Etiket arşivi: 2015

Anastasiadis bizi tebaası mı sanıyor

 

 

ata-atun HocaRum lider Anastasiadis’in ilginç yaklaşımları ve söylemleri var.

Kendini adeta Kıbrıs adasının kralı zannediyor bizi de tebaası.

 

Anastasiadis, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs adasının yer altı, yer üstü tüm zenginliklerinde hakkı ve payı olduğunu kasten göz ardı ederek, kendisinin de başı olduğu Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin tek yanlı ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölgede sondaja başlayacaklarını açıklaması ortalığı gene karıştırdı. Anastasiadis, Avrupa Birliğine güvenerek ne Türkiye’nin ne de Kıbrıslı Türklerin uyarılarını dikkate almayacak kadar kendini havalarda görüyor.

 

Makarios’da Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak için Kıbrıslı Türklere yapacağım kanlı saldırılara Türkiye müdahale etmeye cesaret edemez. Etse bile nasıl olsa Amerika ve Avrupa Türkiye’nin müdahalesine mani olur düşüncesi ile 21 Aralık 1963 gecesi Kıbrıslı Türklere karşı saldırılarını başlatmıştı. Her kanlı saldırıdan sonra da Rumların elinde ve yönetiminde olan Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonu’nda da Kıbrıslı Türklerle alay etmek ve morallerini bozmak için “Bekledim de gelmedin” şarkısını çaldırırdı.

 

Dönemin Çalışma Bakanı EOKA’cı Tassos Papadopulos’da, Türklere karşı giriştikleri kanlı bir saldırıdan sonra işler ciddiye binip Türkiye sesini yükseltince, ABD Elçisine “Türkiye müdahale etmeye kalkışırsa, 45 dakikada adayı Kıbrıslı Türklerden temizleriz” gibi megalomanik bir telgraf çekmişti.

 

Türkiye’yi dikkate almadan yaptıkları saldırılar ve adayı Yunanistan’a bağlamak amaçlı gerçekleştirdikleri darbe bardağı taşırınca megalomanik heveslerinin altında ezildiler. 45 dakikada adadan sileceklerini ve tümünü katledeceklerini varsaydıkları Kıbrıslı Türkler beklenmedik bir direniş gösterip, adaya ayak basan Türk Silahlı Kuvvetlerini durduramayınca çareyi Türk Ordusunun önünden, arkalarına bakmadan kaçmakta bulmuşlardı.

 

Türkleri hiçe saymanın bedeli felaket olmuş, adanın üçte biri ellerinden kayıp gitmiş bu akılsız davranış ve düşüncelerinden dolayı. Bırakın Kıbrıslı Türklerin tümünü 45 dakikada katletmeyi, kaybettikleri toprakları geri almaları bile hayalden de öteye gitmişti. Tam 30 yıl KKTC topraklarına ayaklarını bile basamamışlardı bu akıldışı megalomanilerinden dolayı. 24 Nisan 2003 tarihinde kapıları açmak kararını almasaydık, halen daha KKTC topraklarına uzaktan dürbünle bakacaklardı.

 

Şimdi Anastasiadis de aynı hatayı yapıyor. Sırtını dayadığı Avrupa Birliğinin ve Hristiyan dünyasının kendisini sonuna kadar koruyacakları varsayımı ile, bücür boyuna bakmadan Türkiye’ye kafa tutmaya çalışıyor ve uyarılarını dikkate almıyor, aynen Makarios’un 50 sene evvel yaptığı gibi.

 

Cumhurbaşkanı Akıncı, Rumların tek yanlı ilan ettikleri Münhasır Ekonomik Bölgede Temmuz ayında sondaja başlamaları durumunda bunun müzakereleri olumsuz etkileyeceğine dikkat çekerek, gerginlik yaratan girişimleri ortadan kaldırmak için ya kazıları ertelemek ya da çözümü süratlendirmek gerektiğini belirtmesi Anastasiadis’i belli ki kızdırmış.

 

Paskalya yortusu nedeniyle Larnaka’ya bağlı Delikipo’daki “Korgeneral Stilianu Kalamburci” kışlasını ziyaretinde yaptığı konuşmada “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarının müzakere altında olmadığını, asla bu konuyu müzakere etmeyeceğini ve müzakere masasına, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarıyla ilgili herhangi bir şeyin gelmesini kabul etmediğini ve etmeyeceğini” söyledi. Yani kendisi ne isterse o konu konuşulacak müzakere masasında ve başka bir konu görüşülmeyecek demeye getirdi konuyu.

 

Ben Akıncı’nın yerinde olsam Anastasiadis’in bu açıklamasına karşı hemen bir açıklama yaparım ve “Müzakere masasında, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası Ek I, İttifak ve Garantiler Anlaşmasını, Türkiye’nin garantörlüğünü ve adadaki Türk Silahlı Kuvvetlerinin varlığı ile ilgili herhangi bir şeyin gelmesini kabul etmediğini ve etmeyeceğini” belirtirim.

 

Rum’un anlayacağı tek dil, göze göz, dişe diştir.

Umarım Akıncı ve ekibi işbaşına geldikleri 2015 yılı Nisan ayından günümüze kadar geçen 2 yıl içinde Rumları iyice tanımış ve Kıbrıs ile ilgili düşüncelerini anlamışlardır…

 

Prof. Dr. Ata ATUN

Yurtdışında Oy Kullanmak Hem Çok Hoş, Hem De Çok Zahmetli

Yurtdışındaki Türkler, 1 Kasım seçimleri için sandıklara koştular ve 7 Haziran seçimlerindeki oy kullanma sayısını daha çok artırdılar

 

ilhanAnavatan Türkiyemiz, yurtdışında yaşayan bizlere seçimlerde oy kullanma imkanı vermediği yıllardan birinde (1986), Hollanda devleti, Hollanda sınırları içinde yaşayan yabancılara sadece yerel seçimlerde oy kullanma ve seçilme hakkı vermişti.
Ne kadar sevinmiştik o zamanlar…
Hollanda devleti, yabancı uyruklulara genel seçimde seçme ve seçilme hakkını hala vermedi ama, örneğin 500 bin Türk’ün 350 bini Hollanda vatandaşlığını da almışsa bir beis yok demektir. Biz burada hem seçiyoruz ve hem de seçiliyoruz. Holanda Belediye Meclisleri’ne bugüne kadar bini aşkın, İl Genel Meclisleri’ne 50 ve Parlamento’ya 12 üye seçtik.
Kim ne derse desin, Türkler’in katılım oranları da normal ve hatta normalin üzerindedir.
Ama bunu çarpıtmaya çalışanlar var.

Yurtdışındaki Türkler’e, Türkiye’deki seçimlerde ilk oy kullanma imkanı sınır kapılarında tanınmıştı. O kısıtlı imkan bile bizi sevindirmişti. Kısıtlı olmasına rağmen, bazı siyasi partiler ve yandaşları, sınırlarda oy kullandırmak için özel seyahatlar organize ettiler.

   

Bir zamanlar sınır kapısında /  22 Ekim 2015 günü Deventer’de

Yurtdışındaki Türkler’in, yaşadıkları ülkelerde oy kullanbilmek için harcadıkları çabaları biz seslendirmeye çalıştık.
Nihayetinde, yurtdışındaki Türkler, yaşadıkları yerlerde oy kullanabilmeyi ilk kez Cumhurbaşkanlığı seçiminde elde ettiler. Daha sonra da geçtiğimiz 7 haziran’daki genel seçimler sırasında…

Bir yığın eksiklik ve aksaklık vardı bu oy kullanma işleminde. Örneğin, randevu şartı konumuştu. Şimdi o şart kaldırıldı. Oy kullanacak yerler çoğaltıldı.
Ama buna rağmen zorluklar devam ediyor.
Sınırlarda ben şahsen iki defa ay kullanma fırsatı bulmuştum. İki defa da anavatanda kullanabilmiştim.

Yurtdışında ilk kez oy kullandım. Oy kullandıktan sonra facebook’a alttaki kısa yazıyı koydum:

Demokratik  görevimi yaptım

‘Demokratik hakkımı kullandım’ da diyebilirdim.
Ama ben ‘görevimi yaptım’ demeyi uygun buldum.
Bize verilmiş olan  hakları kullanmak bir zaruret olduğu için öyle yazdım.
Haydi, şimdi herkes görev başına…
Ben yola çıkarken navigasyona baktım. Tam 101 kilometre uzaktaydı oy kullanacağm yer. Gidiş geliş 202 km.
Ne yaparsınız? bazılarınız belki de 400 km. yapacak.

Görev, görevdir !!!

Benim oy kullandığım yer Deventer kentindeydi. Oy kullanılacak salona otomobil ile yaklaştığım zaman, Deventer polisinin muntazam organizasyonu ile karşılaştım.
Yollarda önlemler alınmış, park edebilmek için kolaylıklar sağlanmış.
Park yerinde onlarca otobüs ve minibüs gördüm. Gruplar halinde uzak yerlerden gelmişti yaşlısı genci…

Salona girdiğim zaman büyük bir sürprizle karşılaştım. Bizi Başkonsolos Zafer Ateş ve Konsolos  İlyas Çetin karşılamıştı. Tabii ki anında bir hatıra fotoğrafı çekildik
Başkonsolosumuz, seçimler boyunca, vatandaşa yardımcı olmak için kendilerinin ve diğer elemanları salonda hazır bulunduklarını belirtti.
Hemen oracıkta bir tanınmış sima bana, ‘Hayrola İlhan bey, pembeler içindesiniz?‘ diye seslendi.  (Fotoğrafa bakınız) Yanımda devletimizin temsilcileri vardı ama ben latifeyi yapıştırdım: ‘Kardeş, seçim Hollanda seçimi, değil. Haliyle GAY Patisi de yok. Hollanda seçimi olsaydı, belki GAY Partisi’ne oy vereceğimi düşünebilirdiniz.’

Oy kullanılan iki salon vardı. Her oy sandıının önündeki masada bir devlet temsicimiz ve dört siyasi parti temsicisi oturuyordu. İşlemler çok çabuk yapılıyordu. Kalabalık olmasına rağmen, oy kullanma seri bir şekilde işliyordu.
Ben de oy pusulamı aldım, gönül verdiğim ve de ülkeme yararı olacağına kanaat getirdiğim partiye mühürü bastım, zarfı kapatarak sandığa attım.

   

*****

Yurt dışındaki hangi ülkede ne kadar oy kullanıldı?

 

1 Kasım seçimleri için yurt dışında oy kullanan seçmenlerin sayısı,
7 Haziran seçimine oranla arttı. Yurt dışındaki seçmenlerden yüzde 40’ı temsilciliklerde oy kullandı, 7 Haziran seçiminde ise yurt dışı temsilciliklerdeki oy kullanma oranı yüzde 32,5 olmuştu.

1 Kasım’da yapılacak 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimi için yurt dışında oy kullanan seçmenlerin sayısı, 7 Haziran seçimine oranla arttı.

54 ülke ve 113 temsilcilik

Türkiye, 26. Dönem Parlamentosunun üyelerini belirlemek üzere 1 Kasım’da sandık başına gitmeye hazırlanırken, yurt dışı seçmen kütüğüne kayıtlı seçmenlerin 8 Ekim’de başlayan oy verme işlemi dün sona erdi. Gurbetçiler, 54 ülke ve 113 temsilcilikte oy kullandı.

Yüksek Seçim Kurulundan (YSK) alınan gayriresmi sonuçlara göre, yurt dışında yaşayan vatandaşların oy kullanma oranında 7 Haziran seçimine göre artış oldu.

7 Haziran’da yapılan milletvekili genel seçiminde, yurt dışı seçmen kütüğüne kayıtlı vatandaşların yüzde 32,5’i dış temsilciliklerde oy kullanırken, bu seçim için yurt dışındaki seçmenlerin yüzde 40,01’i temsilciliklerde oy verdi.

Böylece yurt dışı seçmen kütüğüne kayıtlı 2 milyon 899 bin 59 seçmenin 1 milyon 160 bin 38’i, dış temsilciliklerde oy kullandı.

 

Sonraki Seçim Gelsin

 

 

sss4-5 yılda bir seçim yaparken 2015 yılında 5 ay arayla birlikte iki seçim yaptık. Seçime katılım oranı da 84 – 87 bandı gibi yüksek seviyelerde gerçekleşti. Sonuç itibariyle de İktidar Partisi mevcut oyların yarısını, kalan partiler de diğer yarısını aldılar.

2002’den beri iktidarda olan ve doğal olarak yıpranan, eğitimden ekonomiye ve hukuktan teröre birçok konuda çıkmaza giren, dahası defalarca kandırıldığını ve hata yaptığını beyan eden bir Siyasal Hareketin hem de 13 yıl sonra yüzde 49,5 oy alabilmesi gerçekten manidardır.

Ömrünün son çeyrek asrını “iyiliği yaymak ve kötülüğü engellemek” gibi bir kodlamayla iyi – kötü yaşamış biri olarak en öndekileri sıklıkla eleştirdiğim için bu kez sıra arkadakilerde.

57 milyon seçmenin 48 milyonu geçerli oy kullanmış ve bunun ancak yarısını muhalefet partileri alabilmiş. Ekonomi verilerinin olumsuz sinyaller verdiği hengâmede Cumhuriyet Halk Partisi, ciddi ekonomik projelerle halkın karşısına çıktığı halde oyunu yarım puan dışında arttıramamış.

Türkiye’nin iç ve dış güvenlik noktasında en netameli zamanlarından birine denk gelen bu seçimde Milliyetçi Hareket Partisi gibi halkın genelde güvenlik temelli baktığı bir siyasî yapı 4–4,5 puan oy kaybetmiş. Ve dahası 7 Haziran Seçimlerinde kazandığı 80 milletvekilinin yüzde 50’sinde tenzilat görmüş.

Halkların Demokratik Partisi’nin yüzde 10 barajı sınırına yaklaşmasına rağmen daha az milletvekili kaybıyla meclis aritmetiğinde 3’ncü parti pozisyonuna yükselmesi kısmî bir kazanç addedilebilir. Fakat daha PKK’yla bağını koparamayan bir HDP’nin Türkiye’de iktidar alternatifi olması zaten muhal.

Bu dört parti dışındaki siyasal yapıların minimize / un ufak olduğu bir ortamda CHP ve MHP’nin iktidar adaylığının da halkta ciddi anlamda kabul görememesi hususunda bazı şeylerin daha iyi irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ben de dahil olmak üzere kendisini Türk Milliyetçisi olarak niteleyen kimselerin davasını güttükleri milleti daha iyi tanımaları lazım. Sanki bizim milliyetçiliğimiz biraz nostaljik, hâl-i hazırdaki Türk Milleti’yle çok da örtüşmüyor. Millet sosyolojisini ve ondaki değişmeleri gözlemleyerek kanaatlerimizi güncellememiz gerekir.

İçinde yaşadığımız toplumun sosyo-ekonomik talepleri, siyasetten beklentileri ve hayata dair tercihleri ile bunların gerekçeleri bilgi bilincimizin ve muhayyilemizin dışında olabilir. 78 milyon insanı aynı ideal eşiğine taşımak yerine gitgide küreselleşen toplumumuz hangi alanlarda hizmet alımına açık; buna bakmak lazım.

CHP’nin hem adında hem de altı okunda olan Halkçılık ilkesi bütün vatandaşlarımızın ancak çeyreğinde karşılık bulabiliyor. Oysa sosyal adalet temelli bir hareketin bu haksızlık ve adaletsizlikler çağında, ve bu kan ve savaş kuşağında su sebili gibi iş görmesi beklenirdi.

Sonuç olarak istatistiklerdeki oy yüzdelerinin dışında kimin ne kazandığını ve ne kaybettiğini 2016 itibariyle görmeye başlayacağız. Memnuniyetsizlik başlarsa 2017’ye, memnuniyet varsa 2019’a kadar sürer bu süreç. Zaten o tarih de hem Genel, hem Yerel, hem de Cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir köprülü kavşak niteliğinde.

Cumhuriyeti kuran kadroların Kızılelmalarından biriydi 2023; hasbelkader başa gelenlerin elinde kaldı. Şimdiden iyi dersler çıkarmak gerek; yoksa bir seçim daha alan 100’ncü yılı da kutlar.

İLKÖĞRETİM HAFTASI KUTLAMA MESAJI

ankara valiliği logosuÖnümüzde ki pazartesi günü başlayacak olan 2015-2016 öğretim yılı dolayısıyla Ankara valisi Mehmet Kılıçlar bir mesaj yayımladı. Kılıçlar mesajın da ;“Aydınlık yarınlarımızın geleceği olan çocuklarımızın dimağlarını sevgi ve saygı ile süsleyecek, gönüllerini bilgi ve erdemle yeşertecek bir eğitim öğretim yılına daha erişmenin sevinç ve heyecanını yaşıyoruz.

Cemiyet hayatımızın şekillenmesinde, geleceğimizin daha iyi kurgulanmasında vazgeçilmez olan eğitim, çocuklarımız için olduğu kadar devletimizin ilelebet bağımsız yaşaması için de en temel koşuldur.

Ülkemizin her alanda daha da güçlü bir şekilde uluslararası alanda temsil edilmesi hiç kuşkusuz iyi yetişmiş insan gücüne bağlıdır. Bu da çocuklarımızın nitelikli bir eğitim almasıyla mümkündür.

Eğitim ve öğretimdeki en önemli hedefimiz; çocuklarımızı çağın gerektirdiği bilimsel ve teknolojik donanımların yanında milli, ahlaki, manevi ve kültürel değerlerlerle bezenmiş olarak yetiştirmektir. Devletimizin ve milletimizin geleceğini garanti altına alarak insanlarımızın mutlu ve müreffeh yaşamalarını temin etmenin yolu da buradan geçmektedir.

Bu noktada toplumun tüm kesimlerine önemli görevler düşmektedir. Özellikle çocuklarımızın ilk eğiticileri olan anne ve babalar başta olmak üzere ülkemizin yarınlarını hazırlayan öğretmenlerimiz, taşıdıkları ağır sorumluluğun bilinciyle kendilerini iyi yetiştirmeli, zamanın gelişen ve değişen şartlarına göre kendilerini hazırlamalıdırlar.

Bu duygu ve düşüncelerle 2015-2016 Eğitim-öğretim yılının ilimize, ülkemize ve eğitim camiamıza hayırlı olması temennisiyle öğrenci ve öğretmenlerimizin ‘İlköğretim Haftası’nı kutluyor, başarılar diliyorum.”

Mehmet Kılıçlar
Ankara Valisi

İTEF 2015 Yazarlarından Jonathan King Londralı Okuyucularıyla Buluşuyor!

23 Ekim 2015
Saat: 19:00
Yer: Yunus Emre Enstitüsü Türk Kültür Merkezi Londra
10 Maple Street Dowing House W1T 5HA Londra/İNGİLTEREgelibolu günlükleri

100 Yıllık Barış Çanakkale: Edebiyat Köprüleri projesi  kapsamında Çanakkale Savaşı’ nın 100.yılında 3 yazar 6 gün boyunca 3 farklı şehirde dört etkinlik gerçekleştirdi.
Etkinlik görüntüleri için : https://www.youtube.com/watch?v=Sjt7xjzp38U
“Gelibolu Günlükleri”  kitabının yazarı  akademisyen Dr. Jonathan King 23 Ekim Cuma günü 19:00’da Yunus Emre Enstitüsü’nün Londra’daki Türk Kültür Merkezi’ne konuk oluyor.
Yapılacak  etkinlikte, akademisyen ve yazar kimliğinin yanı sıra film yapımcısı da olan King’in “Gallipoli : Last Anzacs Tell All” belgeseli gösterilecek. Ardından Jonathan King, çok satan “Gelibolu Günlükleri’ kitabında da  anlattığı gibi Gelibolu’nun bilinmeyenlerini izleyicilerle paylaşacak ve kitaplarını imzalayacak.
Yazar hakkında detaylı bilgi için : http://itef.kalemkultur.com/?page_id=3464&lang=tr

*Katılım ücretsizdir. itef logo

Ramazan Fitresi Açıklandı Ancak!


Fıtır (FİTRE ) Nedir ?

 

Fıtır sadakası, Ramazan bayramına kavuşan ve temel ihtiyaçlarının dışında belli bir miktar mala sahip olan Müslümanların, kendileri ve velâyetleri altındaki kişiler için, yerine getirmekle yükümlü oldukları malî bir ibadettir. Yoksulların ihtiyaçlarının karşılanmasına katkıda bulunmak suretiyle, toplumda karşılıklı sevgi ve kardeşlik bağlarının pekişmesine vesile olan bu mali ibadetin meşru kılınmasındaki temel hedeflerden biri, insanların paylaşma bilincini canlı tutmaktır. Bu sayede her Müslüman, ihtiyacı olan yoksullara az da olsa bir şeyler verebilmenin ve yardımlaşmanın sevincini yaşar. Bundan dolayıdır ki fıtır sadakası, zekâttan farklı olarak, daha geniş bir mükellef kitlesi tarafından yerine getirilir. Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığınca 2014 yılı Ramazan ayının başlangıcından 2015 yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar en düşük sadaka-i fıtır miktarı 10,00 TL (On lira) olarak belirlenmiştir.

Miktar belirlenirken hadis-i şerifler, ülkenin mevcut sosyal-ekonomik hayat şartları ve bir kişinin günlük asgari gıda ihtiyacı göz önüne alınmıştır.

Belirlenen bu miktar, “asgari miktar”olup, sadaka-i fıtırda verilecek meblağ konusunda bir üst sınır bulunmamaktadır. Bu konuda ideal olan, herkesin kendi hayat standartlarına göre asgari günlük gıda harcamalarına denk düşecek bir meblağı vermesidir. Söz konusu meblağ, gıda gibi ayni olarak veya para şeklinde nakdi olarak ödenebilmektedir.

DİYANET LOGOSU

 

 

 

 

2015 Fitresi Peki Ne kadar?

Diyanet İşleri Başkanlığı ramazan fitresini bu yıl için belirledi.Buna göre Asgari 5 kişilik bir ailenin günlük fitre bedeli 11,5 olarak tespit edildi.Fitre tespit edildi edilmesine de ortaya ufakta bir ayrıntı çıkmış oldu.Anne ,Baba ve üç çocuktan oluşan bir ailenin kişi başına düşen fitresi 11,5 tl ise bunu günlük ve aylık hesapladığımızda ortaya ilginç bir manzara çıkıyor.Gelin o hesabı birlikte yapalım.

fitre

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu hesaba göre asgari ücretli aile yıl boyunca fitre alabilecek durumda gözüküyor.

Fitre Ne Zaman Ödenmelidir?

Fitre, Ramazan bayramının birinci günü sabahı, fecrin doğuşundan itibaren vâcib olur. Fitreyi vermenin müstehab olan şekli ise, fecrin doğuşundan itibaren namazdan çıkmadan önce fakirlere verilmesidir. Fakat fitrenin bayramdan birkaç gün, hatta birkaç ay önceden verilmesinde de bir beis yoktur. Böylece fakirlerin bayram ihtiyaçlarını önceden karşılamaları, noksanlarını telâfi etmeleri sağlanmış olur. Zamanında ödenmeyip sonraya kalan fitreler ise, mümkün olan ilk fırsatta ödenmelidir.

Bu görüş İmam Ebû Hanife’nindir. Diğer üç İmama göre, fitre, Ramazanın son akşamı güneşin batmasından itibaren vâcib hâle gelir. Ödemenin bayram namazından sonraya te’hiri de câiz değildir.

Geleceğimiz İçin Su’yu İsraf Etmeyelim

su1

 

Tatlısu kaynaklarının önemine dikkat çekmek ve tatlısu kaynaklarının sürdürülebilir yönetimine odaklanılmasını sağlamak amacıyla her yıl 22 Mart tarihinde kutlanan Uluslararası ‘Dünya Su günü’nün 2015 yılının konusu ‘Su ve Sürdürülebilir Kalkınma’ olarak belirlendi.

İnsan yaşamında hayati derecede önemi bulunan su kaynakları her geçen gün azalmasının yanı sıra bilinçsiz kullanımlardan dolayı kirlenirken, gelecek için suyun israf edilmemesi ve korunmasının önemi bir kere daha öne çıkıyor.

Kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1.500 m3

Kalkınma Bakanlığı Özel İhtisas Komisyonu Raporu verilerine göre; dünyadaki toplam su miktarı 1 milyar 400 milyon km3 olup, yerkürenin dörtte üçünü kaplamaktadır. Ancak, bu miktarın sadece yüzde 2,5’luk kısmı tatlı su kaynaklarını oluşturmaktadır. Ülkemizde kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1.500 m3 civarında olup, ülkemiz kısıtlı su bulunan ülkeler arasında yer almaktadır. 2030 yılında nüfusu yaklaşık olarak 100 milyona ulaşacak olan ülkemizde, kişi başına düşen 1100 m3 kullanılabilir su miktarıyla, su sıkıntısı çeken bir ülke durumuna gelecektir.

Su kaynaklarının korunması ve tasarruflu kullanılması hayati önem taşıyor

Su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı için çoğumuzun bildiği; diş fırçalarken veya tıraş olurken musluğu açık bırakmamak, bulaşıkları makinede yıkamak gibi gündelik hayatta kolaylıkla alınabilecek önlemlerle 4 kişilik bir aile, yılda 140 ton su kurtarabilir. Unutulmamalıdır ki her aile 140 ton su kurtarsa, ülkemizde ve dünyamızda büyük farklar yaratılmış olur.

Üretim sırasında harcanan suyu göz önünde bulundurmak gerek

Suyu tasarruflu kullanmanın yanı sıra diğer tüketim mallarının üretimi sırasında harcanan su miktarını da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bir kg kağıt üretmek için 300 litre, bir kg tahıl üretmek için 1000 litre, 1 metrik ton çelik üretmek için ise 215 ton su kullanıyoruz. Dolayısıyla bilinçsiz tüketilen her madde veya eşya beraberinde su da tüketiyor.

Her alanda daha az tüketerek de suyumuzu kurtarabiliriz. İnsanoğlu petrolsüz binlerce yıl yaşadı ama susuz birkaç gün bile yaşayamaz.

Atık yağlar suyu öldürüyor

Dikkat edilmesi gereken bir diğer ve önemli konu da atık bitkisel yağlar. Lavabo ve çöpe dökülen 1 lt atık yağ nehirlere, göllere ve denizlere ulaşarak 1 milyon litre suyu kullanılamaz, 5 milyon litre suyu da içilemez hale getiriyor. Bu tabloya engel olabilmek için evlerdeki kızartma yağlarını uygun kaplarda toplayarak atık yağ toplama firmalarına veya atık yağ bidonlarına bırakmak geleceğimizi temiz tutmak anlamında büyük önem taşımaktadır. Evlerde biriktirilen atık yağlar, yetkili firmanın 444 28 45 nolu çağrı merkezi aranarak aldırılabilir. Konu ile ilgili istek ve şikayetler 444 51 44 nolu Büyükşehir Belediyesi Çağrı Merkezi’ne iletilebilir.

Unutmayalım ki su gelecektir. Su kirlenirse geleceğimiz kirlenir. Su biterse geleceğimiz biter…su2

Tarihi Kentler Birliği Büyükşehir Belediyesi Ev Sahipliğinde Toplanacak

tarih

Malatya Büyükşehir Belediyesi, Mayıs ayında önemli bir etkinliğe daha ev sahipliği yapacak. Tarihi Kentler Birliği, 2015 yılı olağan toplantısını Malatya’da gerçekleştirecek.

Konuyla ilgili olarak verilen bilgilere göre, Tarihi Kentler Birliği, 2015 yılının ilk olağan toplantısını 15-16 Mayıs 2015 tarihlerinde Malatya’da gerçekleştirecek.

Malatya Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde yapılacak olan toplantıya, Türkiye genelindeki Büyükşehir, İl ve İlçe Belediyeleri’nden yaklaşık 300’ün üzerinde katılımın olması bekleniyor.

Tarihi Kentler Birliği ve Çekül Vakfı işbirliği ile düzenlenecek olan toplantıda; Olağan Meclis Toplantısı’nın yanı sıra çeşitli konularda değerlendirmelerin yapılacağı, Malatya merkez ve ilçelerde bulunan tarihi mekânların gezileceği kaydedildi.

 

Gazimağusa Belediyesi’nin 2015 Yılına İlişkin Taşınmaz Mal Vergileri Çıktı

gazimağusa

Gazimağusa Belediyesi’nin 2015 yılına ilişkin Taşınmaz Mal Vergileri çıkarılarak abonelere posta yoluyla gönderildi. Yasa gereği taşınmaz mal vergisinin ilk taksiti 30 Nisan tarihine kadar, ikinci taksiti ise 30 Eylül tarihine kadar ödenmesi gerekiyor. Taşınmaz mal sahiplerinin ödemelerini Gazimağusa Belediyesi veznesine başvurarak veya online ödemenin olduğu bankalardan yapabiliyor.

 

Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası, Limasol Türk Kooperatif Bankası, Mez-Koop, Credit West Bank, İktisat Bankası, Akfinans Bankası, Asbank, Yakın Doğu Bank, Türk Bankası, İş Bankası, Üniversal Bankası, Ziraat Bankası, Vakıflar Bankası’yla Gazimağusa Belediyesi arasındaki sistem online ödeme yapılabilmesine olanak tanıyor.