Etiket arşivi: 2006

Orman ve Sit Alanına RES Yapmak Doğru Değil!

 

 

TEMA Vakfı Edirne İl Temsilciliği, Yaylaköy,  Karaincirli ve Vakıf köyü bölgesine kurulması planlanan rüzgâr enerjisi santrali (RES) ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Yaylaköy, Karaincirli ve Vakıf köyü bölgesine kurulması planlanan rüzgâr enerjisi santrali (RES) için 24 Nisan’da İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısı gerçekleştirilecek.

 

Edirne’nin Enez ilçesindeki Yaylaköy, Karaincirli ve Vakıf köyü bölgesine RES yapılması planlanıyor. Santralin kurulacağı alan sit alanı, tarım arazisi, orman alanlarını içeriyor. RES projesinin 24 Nisan’da Ankara’da İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısı yapılacak. Konuya ilişkin konuşan TEMA Vakfı Edirne İl Temsilcisi Şirin Çoğal, “Yapılması planlanan RES projesine ilişkin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci 2017 yılı sonunda başladı. 40 megavat kapasiteli RES için bölgeye 20 adet rüzgâr türbini kurulması planlanıyordu. 10/04/2018’de Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü sayfasında askıya çıkan projede 12 adet rüzgar türbini kurulması yönünde değişikliğe gidildi. 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’na göre santralin kurulacağı alan, sit alanı, tarım arazisi ve orman alanlarını kapsıyor. RES türbinlerine en yakın yerleşim yeri olan Yayla sahiline T12 türbini 1000 m mesafede yer alırken, Karaincirli Köyü ile T7 rüzgâr türbinleri arasında yaklaşık 3000 metrelik mesafe, T12 türbini ile  Yaylaköy arasında ise kuş uçuşu ortalama 2700 m mesafe bulunuyor. Türbinlerin kurulacağı alanda köylüler tarım ve hayvancılık yapıyor. Bu bakımdan RES projesinin tarım, hayvancılık, doğa ve canlı yaşamı açısından tehditlere yol açabileceği öngörülüyor” dedi.

 

RES’in etkileri iki aşamalı değerlendirilmeli

RES projelerine lisans verilirken ve uygulanacağı alana ilişkin imar planları onaylanırken yerleşim yerlerine yakınlığı, 1. derece sit alanı, orman alanı, tarımsal açıdan birinci öncelikli (mutlak) korunacak alanlar, kültür ve turizm geliştirme bölgesi gibi kriterler göz ardı edilmemeli.

RES projelerindeki temel problemin yerleşim yerlerine olan mesafe kriterlerine ilişkin hukuki bir düzenlemenin bulunmaması, imar hukuku ve çevre kanunundaki mevcut düzenlemelere göre bu mesafe kriterlerinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından gözetilmesi gerektiğini savunan ÇOĞAL, “Rüzgar türbinlerinin yerleşim yerine yakınlığı iyi incelenmeli. Türbinlerin evlere ve köylere yakınlığı gürültü, gölge ve görüntü açısından olumsuz etki yaratabilir. Etkilerin inşaat ve işletme dönemlerine göre iki aşamada değerlendirilmesi gerekiyor. Bu kapsamda gürültü modellemesi yapılmalı. İnşaat dönemindeki gürültü ve sonrasındaki dönemde türbinlerin yaratacağı sesin etrafındaki evleri, doğal hayatı ve biyoçeşitliliği   nasıl etkileyeceği ortaya konmalı. Türbinler, yakınlığına bağlı olarak görüntü açısından bölgede yaşayan insanları rahatsız edebilir. İnşaat dönemindeki yeni yollar açılması ve oluşacak tozların bitki örtüsü, insanlar ve doğal yaşama olumsuz etkilerinin değerlendirilmesi gerekiyor. İnşaat ve işletme aşamasındaki servis yolları, elektrik üretim hatları gibi alt yapıya yönelik tesislerin nerede yapılacağı değerlendirilmeli. RES projelerinde de çevresel etki değerlendirme süreçleri ve planlama çalışmaları bölgesel olarak gerçekleştirilmeli, çevresel taşıma kapasitesi ve getireceği yükler göz önüne alınmalıdır.

 

Aralık 2006’da Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla, Saros Körfezi kuzey kıyıları ve yakın çevresi Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi olarak ilan edilirken bu bölgeye yapılması planlanan RES projelerinin turizme etkileri de göz önünde bulundurulmalıdır. Temiz enerji üretilen tesisler yapılırken, doğal varlıkların korunması ve gelecek nesillere aktarılması için gerekli önlemlerin alınmasını önemsiyoruz.

TEMA Vakfı Edirne il Temsilciliği olarak kamunun ortak çıkarlarının korunması adına bölgedeki gelişmeleri yakından takip ettiğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız” dedi.

 

MASALSI FİLMLERİN USTASI NACER KHEMİR, MALATYA’DA

 

Festival4Kuzey Afrika kültürünün zenginliğini filmlerine yansıtan usta yönetmen Nacer Khemir, uluslararası jüriye başkanlık etmek üzere 7. Malatya Uluslararası Film Festivali’ne konuk oluyor. Malatya Uluslararası Film Festivali’nin Onur Ödülü’nü açılış töreninde alacak olan Khemir’in ilk filmi Çöl İşaretçileri’nin yenilenen kopyası da gösterilecek. Nacer Khemir (4)

 

Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından 9-16 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek 7. Malatya Uluslararası Film Festivali, çağdaş sinemanın özgün öncülerinden Nacer Khemir’i ağırlamaya hazılanıyor. Kuzey Afrika, Arap ve Fars kültürlerinin geleneksel ve mistik ögelerini bu coğrafyanın zengin renk paletiyle beyazperdeye yansıtan ve izleyiciyi içine çeken bir masal dünyası yaratan Tunuslu usta yönetmen, festivalin 9 Kasım akşamı gerçekleştirilecek açılış töreninde Onur Ödülü alacak. Restore edilerek Eylül ayında Venedik Film Festivali Klasikler bölümünde gösterilen 1984 yapımı ilk uzun metrajlı filmi Çöl İşaretleri de Malatya’da sinemaseverlere sunulacak.

 

Filmleri Binbir Gece Masalları ile kıyaslanan, Arap ve Fars kültürlerinin masal geleneğinin ve Tasavvuf felsefesinin sinema diline aktarılmış hali olarak yorumlanan Nacer Khemir, Locarno, Cinema du Reel, Valencia, Kartaca, Ouagadougou ve Nantes gibi önemli festivallerde ödüller kazanmış bir sinemacı olmanın yanı sıra Paris Sinematekinin efsanevi yöneticisi Henri Langlois adına verilen ödülün de sahibi. Dünya çapında Güvercinin Kayıp Kolyesi ve Bab’Aziz adlı filmleriyle tanınmasının yanı sıra tiyatro, edebiyat, kaligrafi ve heykel alanında eserler veren, Fransa’da yayınlanmış on bir kitabı bulunan, çok yönlü bir sanatçı, Khemir. Khemir; Nacer (3) (portr.)

 

1948 yılında Tunus, Korba’da doğan Khemir, öğrenimini UNESCO bursuyla Paris’te yaptı. Tunus medinesinde masalcılar üzerine yaptığı araştırma ve derlediği masalları kaligrafiyle betimlediği kitabı L’Ogresse’in (1975) yayınlanması ona uluslararası alanda ilk sanatsal başarıyı kazandırdı. Kaligrafileri 1980 yılında Paris’te Centre Pompidou’da sergilendi. 1982 ve 1988 yıllarında Paris’teki Chaillot Ulusal Tiyatrosu’nda Yannis Kokkos’un sahneye koyduğu bir aylık bir gösteri serisinde, her akşam, Binbir Gece Masalları’nı kendi yorumuyla izleyiciye okudu. Sinemadan önce, tiyatro sahnesinde bir masalcı olarak yer aldı.

 

Edebiyatın yanı sıra İslam felsefesi ve tasavvuf üzerinde de çalışmalarını yoğunlaştıran Khemir, 1976 yılında ilk kez kamera arkasına geçti. “L’Histoire du pays du bon dieu” adlı orta metrajlı filmde, bilinmeyen bir ülkenini sınırını arayan kahramanıyla yönetmenin felsefi eğilimini yansıtıyordu.

1984 yılında sonradan “Çöl Üçlemesi” olarak anılacak filmlerinden ilkini, Malatya’da da gösterilecek olan Çöl İşaretçilerini çekti. Film, 1984 yılında Nantes Altın Balon ve 1985 yılında Valencia Altın Palmiye ödüllerini alırken, Khemir ise 1991 yılında çektiği üçlemenin ikinci filmi Güvercinin Kayıp Kolyesi ile Namur Uluslararası Fransızca Film Festivali Altın Bayard En İyi Sanatsal Katkı Ödülü ve Locarno Uluslararası Film Festivali Jüri Özel Ödülü aldı. Aşkın 60 ismini arayan, Semerkand prensesinin hayali ile büyülenmiş hattat çırağı Hasan’ın içine düştüğü masalı anlatan Güvercinin Kayıp Kolyesi filminin ardından Khemir, 2005 yılında görsel açıdan etkileyici bir masalla sinemaseverleri büyülediği çöl üçlemesinin son filmi “Bab’Aziz” ile Beyrut Film Festivali’nde East-West Coexistence Ödülü, Fajr Film Festivali’nde Kristal Simorgh Ödülü ve 2006 yılında da Muscat Film Festivali’nden Altın Hançer En İyi Film Ödülü aldı.