1985’de atandığım Çanakkale’de, Garnizon olarak “75.yıl Çanakkale 18 Mart Kutlama Törenleri” icra edilecektir. Törenlere, 12 Eylül Kenan Evren yönetiminin muhalefine rağmen başbakan ve sonra da cumhurbaşkanı seçilen ve ilk sivil kökenli 8. C.bşk.mız Özal da katılacaktır. Merasim günü gelir ve şehir merkezindeki törenlerde, ben de hava birliğinin başındaki komutanı iken, Özal aracından iner. Protokoldaki yerini alırken, herkes ayağa kalkar. Ancak, birisi vardır ki ayağa kalkmaz! Ortalığa bir anda soğuk duş etkisi yaptıran ve hemen gözümün önünde cereyan eden olayı gerçekleştiren Ç.kale SHP Bld. Bşk. İsmail Özay’dır. Ayrıca, konuşmasına da cumhurbaşkanını atlayarak sözüne “Başbakanım” hitabıyla başlamış ve hiçbir saygıyı göstermemişti!
Önümde cereyan eden bu terbiyesizliğe karşı milletimiz de çok üzülmüştü. Rahmetli Özal’a karşı yapılan bu terbiyesizliği ertesi gün manşetlerinde destekleyen yüzsüz Kartel Basını da tarihimizde “acı derin izler” arasında gereken yerini almıştı. Tüm ihtilâlcilere, Menderes ile 2 bakanının asılmasına, sağcı-solcu ayırımıyla gençlerimizin birbirini kırmalarına ve idamlarına, kıyafet zulümlerine seyirci kalan, hatta destekleyen, bizleri, inancına-kültürüne aykırı yaşatmaya çalışan, bugün de “haçlı-siyonist kafilesiyle” işbirliğini hiç bırakmayan aynı basın, aynı medyadır!
95 yılda millî iradenin defalarca ayaklar altına alınmasını ve “açık oy-gizli tasnif” gibi garip seçimleri de gördük. 1980′ de “mecliste 6 ay süren 115 turda” reisi-cumhuru seçemedik. Ekmek-benzin-peynir kuyruklarıyla geçen koalisyonlarda, hükümet ömürleri 1.5 yılı geçmedi. Güven oylamasında “evet” diyen vekillere, parti değiştirenlere bakanlık verildi!. Ve en son 15 Temmuz cunta girişimini yaşadık. Hemen ardından ve halen devam eden Fırat Kalkanı Harekâtı ile mazlumların umudu olduk, ayrıca sınırlarımızın güvenliği de arttı.1923’den bugüne, yaşadığımız bütün bu zorluklara rağmen, yine de her alanda büyük mesafeler katettik. Ve gördük ki, birlik-beraberlik ve tek yumruk iken her türlü dertleri daha kolay aştık.
Şimdi, 16 Nisan’da 18 maddelik Halk Oylaması var. Millî ve dinî bayramlarımız bizlerin nasıl vazgeçilmez kutsal günleri ise, seçimler de demokrasi bayramlarımızdır; “asillerin”, yani bizlerin işbaşında olması demektir. Lakin, seçimlerde sonuç ne olursa olsun, çıkan neticeye ve tercihlerimize saygı göstermeliyiz, ki bunlar, bizlere, milli kültürümüze yakışan soylu davranışlar olacaktır.
Sonuç olarak, 16 Nisan’da demir mührümüzü sandıkta vurarak bizler, tarihimize çok önemli, derin ve güzel izler bırakacağız. İç meselemiz olan bu seçimlerde tarafsız kalmayarak gerçek yüzlerini gösteren, Pkk başta tüm terör yuvalarını destekleyen Avrupa’ya ve seçim aşamalarında halk olarak parçalanmamızı bekleyenlere gereken mesajı verecek ve daha huzurlu-refah dolu günleri hep birlikte yaşayacağız. Buna yürekten inanmaktayım. “Asillerin Bayramı” şimdiden kutlu olsun.
Ancak, seçilme sorunu çözülecek 3 milyon gencin, geçim derdi devam etmektedir. Bu gençler yuva kurabilmek ve geçinmek için iş-aş beklemektedir. Ayrıca, ‘hava-toprak-su kirliliğinin’ ülkemizi yaşanmaz hale getirdiğini, hasta sayımızı her geçen gün arttırdığını ve Millî Eğitim’deki sorunların yöneticilerimizden “acil çözümler” beklediğini de hatırlatalım! Saygılarımla, esen kalın…
