Etiket arşivi: 900

Sabancı Vakfı, Eğitim Alanındaki 5 Projeye 900 Bin TL Hibe Verecek

Sabancı Vakfı’nın çağrısı üzerine başvuru yaparak bu yıl Hibe Programları kapsamında destek almaya hak kazanan sivil toplum kuruluşları belli oldu. Kadın, genç ve engellilerin karşılaştıkları sorunlara yönelik çözüm üreten sivil toplum kuruluşlarının projelerini destekleyen Sabancı Vakfı, eğitim alanındaki 5 projeye toplam 900 bin TL hibe verecek.

Sabancı Vakfı’nın son 11 yılda hibe desteği verdiği proje sayısı 144’e, hibe tutarı 18 milyon TL’ye ulaştı. Türkiye’de Hibe Programlarını uygulayan ilk vakıf olarak sivil toplumun güçlenmesine katkıda bulunmaktan büyük mutluluk duyduklarını söyleyen Sabancı Vakfı Başkan Yardımcısı Zerrin Koyunsağan“Sabancı Vakfı olarak, toplumsal gelişmenin sağlanmasında sivil toplumun çok önemli bir role sahip olduğuna inanıyor; bu kapsamda alanlarında uzman sivil toplum kuruluşlarını destekliyoruz. 11 yıldır çözüm üreterek, başarılı işlere imza atan sivil toplum kuruluşlarına verdiğimiz desteklerin hem sivil toplumun dönüşümüne hem de toplumsal gelişmeye sağladığı katkıları görmekten gurur duyuyoruz. Bu yıl da kalıcı etki yaratma hedefiyle destek verdiğimiz eğitim projeleri sayesinde, kadın, genç ve engellilerin sorunlarına yönelik çözüm önerileri geliştirmeyi hedefliyoruz. Hibe Programlarımız ile sivil toplumun destekçisi olmanın ve toplumsal sorunlara birlikte çözüm geliştirmenin, paha biçilemez değerde olduğuna inanıyorum” dedi.

Hibe Desteği Verilen Projeler Eğitim Başlığı Altında Toplandı

Sabancı Vakfı’nın faaliyetlerinin odağında yer alan kadın, genç ve engellilerin karşı karşıya kaldıkları sorunların çözümünde eğitimin kilit role sahip olduğunu belirten Koyunsağan“Geçtiğimiz yıldan itibaren hibe projelerimizi ‘eğitim’ başlığı altında topladık. Hibe desteği vereceğimiz projeleri de ‘kaliteli eğitimin desteklenmesi’, ‘eğitime erişimin ve devamın sağlanması’ ve ‘hak temelli yaygın eğitim çalışmalarının desteklenmesi’ alanlarındaki projeler arasından belirledik. Bu başlıkların her birinin eğitim alanında büyük önem taşıdığına ve bu alanlarda yürüteceğimiz projelerin toplumsal gelişme için değerli adımlar atılmasını sağlayacağına inanıyoruz” dedi.

Sabancı Vakfı’nın Hibe Programlarına bu yıl 52 ilden toplam 217 başvuru geldi. Destek verilecek projeler, sivil toplum alanında deneyimli kişilerden oluşan bağımsız Değerlendirme Kurulu’nun önerisi üzerine Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti’nin yaptığı değerlendirmeyle belirlendi.

Hibe Desteği Almaya Hak Kazanan Sivil Toplum Kuruluşları ve Projeleri

1- Kadınların Adalete Erişiminin Güçlendirilmesi Projesi (Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı)

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, “Kadınların Adalete Erişiminin Güçlendirilmesi” projesiyle; kadına yönelik şiddet konusunda avukatların bilgi, beceri ve farkındalıklarının artırılmasını; şiddet ve ayrımcılığa maruz kalan kadınların avukatlardan alacakları adli yardımın kalitesinin iyileştirilmesini hedefliyor. Bursa, Eskişehir, İstanbul ve Trabzon’da hayata geçirilecek proje kapsamında; kadının insan haklarına ilişkin uluslararası standartları ve ulusal mevzuatı içeren bir eğitim programı oluşturulması ve bu eğitimin pilot illerde görev yapan avukatlara verilmesi planlanıyor.

2- Çocuklar için Rengarenk Umutlar Projesi (Rengarenk Umutlar Derneği)

Rengarenk Umutlar Derneği, “Çocuklar için Rengarenk Umutlar” projesiyle Diyarbakır’da çocukların psikososyal gelişimlerini destekleyen faaliyetler yürütülmesini, bölgedeki sosyal ve kültürel faaliyet açığının giderilmesine katkı sunulmasını amaçlıyor. Proje kapsamında hazırlanacak “Yaşam Becerileri” isimli eğitim programı ile Diyarbakır’ın dört farklı mahallesinden 10-18 yaşlarında çocuklara ulaşılması; çocukların ilgi alanlarına yönelik fotoğraf, tiyatro, drama gibi kulüpler oluşturulması planlanıyor. Projede ayrıca, ailelere yönelik ergen gelişimi, toplumsal cinsiyet, zorbalık gibi konuları içeren 16 oturumluk bilgilendirme toplantıları da yer alıyor.

3- Çok Geç Olmadan – İstanbul Projesi (Nirengi Derneği)

Nirengi Derneği, “Çok Geç Olmadan – İstanbul” projesiyle çocuk ve gençlere yönelik ihmal ve istismar vakalarına çözüm getirilmesini amaçlıyor. Proje kapsamında istismar, akran zorbalığı, flört şiddeti ve toplumsal cinsiyet konularına dair bir eğitim modülü hazırlanarak, İstanbul’daki 30 ortaokul ve lisede eğitim verilmesi planlanıyor. Okullarda herhangi bir ihmal veya istismar vakasının tespit edilmesi durumunda izlenmek üzere “Okul Temelli Standart Operasyon Prosedürü (OTSOP)” geliştirilmesi; bu çalışmanın diğer okullara yaygınlaşması için, hazırlanan eğitim modüllerinin MEB Hizmetiçi Eğitim Planı’na dahil edilmesi ve MEB’in online hayat boyu öğrenme eğitimleri havuzuna eklenmesi hedefleniyor.

4- Katılımcı ve Barışçıl Sınıflar Projesi (Başka Bir Okul Mümkün Derneği)

Başka Bir Okul Mümkün Derneği, “Katılımcı ve Barışçıl Sınıflar” projesiyle öğretmenlerin, çocuk hakları ve çocukların bulundukları ortamlarda katılımcı olmalarını sağlamaları konularında bilgilerinin artırılmasını, böylece çocukların hak ve sorumluluklarının bilincinde, toplumsal barışa katkı sağlayan aktif yurttaşlar olarak yetişmelerine katkı sunmayı amaçlıyor. Proje kapsamında öğretmenler için katılımcı ve barışçıl öğrenme ortamı konusunda eğitim içerikleri geliştirilmesi, öğretmenlere çocuk hakları, şiddetsiz iletişim, çatışma çözümü, demokratik okul gibi konularda eğitim verilmesi planlanıyor.

5- Sınıfımda Yanımda Ol, Başarmama Destek Ol Projesi (Otizmli Bireyleri Destekleme Vakfı)

Otizmli Bireyleri Destekleme Vakfı, “Sınıfımda Yanımda Ol, Başarmama Destek Ol” projesiyle yaygın gelişimsel bozukluk veya otizm tanısı almış çocukların eğitimlerine destek olmaları için üniversite öğrencilerinin “gölge öğretmen” olarak yetiştirilmesini amaçlıyor. Proje kapsamında Anadolu Üniversitesi’nden gelen danışmanlar tarafından hazırlanan eğitimlerin Balıkesir Üniversitesi Meslek Yüksekokulu’nda okuyan öğrencilere verilmesi ve bu öğrencilerin projenin uygulanacağı anaokulları ile eşleştirilmesi planlanıyor. Öğrencilerin eşleştikleri okullarda staj uygulamalarına başlayarak, bu okullarda görev yapan öğretmenlere modeli uygulamalı olarak aktarmaları hedefleniyor.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Son 900 Yılın En Kurak Dönemi; Peki Ya 900 Yıl Önce?

alptekin cevherliAmerikan Uzay Bilimleri Merkezi NASA açıklamış; Ortadoğu’da son 900 yılın en kurak dönemi yaşanıyor diye…
Açıklama şöyle: “NASA Türkiye’yi de içine alan  KKTC, İsrail,  Filistin, Ürdün, Lübnan, Irak ve Suriye’yi kapsayan Doğu Akdeniz bölgesinde 1998 yılında başlayan kuraklığın son 900 yılın en kötüsü olduğunu açıkladı. Amerikan Jeofizik Birliği’nin ‘Geophysical Research-Atmospheres’ dergisi tarafından yayınlanan araştırmada ABD’nin New York kentindeki NASA Goddard Uzay Araştırmaları Enstitüsü’nden iklim bilimci Benjamin Cook ve ekibi 9 asırlık verileri inceledi.
Araştırmaya göre Türkiye’nin de yer aldığı Doğu Akdeniz’de 1998 – 2012 yılları arasında görülen kuraklık, son 500 yılın en kurak döneminden % 50 oranında daha şiddetli geçti. Son 900 yıla göre ise en kurak dönemden % 10 – 20 arası daha kuraktı. Kısaca son 9 asır boyunca yaşanmadığı kadar şiddetli bir kuraklık yaşanıyor.
Benjamin Cook, ‘İnsan kaynaklı iklim değişikliğinin önemi ve büyüklüğü, doğal iklim değişkenliğinin boyutlarını anlamamız gerektiğini gösterdi. Asırlar süren doğal değişkenliğin dışında kalan  olaylara ve anormalliklere bakınca bunlara insan kaynaklı iklim değişikliğinin sebep olduğunu görebiliriz’ ifadesini kullandı.”
  *  *  *
Sayın Abdulkadir Duru’nun ve Onk. Dr. Hâluk Nurbaki’nin eserlerinde namaz vakitleriyle ilgili bilgi verilirken sabah namazının, dünya üzerinde su dengesinde, insanlar arasında da sevginin yaygınlaşmasında etkili olduğunu belirtirler. Tabi bu açıklamanın ardından bölgemizde sabah namazına vaktinde kalkıp kılanlar son 900 yılın en az sayısına düştü anlamı çıkarabilirsiniz. Ama elbette bunu demiyorum.
Namaz var, namaz var… Ben belki de “o namazdan” bahsediyor olabilirim…
Ama esas konumuz, bu kadar basit değil…
  *  *  *
Hatırlarsanız 2’nci Bush’un iktidarı döneminde 11 Eylül’deki Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan terör saldırılarının ardından Oğul Bush televizyonlara çıkıp teröristlerle büyük bir mücadeleye girişeceklerini söylerken, düzenleyecekleri operasyonları “Bu bir Haçlı Savaşıdır” diye tanımlamıştı.
NASA’nın “Son 900 yılın en kurak dönemi” ifadesini okuyunca doğal olarak aklıma şu geldi:
–          Acaba 900 yıl evvel ne olmuştu?
Wikipedia’yı açtım…
–          Aaa, o da ne? Bingo!
Aynen şu yazıyordu:
“Haçlı Seferleri ya da Haçlı Akınları, 1096-1272 yılları arasında, Avrupalı KatolikHristiyanların, Papa‘nın talebi ve çeşitli vaatleri üzerine, genellikle Müslümanların elindekiOrtadoğu toprakları (Kutsal Topraklar) üzerinde askeri ve siyasi kontrol kurmak için düzenledikleri akınlar.”
Vay, vay , vay…
Demek Oğul Bush, boşuna söylememiş “Bu bir Haçlı seferidir” diye.
2016 – 900 = 1116 yani 1100’lü yıllar.
Haçlı seferlerinin Anadolu’da ve Arap Yarımadası’nda terör estirdiği dönemler…
Aynen günümüzdeki gibi milyonlarca insanın katledildiği, hiçbir günahı olmayan masum çoluk-çocuk ve kadınların hedef ayrımı gözetilmeden kanının akıtıldığı yıllar…
Sevginin eksi değere düştüğü, nefretin tavan yaptığı ‘kuraklık’ dönemleri.
Hatta öyle ki, Fransız tarihçiler şöyle der:
“Askerlerimiz şehirde müthiş katliamlar yaptılar. Müslüman, Yahudi veya kendi mezheplerinden olmayan Hıristiyanlara büyük katliamlar tatbik ettiler. Mescidi Aksa’ya sığınan yaklaşık 70 bin Müslüman’ı hunharca katlettiler. Mescidin içi kanla dolmuştu.  Atları ile Mescidi Aksa’ya girdiler. Atları ile Mescidi Aksa’ya girdiklerinde, atlarının dizleri hizasına kadar Müslüman kanına battığını…”
Yaşanan vahşetin bugünden pek bir farkı yok gibi değil mi?
Çoluk-çocuk masum insanlar otobüs durağında beklerken, ya da tren istasyonu önünden geçerken birden bir canlı bomba kendini havaya uçuruyor, her tarafa et ve iç organ parçaları dağılıyor…
Vahşetse aynı vahşet…
Ölen insan sayısı yine milyonlarla ifade ediliyor.
Ölenler yine Müslüman, öldükleri yer yine aynı…
Ama bir fark var!
Bu kez ‘güya Müslümanlar, zavallı Müslümanları’ öldürüyorlar.
Bazen dini yaşayış şeklini beğenmedikleri için, bazen mezhebini beğenmedikleri için, bazen farklı lehçe konuştukları için, bazen de farklı ideolojik kamplara dâhil oldukları için mütemadiyen birbirlerini öldürüyorlar…
Bunların birbirini öldürmelerine yardımcı olmak için de ABD’si, Rusya’sı, İngiltere’si, Fransa’sı havadan sürekli bombalıyor.
Bence bu kuraklık 900 yıl öncekini geçer, size şimdiden söyleyeyim.
O dönem Yıkıcı ile Yapıcı’nın bir savaşı vardı. Bir tarafta papalık, şövalyeler, yağmacı Avrupalılar varken, diğer yanda Kılıçarslan, Selâhattin Eyübî gibi Yapıcı tarafın efsanevî karakterleri vardı.
Şimdi ise bir de bu kahramanların yadigârı olan adlarını da kirli emellerine alet edip, uydurma bir tarihle milyonları manipüle ediyorlar…
İşimiz gerçekten zor…
Çünkü, “İnsan kaynaklı iklim değişikliğinin” çözümü yine insan kaynaklı olmak zorunda…