPG / PKK unsurları tamamen etkisizleştirme üzerine olabilirdi, oysa Menbiç’in Yerel Güçler’e devri ve Türk ve Amerikan askerlerinin ortak devriyesiyle de gözetim altında tutulmasıyla neticelendi. Yani Menbiç’i isim değiştirmeleri şartıyla (Menbiç Askerî Konseyi) PYD / YPG unsurlarına teslime imza attık. Ne onlar Afrin’deki binlerce kayıp, ne de biz onlarca şehidimiz üzerinden kan davası gütmemek kaydıyla..

Türkiye’nin bu saatten sonra Suriye Merkezî Ordusu ve Esad’la anlaşarak Kuzey Suriye’deki “Terör Koridoru”nu tamamen yok ederek ve bir an önce Suriye’deki İç Savaşı bitirerek hem 4 milyonluk (Nüfusumuzun % 5’i) bir yekûna ulaşan Suriyeli Mülteci Meselesi’nin kısmen halli hem de 40 milyar dolara yanaşan ekonomik faturanın – dövizin ve faizin patlamaya hazır bomba gibi hazır beklediği bir iktisadî süreçte – kapatılması aklın yoluydu; bizse Kuzey Irak’takine benzer şekilde ikinci şıkkı, macerayı tercih ettik. Allah sonumuzu hayreylesin!

Yine bu saatten sonra Kandil’e icra edilecek operasyon da iki noktada sembolikleşir: Bir; PKK merkezini çoktan Sincar’a (Şengal) taşıdı ve aslında yapılması gereken tıpkı Fırat Kalkanı gibi Dicle Kalkanı Operasyonu’yla Sincar – Telafer hattının temizlenmesi ve Ovacık – Telafer çizgisinde dikey bir Güvenli Bölge oluşturulmasıdır. İki; Kandil temizlendikten sonra ABD ve İsrail’in İran’ı vurması için İncirlik Üssü haline getirilmemelidir.

Türk Bayrağı’nın Kandil’de dalgalanması güzeldir ama tam İran’ın hatta İran Kürdistanı’nın sınırındaki bir dağlık üs bölgesinde Amerika ve İsrail bayraklarının da dalgalanması dış politikada “Dön baba, dönelim” vaziyeti olur ki kaldıramayız.

24 Haziran / 8 Temmuz Seçimleri sonrası için erken uyarı bâbındadır.

Kocamaz’dan Afrin Gazisine Geçmiş Olsun Ziyareti

Bir süre önce Afrin Zeytin Dalı operasyonu sırasında el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucunda ağır yaralanan hemşehrimiz Asb. Ersel Ulusoy’un tedavisi sürüyor.

Geçen ay Tarsus’taki evine gelerek burada istirahat eden ve tedavisi süren gazi  Ulusoy’u evinde ziyaret eden Mersin Büyükşehir belediye başkanı Burhanettin Kocamaz, Ulusoy’a geçmiş olsun dileklerini iletti.

Kocamaz “.Bu vesile ile tüm şehitlerimize Yüce Allah’tan rahmet, gazilerimize ise acil şifalar diliyorum.” diyerek sözlerini tamamladı.

Türk Sağı’nın Amerikan Seviciliği

TÜRK SAĞI’NIN AMERİKAN SEVİCİLİĞİ

 

Yada TÜRK HALKI’NIN BATI SEVİCİLİĞİ başlığı mı daha uygun düşerdi? Osmanlı’dan bugüne milliyetçi ve muhafazakâr özellikleriyle maruf halkımızın Tanzimat sonrasındaki 180 yıllık zaman zarfında İngiltere, Fransa, Almanya, Amerika gibi ülkelerle münasebetlerine bakın; ya vassal & senyör ilişkisidir, ya da metres hayatıdır. Ve fakat milliyetçiliğimizden, muhafazakârlığımızdan da kıl kadar eksilme olmamıştır nedense.

1838 Baltalimanı Antlaşması ile 1948 Marshall Yardımı Anlaşması arasında metbuiyet ilişkisi bakımından bir fark yoktur. Veya 2008 AB Müktesebâtı..

Osmanlı saraylarında görev yapan cariyeler arasında has odalık, peyk ve gözde olanların ‘ikbal’ yani Padişahla karı-koca hayatı yaşayan ama genelde çocuk sahibi olmayan ünvana erişmek için yarış vardı. 4 ilâ 6 arasındaki bu maaşlı ikballerin bir tanesi de ‘baş ikbal’ pozisyonuna yükseltilirdi. Şimdilerde diyeceğim ama değil, Atatürk sonrasındaki 70 yılın özeti; Batı’nın padişah olduğu ve bizim de göze girmek için birçok şeyi yaptığımız, roller bakımından da tarihî gerçeklikle ters orantılı bir hâli andırmaktadır.

Ben de dahil olmak üzere milliyetçi-ülkücü camia ile muhafazakâr-İslamcı camia evvelâ ülke içinde Komünizme karşı geliştirdikleri Cihad anlayışını 1979-1989 arası Rusya’nın Afganistan’ı işgaline karşı, 1992-1995 arası Sırbistan’ın Bosna-Hersek’i işgaline karşı, 1994-1996 arası yine Rusya’nın Çeçenistan’ı işgaline karşı hep zinde tuttular; gerek kültürel etkinliklerle ve gerekse sahada çarpışarak.

Hatta dıştan ‘sağ’ olarak adlandırılan bu yapılanmaların ilk kanadı ikincisi olmaksızın 1991-1994 arası Ermenistan’ın Karabağ’ı işgalinde ve 1997, 2001, 2002, 2009, 2013 gibi yıllarda tansiyonu daha da yükselen Doğu Türkistan’daki Çin zulmüne karşı cihadımsı faaliyetler yürüttü.

Yalnız Şair’in “Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihad” dediği gibi bu cihad bir tek Batı’ya sökmedi. Ne Amerika’nın 1991’de Irak’ı ilk işgalinde, ne 2003 ile 2011 arasındaki ikinci işgalinde; ne de 2011’de ABD ve müttefiklerinin hem Libya’da hem de Suriye’de bombardıman ardı iç savaş çıkarmalarında cihad’ın ‘c’si söz konusu olmadı. Hatta her birinde ya yancılık veyahut figüranlık, illâ bir rol kapmaya da çalıştık.

Bu durumu 2013’te Âkil Heyeti’ne cihadın hep Batı ötesi devletlere yönlendirilmesi meyanında “Türk Milletinin imanını Amerika mı kontrol ediyor?” diye sormuş ve 2014’te de “Âlem-i İslâmın imanını İngiltere mi kontrol ediyor?” diye genişleterek yazıya dökmüştük. Ve hatta o yıllardaki bir başka yazıda “Ne güzel iş, yürüyüş kararı gibi Amerika’dan sipariş: “Cihad yapılacak; yap!” demiş idik.

Netice-yi kelâm, Miraç Gecesi Ortadoğu’da Müslümanlar dua ve niyazdayken Amerika, İngiltere, Fransa Suriye’yi bombaladı. Yok kimyasal silahlarmış, yok kıyamet füzeleriymiş, yok diktatörlükmüş; biz bu filmi çok gördük. Hastalığı teşhis eden biri olarak cihad falan beklediğimiz yok da bari bir kınama olsaydı. Afrin Operasyonu’nu başarıyla ama Putin’in aleni, Esad’ın da örtülü desteğiyle tamamlayan bir ülkenin en azından kendi pişmiş aşına su döktürmeyecek sözler söylemesi gerekirdi.

Ne dedik: Destekliyoruz. Nasıl dedik: “Atılan füzeler içimizi serinletmedi; çok az vuruş yapıldı.” Ne demedik: Hukuksuz saldırı, içişlerine müdahale, barışı bozma ve savaşı derinleştirme. Niye demedik: Batı seviciliğimizden, Amerika’yla metres pardon stratejik ortak olmak isteyişimizden.

Bazılarının zihninde Amerika maalesef Allah’tan daha büyük bir yer kaplıyor.

Batıdan Esen İftira Rüzgârları

Süleyman Şah Türbesi o zamanki kargaşa ortamından çıkartılıp sükûnete taşındı diye bir zamanlar toprak kaybettik veryansınıyla ortalığı ayağa kaldıranlar olmuştu. Varsayalım ki psikopatın biri mahalleyi ateşe verdi ve çıkarttığı yangın evimize doğru yaklaşıyor. Hala vaktimiz varken yapacağımız ilk iş ne olurdu? Sanırım hepimiz en değerli eşyalarımızı evden çıkartmanın telaşına düşerdik.

Türbeyi taşımaktaki amacımızda aslında bu misaldeki durumdan pek farklı değildi lakin bazıları bunu anlamadı ya da anlamak istemedi.

O gün Suriye’de strateji gereği yer değiştirmemize kızanlar, ne gariptir ki bugün yine aynı coğrafyada ileriye dönük attığımız her adımı eleştirmekteler.

Olsun, varsın eleştirsinler.

Hakaret, aşağılama, itibarsızlaştırma, yalan, kandırma, halkı manipüle etme gibi gayeler taşımadığı sürece hiçbir eleştirinin zararı yoktur. Yani varsın herkes en iyi bildiği şeyi yapmaya devam ededursun. Bir tarafta Bazıları hala girsek mi girmesek mi? İlerlesek mi ilerlemesek mi? diye tartışırken öte tarafta kahraman ordumuz önce “Fırat Kalkanı” operasyonu ile Elbab’ı ardından da “Zeytin Dalı” harekâtıyla Afrin bölgesini teröristlerden arındırmayı başardı. İnşallah şartlar oluştuktan sonra diğer bölgelere yönelik ilerleyişimiz de sürecek ve sınırımızı Amerikan şımartması eşkıyalardan dip bucak temizleyeceğiz.

Bunlar şüphesiz ki pek çoğumuz tarafından bilinen ve dile getirilen ortak duygulardır. O yüzden üzerlerinde fazla durmayacağım. Benim asıl dikkatlerinizi çekmek istediğim iki husus var.

İlki: Bırakın ilçeleri şehirlerin dahi birkaç gün içinde el değiştirdiği Suriye’de neden bizim operasyonlarımız aylarca sürüyor?

Bu soruya cevaben ordumuzun yetersiz olduğunu söyleyen emin olun bizi tanımıyor demektir, hem de hiç tanımıyor. Çünkü bizim yavaşlığımız zayıflıktan değil insana verdiğimiz değerden kaynaklanmaktadır. Zira Suriyeliler, kendi vatandaşlarından dahi görmediği merhameti Mehmetçik’ten görmüş ve gözler belki de uzun bir aradan sonra ilk defa sevinç gözyaşları dökmeye başlamıştır. Sivil halk vicdan sahibi üniformalı görmenin verdiği şaşkınlıkla askerlerimizi bağrına basmıştır. Abarttığımı düşünenler Fırat Kalkanı operasyonu sonrasında anılarını anlatan askerlerimizi dinlerse ne demek istediğimi sanırım daha iyi anlayacaklardır.

Yani bizi yavaşlatan içimizdeki insan sevgisidir dostlar. Komşunun yardımına koşarken evini yıkmama hassasiyetidir. Sekiz yıldır at koşturanlardan farklı olduğumuzu gösterme çabasıdır. İmha etmeye değil inşa etmeye yönelik gayretin kanıtıdır.

İkinci değinmek istediğim husus: Operasyonlarımızın işgale dönüşmemesi noktasında bizi uyaran hatta bizzat işgalci iftirasında bulunan ülkeler hakkında. Kimlerden mi bahsediyorum?

Hani Afrika’yı aralarında paylaşıp köşe bucak sömüren, oradaki halkları birbirine düşman edip savaştıran, nerede üç kuruşluk değeri olan bir şey varsa onu çalıp götüren, milyonlarca Afrikalıyı en vahşi şekilde öldüren, öldürmediklerini aç susuz bırakan, bir parça ekmek ve bir yudum su uzattıklarını da köleleştiren, kadınlara ve dahi çocuklara tecavüz etmeyi marifet bilen, üstelik bu zulümleri sadece Afrika’da değil dünyanın dört bir tarafında da yapan ve yapmaya da devam eden, tüm bu olan bitenden sonra da kendi coğrafyasında medeni geçinen, insan hakları diye övünen, kadın ve çocuk hakları üzerine nutuklar çeken ikiyüzlü devletler var ya işte onlardan bahsediyorum.

İlla somut bir örnek gerekiyorsa Fransa’yı söyleyebiliriz fakat pek çoğunun da birbirinin aynı olduğunu elbette biliriz.

Aslında onlar bizim işgalci olmadığımızı çok iyi bilirler çünkü işgalin ne demek olduğunu en iyi bilen kendileridir, lakin amaçları başka. Amaçları, Türkiye’yi işgalci gibi gösterip tarihe bu şekilde not düşmek ve millet olarak bizleri itibarsızlaştırmak olsa gerek. Zaten yardım severlik, Hoş görü, şefkat, merhamet gibi hasletleriyle nam salmış milletimizin hafızalardaki bu imajını başka ne şekilde yok edebilirler ki?

Buradan “Ey batılı zalimler” diye seslenmek istiyorum. Eğer biz işgalci olsaydık operasyonlarımız aylarca sürmez, üç beş günde son bulurdu. Ve unutulmamalı ki Suriye’de bizim operasyonlarımızın dışında kim nereye bir bomba atmışsa o bombadan, elinde silah tutanlardan ziyade kadınlar, çocuklar, bebekler, yaşlılar zarar görmüştür.

Son sözümüzü not olarak sayfanın sonuna eklemek kaydıyla yazımızı: Başaramayacaksınız, bizleri işgalci olarak yaftalayamayacaksınız diyerek sonlandıralım.

Not: İslam için ve İslamlaştırılmış toprakları savunmak uğruna vurulup toprağa düşmüş ilk şehitten bugüne dek gelmiş geçmiş tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Hepimiz şunu iyi bilmeli ve hazır olmalıyız ki hak ile batılın savaşı kıyamete kadar sürecek ve Hak Teâlâ her dönemde birilerini şehitlikle şereflendirecektir.

Ne mutlu Allah’ın şerefli kullarına…

Aras ASİLOĞLU

Kilislilere Bir Destekte Başkan Yanılmaz’dan

 

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terör örgütlerine yönelik sürdürdüğü Zeytin Dalı Harekatına destek olmak ve bölgedeki operasyonlardan en fazla etkilenen il olan Kilis halkıyla kucaklaşmak amacıyla beraberindeki heyetle birlikte Kilis’e giden Elazığ Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz, vatandaşlarla kucaklaştı.

KİLİS HALKININ YANINDAYIZ

Gün boyu Kilis halkıyla bir araya gelerek onlarla sohbet eden Başkan Yanılmaz’a Kilis Belediye Başkanı Hasan Kara ve Kilisli muhtarlar da eşlik etti.

Esnaflarla buluşarak alış veriş yapan Başkan Yanılmaz, onlara bir nebzede olsa destek olmaya çalıştıklarını kaydetti. Kilis halkına Elazığlıların selam ve muhabbetlerini ileten Başkan Yanılmaz, ülkemizin yurt içinde ve yurt dışında terör örgütlerine karşı şanlı bir mücadele verdiğini ve kendilerinin de Elazığlılar olarak sonuna kadar bu mücadeleyi desteklediklerini belirtti.

Mehmetçiğimizin azim ve kararlılıkla ülkemizi bölmek isteyen terör örgütlerine karşı kahramanca mücadele ettiğini belirten Başkan Yanılmaz, “Bayrağımızın ebediyen göklerde dalgalanması için 80 milyon vatandaş bir ve beraber olacağız. Türk Silahlı Kuvvetlerimize, askerlerimize ve güvenlik güçlerimize sonuna kadar destek sağlayacağız” dedi.

Son ankette “cumhur ittifakı” kritik eşikte

AKP ve MHP arasında yapılan “cumhur ittifakı” kritik eşikte görünüyor. Adil Gür tarafından yaptırılan araştırmada AKP ve MHP seçmenine “Cumhur ittifakı”nı doğru buluyor musunuz?” diye soruldu. Alınan cevaplar ittifakın krtitik bir eşikte olduğunu gösteriyor.

A&G Araştırma şirketi yaptığı son kamuoyu yoklamasında Afrin Operasyonu ve siyasi ittifaklara halkın bakışını araştırdı. Gür, son kamuoyu yoklamasının sonuçlarını açıkladı. Gür, “PYD PKK’nın uzantısı mıdır” sorusuna yüzde 86-87 civarında PYD/PKK’nın uzantısıdır cevabının verildiğini kaydetti.

“ZEYTİN DALI HAREKATI BAŞARILI MI?” SORUSUNA YÜZDE 83 EVET DEDİ

“Zeytin Dalı Harekatı’nı başarılı buluyor musunuz?” sorusuna ise her 100 kişiden 83’ünün “evet başarılı buluyoruz” cevabını verdiğini belirtti.

İşte son kamuoyu yoklamasından çıkan sonuçlar:

AKP VE MHP SEÇMENİNİN YARISI İTTİFAKI DOĞRU BULUYOR

İkinci bir ankette ise kamuoyunun siyasi ittifaklara nasıl bakıldığı araştırıldı.

“AK Parti ile MHP arasında gerçekleştirilen Cumhur İttifakı’nı doğru buluyor musunuz?” sorusuna doğru buluyorum diyenlerin oranı 50,7 oldu.

Öztürk’ten Afrin Gazilerine Geçmiş Olsun Ziyareti

 

Giresun Milletvekili Sabri Öztürk, Zeytin Dalı Harekatı’nın bir beka harekatı olduğunu ve bölge terör unsurlarından temizleninceye kadar da devam edeceğini söyledi.

Sabri Öztürk, Zeytin Dalı Harekatı gazilerini GATA’da ziyaret ederek, tedavileri devam eden Giresunlu Abdullah Kılıç ile Konyalı Hakan Kadir Güney’in sağlık durumları hakkında hastane yöneticilerinden detaylı bilgi aldı.

Yaralı askerlere moral veren Sabri Öztürk, onlarla sohbet etmeyi de ihmal etmedi.

Giresun Milletvekili Sabri Öztürk, harekatın başarıyla devam etmesinin millete ve mehmetçiğe en büyük moral olduğunu belirterek, “ askerimizin kocaman yüreği ve arkasında Türk Milletinin duaları var. Afrin’e girilmesine sayılı günler kaldı” diye konuştu.

Sabri Öztürk, Afrin Harekatı’nda 48. güne girildiğini, kuşatma altına alınan Cinderes’teki terör hedeflerinin havadan ve karadan vurulduğunu belirtti. Öztürk “askerlerimiz Zeytin Dalı Harekatı’nın başlangıcından bu yana 2960 teröristi etkisiz hale getirdi” diye konuştu.

 

Öztürk, Türkiye’ye karşı yapılan terör saldırılarını bertaraf etmek, sınırda kurulmak istenen terör yapılanmalarını engellemek için yapılan operasyonun terör unsurları bertaraf edilinceye kadar süreceğinin altını çizdi.

 

“Bu mücadele, bir Beka mücadelesidir, askerlerimiz bu mücadelenin kahramanıdır” ifadesini kullanan Sabri Öztürk, Türk Milletinin teröre karşı tek yürek olduğunu ve Mehmetçiğin bölgede destan yazdığını dile getirdi.

 

Şehitlere Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve gazilere şifa dileyen Öztürk, tedavi gören askerlerin sağlık durumunun iyi olmasından duyduğu memnuniyeti de dile getirdi.

Sabri Öztürk, gazilerin tedavileri konusunda büyük özveri ortaya koyan GATA hastane yönetimine de teşekkür etmeyi ihmal etmedi.

Esad yanlısı milisler geri çekildi

Reuters’in haberine göre Suriye devlet televizyonu, Afrin’e giren hükümet yanlısı milislerin görüntülerini yayınladı. Görüntülerde, kamuflaj giyen milisler silahlarını ve Suriye bayraklarını sallayarak terör örgütü YPG’nin elindeki bir kontrol noktasından Afrin’e giriş yapıyor.

Reuters’ın Hizbullah medyasına dayandırdığı iddiaya göre Esad’a bağlı güçler Halep tarafından Afrin’e girmeye başladı. Afrin’e gidenlerin Suriye ordusu değil Esad rejimi yanlısı ‘halk birlikleri’ adı verilen milis güçleri olduğu belirtiliyor.

Suriye devlet televizyonu da kamuflaj giyen milislerin terör örgütü YPG’nin elindeki bir kontrol noktasından Afrin’e giriş yaparken görüntülerini yayınladı.

Suriye TV’si, Türkiye’nin milislerin girdiği bölgeyi vurduğunu da iddia etti.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yaptığı telefon görüşmesinde “Suriye rejimi bu yola girerse sonuçları olur” uyarısında bulunmuştu.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da “Eğer rejim, YPG’yi temizlemek için girerse problem yok, YPG’yi korumak için giriyorsa bizi, Türk askerini hiç kimse durduramaz” açıklaması yapmıştı.

Edinilen bilgiye göre, bu grupların, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gücünü çok iyi bildikleri ve gösteri amaçlı olmasa, gündüz vakti böyle bir harekete kalkışmayacakları değerlendiriliyor.

TSK’nın düzenlediği Zeytin Dalı Harekatı’nın ardından Suriye’de son durum; 

Giresun Milletvekili Öztürk: Afrin’in Türkiye’nin Güvenliğinin Başlangıcı

 

 

AK PARTİ Giresun Milletvekili Sabri Öztürk, Fırat Kalkanı Harekatı’nın bazı çevrelerin iddiasının aksine Türkiye’nin meşru müdafa hakkı olduğunu, Afrin’in Türkiye’nin güvenliği ve geleceği için çok önemli olduğunu belirtti.

Sabri Öztürk, 24. Gününe giren ve başarıyla sürdürülen Afrin Harekatı’yla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

CHP’nin de peşine takıldığı ve bazı terör yandaş ve uzantılarının Afrin’e harekatı bir zorunluluk değilmiş gibi göstermeye çalışmalarının akılla izah edilemeyeceğini belirten Öztürk, Afrin’e yapılan harekatın günü kurtarma harekatı olmadığını aksine Türkiye’nin bekasına yönelik bir harekat olduğunu kaydetti.

Harekatın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ileri görüşlülüğü ve başkomutan vasfı sayesinde çok iyi bir zamanlama ile yapıldığını dile getiren Sabri Öztürk, “ Türkiye Suriye’nin kuzeyinde bir terör hattının yapılanmasına ve Türkiye için daha büyük bir bela olmasına izin veremezdi. Afrin Harekatı, Türkiye’nin meşru müdafaa hakkını kullanmasıdır. PKK/PYD/YPG Hepsi terör örgütüdür. Terörle mücadele uluslararası hukukun gereğidir.” diye konuştu.

AK PARTİ Giresun Milletvekili Öztürk, “ Google’da bir arama yapın ve Kuzey Suriye yazın. Karşınıza son derece ilginç haritalar çıkacaktır. Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin güney sınırlarının ötesinde bir terör koridoru oluşturulduğunu net olarak göreceksiniz. Eğer Türkiye Fırat Kalkanı Harekatı’ nı yapmasaydı, bu koridor şu anda Afrin ile birleşmiş ve Hatay sınırına dayanmıştı” ifadesini kullandı.

Sözde Marksist Leninist çizgide kurulan PKK ve onun uzantısı YPG ve PYD’nin  ABD tarafından desteklenmesinin aslında örgütün kime hizmet ettiğini göstermesi açısından manidar olduğunu dile getiren Sabri Öztürk, Türkiye’nin uzun süre PKK’nın başta ABD olmak üzere batılı emperyalist güçler tarafından desteklendiğini ifade etmesine karşın bazı çevrelerin bu durumu dikkate almadıklarını ancak gelinen noktada ABD askerlerinin PKK ve YPG ile el ele kol kola fotoğraf vermekten çekinmeyecek hale gelmelerinin Türkiye’nin haklılığını bir kez daha ortaya çıkardığını ifade etti.

Sabri Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü : “ABD ve Bazı Batılı ülkelerin, Terör örgütü DEAŞ’a karşı mücadele bahanesiyle Suriye’nin Kuzeyinde bir PKK Devleti kurmalarına asla müsaade etmeyeceğiz. DEAŞ’la mücadeleyi bahane edenler, şimdi Deaş’ı da yanlarına alarak ülkemize saldırmaya devam ediyorlar. Deaşla mücadeleyi bahane edenler, Deaşlı militanları otobüslerle başka yerlere kaçırıp koruyanlar  aynı kişiler. Artık Milletimiz “cambaza bak” numarasına kanmıyor. Deaş da, PKK/YPG/PYD de hepsi aynı eller tarafında kurulup, beslenen; emperyalist amaçlara hizmet eden maymuncuklardır. Amerika’nın ve içerideki uzantılarının Deaş yalanı üzerinden emellerine ulaşmalarına asla müsade etmeyeceğiz”.

Giresun Milletvekili Sabri Öztürk, sözlerinin sonunda şehit düşen askerlere Allah’tan rahmet ve yakınlarına başsağlığı diledi. Öztürk, “ Kahraman Mehmetçiğimiz yine vazifesini en iyi şekilde yaparak bütün dünyadaki şer odaklarına gereken cevabı verdi. Allah onların gücüne güç katsın, yar ve yardımcısı olsun” diye konuştu.

 

Önümüzdeki günlerde benzin ve motorin fiyatlarında indirim yapılmasını bekliyoruz

Son bir hafta içinde dolar kurunda ve Brent petrolün varil fiyatında hızlı bir düşüş görüldüğünü belirten TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Önümüzdeki günlerde benzin ve motorin fiyatlarında indirim yapılmasını bekliyoruz” dedi.

EN AZ 20 KURUŞ İNDİRİM YAPILMALI

Afrin operasyonundan önce 3,83’TL’ye kadar ulaşan Amerikan Doları kurunun 3,76’a kadar düştüğünü açıklayan Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Doların yanı sıra Brent petrolün uluslararası varil fiyatı da 73 dolardan 68-69 dolara kadar düştü. Finans uzmanları brent petrolün varil fiyatı ile dolar kurundaki düşüşün süreceğini belirtiyorlar. Buna göre benzin ve motorin grubunda yapılan indirim oranında fiyatların aşağı çekilmesi artık kaçınılmaz” diye konuştu.

AKARYAKITTA VERGİ ORANLARI YÜZDE 10 İNDİRİLMELİ

Son 6 aydır enflasyon oranlarındaki artışta en büyük paylardan birinin ulaştırma grubundaki fiyat artışları olduğunun altını çizen Palandöken, “Merkez Bankası, yıl sonu enflasyon oranı beklentisini yüzde7’den yüzde 7,9’a yükseltti. Akaryakıtın fiyatının artması demek, tüm mal ve hizmetlerin fiyatının artması demektir. Dolayısıyla, enflasyon oranlarında kalıcı bir düşüş sağlanana kadar benzin ve motorinin vergisi 10 puan azaltılmalıdır. Böyle bir adım atılırsa ekonomide görülecek canlanmanın vergi gelirlerine olumlu etkisi akaryakıtta indirim yapılan ÖTV’den daha fazla olacaktır” şeklinde konuştu.